Ve nihayet bir seçimi daha arkada bıraktık.
Bırakmasına bıraktık ama konuşulacak, yorumlanacak çok şey var.
İnsan hangisinden başlayacağını bilemiyor.
.
En iyisi şöyle bir genel siyasete girip, yerelden çıkalım.
.
2024 Yerel seçimlerini değerlendirmek için elimizde, verileriyle 2019 seçim sonuçları var.
.
Arşivimize, internete girdik baktık ve karşılaştırdık.
Ortada bir sonuç çıktı.
.
Çeşitli siyasetçiler, gazeteciler ve medya organlarındaki yorumcular bu seçimleri çeşitli şekillerde değerlendirdiler.
.
Bu sonuçlara göre Ana muhalefet partisi taraftarlarının beklediği başarıyı yakalamıştı.
İktidar partisi ise 22 senelik iktidarında ilk defa önemli bir yenilgiyle karşı karşıyaydı.
.
Bunu üç şekilde yorumlayabiliriz.
Birincisi,
İktidar partisinin;
Artık metal yorgunluğuna girdiğine,
Kazanma alışkanlıklarının devam edeceği inancına,
Şimdiye kadar aldığı oyların kemikleştiğine olan inancına,
Genel başkanlarının eskisi gibi partiyi sürükleyemediğine,
Ve en önemlisi “Tencere tava hükümet devirir” sözünün gerçekleşmesine bağlayabiliriz.
.
İkinci yorum ise şu olabilir;
İktidara susamış CHP’nin büyük çaba içinde çalışmasına,
Doğru adaylarla ortaya çıkmasına,
Genel seçim yenilgisinden ders çıkarmış olmasına,
Lider değişikliğine, bağlayabiliriz.
.
Üçüncü yorum ise şu;
Seçmen sadece ve sadece cebine baktı ve kararını verdi.
Bu suretle (‘Ne olursa olsun’ diyerek) iktidara bir rest çekme ihtiyacı hissetti.
.
“Sizin yorumunuz nedir” bilemem ancak, bence dipten gelen bir dalga seçim sonuçlarını belirledi.
.
Bundan sonra ne olacak?
.
Olacağı şu;
İktidar artık eskisi gibi “Astığı astık, kestiği kestik” şeklindeki uygulamalarını pek sürdüremeyecek ve bu seçimlerden kendisine iyi bir ders çıkaracaktır.
Nitekim “Balkon konuşmasında” bunun emarelerini gördük.
“Bana ne kardeşim, benim dediğim dedik, çaldığım düdük!” şeklinde devam eden iktidarın sonu, yapılacak ilk seçimde DSP’nin sonu gibi olabilir.
.
2019 ile 2024 karşılaştırmasında bile “Kaybedilen 3 buçuk milyon oyun bir şekilde hesabı yapılacak ve birilerine bunun hesabı kesilecektir” diye düşünüyorum.
Bunlar genelde kim olur, yerelde kim olur bilemem.
Türkiye genelinde yüzde 6’lara karşılık gelen bu oy kaybı göz ardı edilecek düzeyde değildir.
Büyükşehirler dahil olmak üzere 39 ilden, 24 ile düşmek kolay kabul edilecek bir durum değildir.
.
AKP artık daha demokratik bir yapıya dönüşmeli, lider sultasından kurtulmalıdır.
Sürekli olarak atanan siyasetçilerden bıkmış bir parti üyesinden faaliyet, çaba ve çalışkanlık istemek insanlık doğasına aykırıdır.
.
Sürekli aynı yüzlerin aday gösterilmesi partililer için sıkıcı hale gelmiştir.
Değişim AKP için de geçerlidir.
Yeni kan, yeni hayat her zaman geçerlidir.
Ama en başta demokrasi ve adalet tabi…
.
MHP için söylenecek çok şey var.
Artık ittifak içinde yaşamaktansa kendi kimliği ile yola düşmeli ve toplumun yarasına merhem olmalıdır.
Yaşadığı oy kayıplarını, “Bizim oylarımız ittifak içinde” diyerek bahane bulup, geçiştiremez.
Bir dağılma söz konusu olduğunda gerçeklerle yüz yüze kalma gibi bir tehlike ile karşı karşıya kalabilir.
.
Meral Akşener’e gelirsek.
İnsanlara umut olmuş ve büyük emeklerle büyütüp, “Yeni bir merkez sağ parti mi doğuyor acaba?” gibi beklentilere getirdiği partisini, yine kendi elleri ile yok etmek için çabalıyor.
.
Yerel seçimlere girerken insanları AKP-CHP seçeneklerinden sıyırmak için belirlediği yol haritasında ne kadar başarılı olduğu ortada.
Birkaç il dışında bu seçenek işe yaramadı.
.
Kaybettiği yüzde 3 oyun hesabını elbette verecektir. (Bu yazımı baskıya yolladığımda henüz bir konuşma yapmamıştı. İstifa edecek söylemleri doğru mu çıkacak, yoksa ‘yola devam mı’ diyecek tahmin edemedim)
.
Binlerce kişi, verdiği “Seçimlere ayrı gireceğiz, ittifak bozulmuştur” şeklindeki kararının ardından partiden istifa etmesine rağmen inatla diretince, ortaya bir hezimet çıkmıştır.
Bedeli parti için ağır olacaktır.
Ama bir kan değişikliği ve tutarlı bir siyaset ile merkez sağa doğru kayarsa tutabilir.
.
Gelelim kendi memleketimize.
.
Sonuçlar beklediğim gibi oldu diyebilirim.
Zira seçim öncesi kiminle karşılaşsam “Burak Kunt” diyordu.
Bunu diğer partilerin sempatizanı kişilerle paylaştığımda hepsinden “İhtimali bile yok!” şeklinde cevap alıyordum.
.
CHP’liler “Yüzde 60 oyumuz var, imkânsız” derken, AKP’liler ise “Yüzde 35 kemik oyumuz var” diyerek geçiştiriyorlardı ve bu gerçeği görmezden geliyorlar ve Kunt’a 3’lüğü layık görüyorlardı.
.
Bu seçim sonuçlarına bakıldığında artık bu şehirde “Burak Kunt” gerçeği oluşmuştur.
Artık o önemli bir “Siyasi figürdür.”
.
Önce kendisinden başlayayım yoruma ve şu soruyu sorayım;
“Bu kadar fazla oyu nasıl aldı?”
.
Seçim yarışına ilk başlayan aday oldu.
Diğerleri Ankaralarda koştururken İyi Parti “Erken kalkan yol alır” mantığını iyi kullanarak adayını hemen belirledi ve sahaya sürdü.
.
Diğer partiler aday yarışı yaparken Kunt, çoktan yol almıştı.
“Ben proje adamıyım” diyerek yola çıkarken “Şehrin sorunları” sıralamasında halk tercihinde ilk sırayı alan “Otopark ve trafik” sorununa uygun “Raylı sistem” söylemi ile yola başladı.
Halk arasında oldukça benimsenen bu projeye diğer adaylar itiraz etikçe Kunt’un oyu daha da yükseldi ve bir nevi “Mağdur” durumuna düştü.
“Çocuk engelleniyor” şeklindeki söylemler halk arasında yayıldıkça yayıldı ve kendisi için iyi bir reklam oldu.
.
Meral Akşener’in “Seçenek olacağız” sözü bu şehirde işe yaradı ve 2 bin oy gibi bir farkla başkanlığı kaçırdı.
.
Bence Burak Kunt’un en büyük rakibi CHP’li veya AKP’li adaylar değil, kesinlikle “Meral Akşener” olmuştur.
“Onun tutarsız siyaseti” Kunt’un arkasına parti desteğini alamamasına sebep olmuştur.
.
Son günlerde kendisi için üretilen ve bel altı şeklinde “Seçilirse AKP’ye geçecekmiş” gibi dedikoduların altında oy kaybı yaşadığına inanıyorum.
.
Genel siyasette İYİ Parti bir şekilde ayağa kalkarsa (ki mucize olur) “Burak Kunt” Çanakkale’de bu partinin veya kurulduğu takdirde yeni bir sağ partinin de önemli bir siyasetçisi olacaktır.
.
AKP’ye gelirsek!
Çanakkale merkezde her zaman dediğim şuydu;
“AKP, Ülgür Başkanın olmadığı bir seçimde, siyaset üstü bir aday belirlerse kazanabilir…”
.
Yıllarca “AKP gelecek” korkusuyla diğer partilere oy vermiş bir dolu seçmen, bu alternatifi korkmadan deneyeceği bir adayı bekledi.
Ancak parti organlarının, “Biz ne dersek o!” şeklindeki yaklaşımları ile eski milletvekili Jülide hanımı aday olarak sahaya sürmesi işi karıştırdı.
.
Yine de dışarıdan bakıldığında parti içindeki en mantıklı aday bana göre, “İskenderoğlu” idi.
.
En azından tanıtım derdi olmayacaktı.
Parti kuruluşundan bu yana kadınlarla birlikte yoğun çalışması ile takdirleri toplamıştı.
“Çanakkale’ye kadın eli değmeli” sloganı da tutabilirdi.
Sempatikti.
Herkese ve her kesime yakındı.
.
Seçimin sonunda yaşanan kötü tabloda Jülide hanımın en ufak bir katkısı yok.
Kendisi çok çalıştı, koşturdu, çabaladı.
Ama parti içinden bile yeterince destek görmedi.
Partideki bölünmüşlük ona negatif olarak yansıdı.
.
İskenderoğlu’nun en büyük rakibi elbette ekonomiydi. Ülke çapında alınan yenilginin bir yansımasını kendi üzerinde de yaşadı.
Ülgür başkandan sonra bir umut olarak beliren başkanlık, AKP’nin elinden sabun gibi kayarak gitti.
.
Gelelim CHP’ye!
“22 senedir başkanlık yapan Ülgür Gökhan yine aday olacak mı acaba?” sorusu hep akıllardaydı.
“Ben ön seçim olursa varım” diyerek bu soruya cevap veren Gökhan’ın bu isteği gerçekleşmedi.
Genel merkezden atama yoluyla belirlenen aday sebebi ile CHP içinde küskünler oluştu.
.
Böylece CHP’nin içi karıştı.
Aslında kimse atanan aday ile ilgili fazlaca bir problemi yoktu.
İtiraz edilen tek şey;
“Yöntemdi…”
.
Öyle ya, sürekli olarak demokrasiden bahseden ve adalet yürüyüşü yapmış bir parti, eleştirdiği AKP gibi davranıp tepeden inme aday belirlemişti.
“Teamül yoklaması yaptık” şeklindeki açıklamanın da bu seçim sonuca bakarak ne kadar hatalı olduğu ortaya çıkmış oldu.
.
Gelelim adaya.
Muharrem Erkek Çanakkale’de CHP siyasetine Ülgür Başkan tarafından kazandırılmış, çalışkanlığı ile bilinen idealist bir siyasi figür olmuştu.
Belediye meclisinde başlayan siyasi hayatı milletvekilliği ile devam etti ve çok çabalayarak gittiği genel merkezdeki başarısı, az daha bakanlıkla devam edecekti.
.
Yaşanan olumsuzluklar sonucu bakan olamadı.
Önümüze gelen yerel seçimde ise Çanakkale halkının önüne “Belediye Başkan Adayı” olarak kondu.
.
İtiraf edeyim benim seçim tahminim
“Burun farkıyla Muharrem Erkek kazanır…” şeklindeydi.
İkinci tahminim ise;
“Burak Kunt ikinci olur…” şeklindeydi.
.
“Peki, neden burun farkıyla kazandı da fark olmadı?”
.
Bu sorunun cevabı kolay değil elbet.
Birçok cevabı var.
Ama öncelikle,
“CHP’lilerin bir kısmı küsmüştü.”
İkinci olarak,
“Yüzde 60’ın içinde İYİ Parti’nin de oyu vardı.”
Üçüncüsü;
“Ülgür Başkanın şahsi oyu vardı.”
Ve dördüncüsü ve en önemlisi;
“Alternatif yoktu.”
.
Peki “Ülgür Başkan yeniden aday olsaydı” sorusunun cevabı ne olurdu?
“Bunları konuşmazdık bile, yine güle oynaya seçilirdi…”
.
Muharrem Erkek’in rakibi, “Ön seçimin olmaması ve alternatifin olmasıydı” diyebiliriz…
Burak Kunt olmasaydı, seçim rahat geçebilirdi.
.
Peki, şimdi ne olacak?
Çanakkaleliler Muharrem Erkek’e bir dönem başkanlığı (‘Her an bu desteği geri alabiliriz’ düşüncesi ile) verdiler.
Kendisi adaletli, belediye haklarını koruyan ve mallarını çarçur etmeyen bir anlayışla yönetirse, insanları birleştiren barışçıl yaklaşım tarzı bir yönetim benimserse diğer dönemde tekrar kolaylıkla seçilir.
Verdiği sözleri, ortaya koyduğu projeleri yaparsa kolay kolay yıkılmaz.
Şu 5 sene onun için çok önemli olacaktır.
.
Son olarak şu yorumu da yapmam lazım.
AKP’li 2198 gibi az bir seçmen, kendi adaylarının seçilemeyeceğini görüp Burak Kunt’u tercih etseydi, şimdi başka şeyler konuşuyor olacaktık…