Küresel ısınmada en önemli faktör fosil yakıt tüketimi sonucu salınan karbondioksit ve ikinci sırada metan salınımı geliyor.
Metan salınımında da en önemli rolü endüstriyel hayvancılık oynuyor. Aslında metan karbondioksitten daha tehlikeli olmasına rağmen salınımı düşük olduğu için ikinci sırada bekliyor. Ancak endüstriyel hayvancılığın ve çeltik yetiştiriciliğinin yaygınlaşmasıyla metan salınımının artacağı tahmin ediliyor. Bu meyanda metan salınımını azaltma çalışmaları da hızlı bir şekilde devam ediyor.
Avusturalya Curtin Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, daha az gaz çıkaran ineklerin yetiştirilmesinin ve tarım arazilerinin rehabilite edilmesinin, iklim değişikliğinde önemli rol oynayan artan metan emisyon seviyelerini önemli ölçüde azaltabileceğini gösteriyor.
İnek gibi otlayan hayvanları da içeren gıda sistemi, büyükbaş hayvanların sindirimi, gübrenin ayrışması ve arazinin otlatma için kullanılması nedeniyle temel metan kaynağı olarak görülmektedir. Bu salınıma çözüm aramak için Curtin Üniversitesi Sürdürülebilirlik Politikası Enstitüsü'nden araştırmacılar Avustralya'nın sığır eti ve süt ürünleri sektörlerinden kaynaklanan metan emisyonlarını azaltmaya yönelik önemli stratejiler ortaya koyuyorlar.
Araştırma ekibi, metan emisyonlarını azaltmanın en hızlı yolunun tarım alanlarını sulak alanlara ve ormanlara dönüştürmek olacağını, ancak süt ve sığır eti sektörlerinin operasyonlarını değiştirerek iyileştirme için birçok alan bulunduğunu ifade ediyor.
Araştırmalar, düşük metan üreten sığırların, ulusal yetiştirme hedeflerine dahil edilmesi halinde metan üretimini önemli ölçüde azaltabilecek kalıtsal genetik özelliklere sahip olduğunu ortaya çıkarıyor.
Düşük metan emisyonuna sahip ineklerin en iyi özelliklerini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulurken, aynı zamanda arazi kullanımından kaynaklanan emisyonları azaltmak ve doğal yaşam ortamına uygun alanlarından tarımsal üretimden çıkarılması gerekiyor.
Çalışmadan ortaya çıkacak diğer stratejiler arasında sığırların erken yaşta doğum yapması da bulunuyor. Yine metan emisyonunu azaltma stratejileri içinde sığır eti işleme tesislerinde atık su yönetimini iyileştirmek ve ozonlu su (kirlilikleri gidermek için ozon gazıyla arıtılmış su) sağlamak, sığırları tahılla beslemek ve belirli baklagilleri eklemek yer alıyor. Sığır besleme programlarına deniz yosunu eklemek de meran salınımını azaltıyor. Sığırların metan salınımı daha çok ağız yoluyla gerçekleşiyor.
Dünyanın en büyük ikinci sığır eti ihracatçısı olan Avustralya, küresel metan salınımında önemli rol oynuyor. Avustralya, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik Paris Anlaşması'nın imzacısı olmasına ve Küresel Metan Taahhüdünün destekçisi olmasına rağmen henüz diğer dünya ülkeleri gibi metan salınımını azaltma hedeflerine sahip bulunmuyor.
Dünyada ne yazık ki metan emisyonlarını azaltma temelinde önemli gelişmeler bulunmuyor. Çok güzel araştırmalar yapılıyor ancak uygulamaya aktarılmıyor. Sığırları suçlamak yerine doğasına uygun yetiştiricilik sistemlerine yönelmek gerekiyor.