Memleket arabadan geçilmiyor. Motorlu taşıt sayısı sürekli artıyor.
Toplu taşımacılık ne kadar gelişirse gelişsin, insanımızın egosu-özeli de geliştiği için araç sayısı nüfusa ve alım gücüne bağlı olarak sürekli artacaktır.
Binek araçlar hem şehirlerarası yolların hem de şehir içi trafiğin yükünü her geçen gün artırmaktadır. Bundan elli altmış yıl öncesinde köylerde nerdeyse taksi hiç yoktu. Traktör çok az sayıda vardı.
Almancılar gelince yollar rengârenk olurdu. Çil çil arabalara imrenerek bakardı insanımız. Şimdi Almancıların geldikleri arabalar hiç dikkati çekmiyor. Hatta bizimkiler çok daha güzel ve alımlı görünüyor. Yetmişli yılların başlarında harmanlar öküzlerle, atlarla sürülürken, turistlerin dikkatini çekerdi. Bol bol resim çekerler, saatlerce bu iş nasıl yapılıyor diye izlerlerdi. Görünen o ki aradaki mesafeyi epey kapatmışız.
Yollarımız artık trafiğe ı-ıh demeye başladı. Şehir içi trafik hemen bütün yerlerde sıkıntı çıkarırken, şehirlerarası yollarda yoğunlaşmalara neden oluyor. Bazı yerlerde insanı bezdirmeye bile başladı. Büyükşehirlerin çevresindeki duble yollar, hafta sonları tatil beldeleri çevresindeki yollar adeta kilitleniyor.
Yollardaki araçların çoğunluğu özel taksilerden oluşuyor. Kamyon, kamyonet ve benzeri ticari araç sayısı oldukça az. Ekonomik etkinliklerin bir gösterimi şeklinde ortaya çıkan kamyon trafiği oldukça düşük. Gönül ister ki kamyon ve otobüs daha fazla olsun. Ancak ne yazık ki özel araçtan geçilmiyor yollar.
Arabalar oldukça süratli ve atak. Birçoğu sanki bir yere acil yetişmek zorundaymış gibi zıplayıp duruyor. Kaza vakası an meselesi. Hele yollardaki kamyonlardan herkes şikâyetçi. Oysa iş üreten kamyon ve benzeri iş araçlarının yollarda daha da önceliği olması gerekir.
Toplu taşımacılık bu kadar gelişmiş olmasına rağmen, otobüslerde her türlü konfor bulunmasına rağmen, her yere ulaşım imkânı bulunmasına rağmen insanımız neden özel araçlarıyla tatile çıkar anlamak mümkün değil. Bir yerlere gideriz hesabıyla arabasıyla tatil amaçlı yola çıkan insanımız bir de yollarda acele etmese.
Trafik yoğunluğu, insanların stresini artırmakla kalmıyor elbette. Kırsal kesimde tarlaya bahçeye gidiş gelişleri de olumsuz etkiliyor. Özellikle traktör hareketlerini, karşıdan karşıya geçişleri, hayvan hareketlerini ciddi bir şekilde kısıtlamaya başladı. Trafikte seyir halindeki araç sürücülerinin de bu kısıtlamada önemli rolü var. Önce varmaya çalışma güdüsü, müsaade etmeme tutumları yüzünden bölünmüş yollar iyice bölen yollar halini almaya başladı. Büyük ihtimalle yakın gelecekte şehirlerarası yollar nöbetleşe kullanılmaya başlanacak. Daha önce bayram arifelerinde uygulanan kamyonların trafiğe çıkma yasağı günümüzde hafta sonlarına konabilir.
Türkiye’nin araç sayısındaki geçmişe yönelik artışlar ne kadar belli ise, bundan yirmi sene sonra ne kadar araç olacağı da bellidir. Bu nedenle yolların gelecekteki araç trafiğini dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Yolların yirmi sene sonraki trafiğe göre projelendirilmesi bugün için lüks değildir. Sadece kazalarda kaybolan değerlerimiz bu yolları iki defa yapmaya yeter de artar bile. O zaman yolların çilesi de azalır, insanımızın ki de.