Bizim kahvede olay biter mi? Elbette bitmez.

Yine öyle oldu.

.

Maliyeci Halil, sabahın erken saatlerinde yanında çocuğu ile geldi yanıma.

“Aman Rüstem eline düştüm, kurtar beni!” dedi.

“Hayrola Halil, ne bu telaşın? Yapabileceğim bir şey var söyle yapalım” dedim.

.

Nefes nefese anlattı durumu.

Her sabah annesi kızı okula bırakıyormuş.

Fakat bu sabah geç kaldıklarından Halil’e “Kızı okula sen götür, ben geç kalamam” demiş, çıkmış gitmiş evden.

Bizim Halil kızı giydirmiş, kahvaltısını ettirmiş ama vakit daralmış iyice.

Ben gelmişim aklına, “Rüstem’e rica ederim o götürür okula” demiş içinden.

.

“Yahu ne var bunda, elbette götürürüm. Yeğenim o benim. Sen hiç merak etme Halil, ben hallederim, sen işine geç kalma.” dedim tuttum kızın elinden.

.

Kız da öyle tatlı bir şey, daha ilkokul birinci sınıfa gidiyormuş.

Ama ne bilmiş ya rabbim.

Yolda ‘bıcır bıcır’ anlattı durdu bana.

Her konudan haberi var, şaşırdım doğrusu.

Şimdiki çocuklara akıl sır ermiyor.

.

Bizim ufaklık, Yakup ağabeyin pastanesinin önünden geçerken durdu ve bana bakarak; “Rüstem amca senden bir şey istesem yapar mısın?” dedi.

“Yapmaz mıyım kız cimcime, sen iste yeter ki!”

Yahu insanın şu küçücük insan yavrusu karşısında direnme şansı yok.

Bana dese ki, “Dünyaları yık!” yıkmazsam namerdim.

“Bana çikolatalı dondurma alsana!” deyiverdi.

Haydaa!

Nereden çıktı şimdi bu.

“Sabah sabah dondurma mı olurmuş” diyemedim.

Ne bahane uyduracağımı da bilemiyorum, aklım ermiyor.

Pes ettim tabi.

“Alırım ama çok az olacak!”

“Tamam” dedi, koşa koşa gitti pastaneye doğru, girdi içeri.

“Yakup ağabey, şu kızımıza çikolatalı bir dondurma verir misin? Ama az olacak!”

Yakup ağabey bana bakıp, “Bizim Halil beyin kızı değil mi bu?” diye sordu.

“Evet” dedim anlattım mevzuyu.

“Tamam, hemen veriyorum” dedi ve bir dondurma kepçesi ile dondurma verdi kızın eline.

Kız yemeye başlarken ben de fiyatını sordum ve cebimden 20 lira çıkardım.

Yakup ağabey, “50” lira dedi.

Ben resmen şok!

“Ağabey ben almayacağım, sadece bir kepçe dondurma parası alacaksın” dediğimde, fiyatının bu olduğunu söyledi.

Verdik mecburen.

Çıktık pastaneden tuttuk okul yolunu.

Ama benim içim bir tuhaf oldu.

Bir dondurma 50 lira ha!

.

Okula girdik, “Kantinden su alır mısın bana?” diye sordu kız.

“Almam mı kızım, sen iste dünyaları alırım sana…”

Girdim kantine bir şişe su istedim.

Kantinci uzattı bir şişe “5 lira” dedi.

Ben “1 tane istedim” dedim.

Bana bakıp, “1 tane fiyatı zaten kardeşim, alacaksan al, tezgâhın önünü kapatma” dedi sertçe.

Verdik parayı, aldık suyu.

.

Kızı öğretmenine teslim ettim.

Kahveye döndüm.

.

Oturdum bir köşeye; “Yahu” dedim içimden, “Annem sürekli olarak ‘Evlen, evlen’ deyip duruyor, ben evlensem, bir de çocuğum olsa nasıl geçinirim bilmem.”

“Lan Rüstem” dedim kendi kendime, “Bu asgari ücretle biz ölmüşüz de ağlayanımız yok!”

 

 

OPERASYON

Geçen haftadan beri kulislerde dolaşan “Belediyede müdürler değişecekmiş” şeklindeki laflara pek itibar etmemiştim doğrusu.

.

Zira seçim öncesi “Kimse değiştirilmeyecek” şeklindeki vaatleri hatırlatmıştım.

.

Bana sorulduğunda veya bir ortamda lafı geçtiğinde kendimce de bir tez ortaya sürüp, “CHP kazanırsa hele hiç değişmez. Çünkü 20 senedir belediyeyi bu müdürler yönetmiyor mu? Millet memnun olmasa oy verir mi?” diye de sormuştum hatta.

.

Ama düşündüğüm gibi olmadı, CHP seçildi ve müdürler değişti…

.

Peki neden?

.

Cevap şu olabilir belki;

“Efendim halk memnun değildi…”

Soru şu;

“Neye göre?”

.

Değiştirmek aslında büyük risk.

Nedenini şimdi yazacağım;

Seçim öncesi vatandaşlarla bir araya geldiğimizde genellikle “Çöp” konusu ön plana çıkıyordu.

“Ulaşım” ise bir başka konuydu.

.

Yeni yönetim tüm bunlara kulak verip değişim yaptıysa şunu da kabul etmiş oldu;

“Geçmiş 20 senede Çanakkale iyi yönetilmediği için, müdürleri değiştirdik...”

.

Müdürler değiştiğine göre bu çıkarım yapılabilir mi?

Yapılabilir.

.

Eğer değişik partiden bir başkan seçilip gelseydi ve değişim olsaydı, kimsenin sesi çıkmazdı.

“Nihayetinde herkes kendi müdürleri ile çalışmak ister” denilebilirdi.

.

Peki, 20 senedir belediyeyi idare eden müdürler şunu demez mi?

“Madem biz iyi çalışmadık, halk neden 20 sene bizim çalışmalarımıza oy verdi?”

.

Neyse biz gelelim sonuca;

Eğer Çanakkale’nin çehresi geçmiş döneme göre, en kısa bir sürede değişim göstermezse vatandaşın tepkisi büyük olur.

Yeni atanan müdürlerin bu konuda çok ama çok çalışması lazım.

Çanakkale’yi vaat ettikleri gibi güllük gülistanlık yapmaları lazım.

Temizlik, ulaşım, otopark, trafik gibi konularda uçurmaları lazım.

.

Peki ya uçmazsa?

O zaman uçurmayanı, uçururlar.

.

Bu arada belediye hafızasını kaybetmemek için, görevden alınan müdürleri küstürmeyin ve onların tecrübelerinden yararlanmayı da unutmayın.

.

Bir başka takıldığım konu ise şuydu;

“Müdürlerin değişeceği” konusu günler öncesinden vatandaşın diline düştü.

Her önümüze gelen bu konuyu bizlere sorup durdu.

Hatta birileri sosyal medyadan haber bile yaptı “Değişeceklermiş” diye.

.

Müdürleri değiştirme kararı alınabilir.

Bunun için kurum içi üst düzey çalışmalar yapılabilir.

Ancak bu “Gizli” bir bilgidir.

Çalışanların tedirgin olmamaları, kulis yapmamaları için saklanılacak bir operasyondur.

.

Peki ne oldu?

Çok önceden haber bile oldu.

Peki oldu mu?

Bence olmadı…

 

CAN BABA

Can Yücel ne de güzel söylemiş...

Kulpu kırık fincanları,

‘Zayıflayınca giyerim’ kotunu,

Son 5 aydır giymediğiniz kıyafetleri,

Arka balkona tıkıştırdığınız, bir gün yüzünü yenilerim pırıl pırıl olur dediğiniz o sandalyeyi,

Dibi kararmış tencereyi,

Taşındığınız hangi evden kaldığı, hangi kapıyı açtığı artık meçhul olan o anahtarları,

Sırf ‘Genç ve güzel çıkmışsınız’ diye yanınızda o hiç sevmediğiniz tiple poz verdiğiniz fotoğrafı,

Çekmecenin dibindeki müzik kasetlerini

ATIN!

.

Ohh bir ferahlayın bakalım.

Tamam mı?

Şimdi ihtimalleri atın.

‘Olacaktı, son anda olmadıları atın, olmamış işte.

Takılıp kaldığınız o günü,

Düşünüp durduğunuz o lafı.

ATIN!

.

Küstüğünüz için uzun zamandır görmediklerinizin aklınızda kalan son görüntüsünü,

Alındıklarınızın, gücendiklerinizin hiç umurunda olmayan o ‘olayı’

ATIN!

.

O hiç beceremediğiniz yemeğin tarifini,

Kestiğiniz eski gazete küpürünü,

İçinizi kemiren o ukdeyi

ATIN!

.

Zamanı gelince yiyeceğiniz soğuk intikam yemeğini de dökün.

Soğuk yemeğin hiç tadı olmaz.

Cevabı olmayan soruları

Kaçırdığınız fırsatları

Atıldığınız işleri

Beceremediğiniz ilişkileri

Kişisel gelişim kitaplarını

ATIN!

.

Arkanızdan konuşanları,

Önünüzü kapayanları,

Alamadığınız terfiyi,

Oturamadığınız evi,

‘Şimdiki aklım olsa’ları

Aldığınız en kötü karneyi,

Hatta en iyi karneyi,

Çalışmayan saatleri,

İşe yaramayan fikirleri,

Kaçan trenleri,

Zamansız yaşlandıran dertleri,

‘O gün’ olanları,

Halının altına süpürdüklerinizi,

Dolabın dibine iteklediklerinizi

ATIN!

Bakın, ne güzel güneş çıktı.