Geçen hafta bizim patron kahveyi 5 milyona devretmeye kalkınca ben de annemin aşırı ısrarı ile baba evini satarak almaya karar vermiştim hatırlarsanız.

Öyle ya, para getiren bir mekân alacaktım.

Para kazanınca da evi tekrar geri alacaktım.

Annemin dayattığı plan buydu.

.

Öncelikle eve müşteri bulmak için kolları sıvadık, bütün mahalle seferber oldu adeta.

.

Fiyatlar gelmeye başlamıştı.

Kimi 3 buçuk veriyordu, kimisi 4 diyordu.

Ama 5 veren yoktu.

.

Bizim mahalleli müteahhit Şakir amca “Oğlum ver burayı bana, yıkıp yerine 6 katlı bina yapayım. Sana 2 daire vereyim. O vakit 5 milyondan daha fazla kazanırsın” dedi.

Demesine dedi ama benim bekleyecek vaktim yoktu.

.

Damat Yavuz uyanık adam vesselam.

“Yahu Rüstem” dedi, “Sen evi Şakir amcaya ver o başlasın binayı yapmaya, sen de temelden satış yaparsın, parayı bulursun” dedi.

“Uzun iş o, bekleyemem, aklım kesmez o işleri” dedim kestirip attım.

.

Akşama doğru Berber Hüseyin geldi koşturarak “Rüstem, eve müşteri buldum” dedi.

“Hayırdır Hüseyin ağabey? Kaç para veriyormuş?” diye sordum, Berber Hüseyin, “4 buçuğa razı ettim adamı istersen gelsin bir konuş” dedi.

“Hüseyin ağabeyciğim, bana 4 buçuk yetmiyor.” desem de “Sen hele bir konuş” diyerek gitti.

.

Epey geç saat olmuştu, kahveyi kapatma zamanım gelmişti.

Berber Hüseyin adamı tutmuş kolundan getirdi, “Al geldi işte, konuşun anlaşın” dedi gitti.

.

Adamla mecburen oturduk.

Adam “Nuh” diyor, “Peygamber” demiyor.

“Ver şunu bana sevaba girersin” diye de ısrar ediyor.

“Yahu birader” dedim kendisine, “Benim şu anda sevap kazanacak bir durumum yok! Ben evimi satıp dükkânı alacağım. Sevap kazanacağım diye, evi satıp ortada mı kalayım?”

“Dükkân sahibiyle konuş, belki o indirim yapar.” diye akıl verdi.

“Elbette indirim yapar baba gibidir, hatta kahveyi bana bedava bile verir. Ancak onun da tamtamına 5 milyona ihtiyacı var. Zaten yapacak bir indirimi olsa yapardı.”

.

Velhasıl biz adamla anlaşamadık.

Kahveyi kapattım gecenin geç saatinde eve gittim, baktım annem beni bekliyor, yatmamış.

“Anne hayırdır” dedim, “Sen bu saatte ayaktasın? Yoksa hasta filan mısın?”

“Yok be oğul” dedi, “Allah’a şükür hasta filan değilim, şu işimiz olsun diye dua ettim azıcık. Hani diyorum bankaya gidip kredi mi çeksen? Senin patron kahveyi başkasına satmadan alalım şurayı. Ne dersin?”

“Anneciğim alalım elbet ama bana kredi filan vermezler. Kefil isterler, bana kim kefil olacak bu devirde?”

“Yahu sen bir dene, vermezlerse başka bir şey düşünürüz” dedi ve beni ikna etti.

.

Sabah kahveyi Mustafa amcaya bıraktım ve doğru bankaya gittim.

Ohoooo…

Kefil lazım, son altı aylık gelir lazım, alacağım yerin tapusu lazım.

Kısaca lazım oğlu lazım.

Bankalar kredi vermemek için sözleşmişler sanki.

.

Kahvede durumu anlattığımda herkes bu işin olmayacağını zaten bildiklerini söylediler.

.

Ne yapacaktım o zaman?

Patron akşam geldiğinde “Ne yaptın Rüstem?” diye sordu ve “Para ayarlayabildin mi?” dedi.

Olanları anlattım.

Şöyle bir düşündü ve “Sen evi 4 buçuğa sat, anlaşılan daha fazlaya gitmeyecek. Geri kalan parayı da bana peyderpey ödersin. Boş ver bankayı filan” dedi.

.

Kulaklarıma inanamamıştım.

Nihayet işim oluyordu.

Hemen ellerine sarıldım “Allah senden razı olsun” diyerek öpmek için ama ne mümkün, öptürmedi tabi.

.

Anlayacağınız bizim iş oldu.

Biz evi 4 buçuğa sattık.

Parayı patrona verdik.

Patron “Paranın tamamını ödeyince gel tapuyu al” dedi.

“Tamam patroncuğum” dedim ve evi de kahvenin üzerine taşıdım.

.

Artık bir mekân sahibi olarak patron olmuştum ancak şımarmak yoktu.

İlk önce borcumu ödemek için daha çok çalışacaktım.

.

Ocakçıyla anlaştık zaten.

Öğleden sonra gelecek, akşam saat 10’a kadar çalışacaktı.

Zaten yoğunluk o zamanlardı.

.

İşler aynıydı, değişen bir şey yoktu.

Daha fazla müşteri için sokağa çıkıp müşteri toplayacak değildim tabi ama hem borcumu ödemek için hem de geçinebilmem için daha çok para kazanmam lazımdı.

.

Ocakçıyla konuştum, o daha tecrübeliydi tabi.

“Acaba çaya zam mı yapsak?” dedim.

“Yok be oğlum, zam yaparsak müşteri kaçar veya daha az çay içer. Biz tam tersi çayın fiyatında indirim yapacağız”

“Nasıl?”

“Bak şimdi evladım hiç aklın yok mu? Günde 7 buçuk liradan 200 çay satıp 1500 lira kazacağına, 5 liradan 500 çay sat, 2500 lira kazan” dedi.

Bizim ocakçının hesabı doğruydu ama 400 çayı nasıl satacaktım?

“Sen merak etme” dedi ocakçı, “Ucuz çayı duyan gelir, hatta civardaki esnaf bile dükkânında çay yapmaz, senden içer çayı…”

.

Dediğini yaptık.

Hakikaten de duyan geldi.

Kahvede millete ve etraftaki esnafa çay yetiştiremiyoruz.

İşler büyümeye başladı.

Bana derhal çay dağıtacak garson lazımdı.

Yoksa işin içinden çıkılacak gibi değildi…

 

FUTBOL

“Varsa yoksa futbol” derdik eskiden.

Günümüz futbolla geçerdi.

.

Ancak başımızdaki TFF ve MHK sayesinde ondan da soğumuş olduk.

Geçen akşam kazandığımız kupaya bile fazlaca sevinemedik hakem sayesinde.

.

Yahu el insaf!

Maçı 5 dakika uzattın, anlarım ki doğrudur, itirazım yok.

Be birader, uzatmanın uzatması nasıl 5 dakika oluyor onu anlamadım?

Dünyanın hangi ülkesinde bu olay oluyor bana birisi açıklasın?

.

Bir Beşiktaş’lı olarak sevindim elbet, kötü giden bir sezonun ardından en azından bir kupa iyi geldi.

Yarın da Lig Şampiyonu belli olacak.

Sanırım bu hafta gündem hep futbolla dolacak.

.

Peki neden böyle?

Hiç düşündük mü?

.

Döndüm dolaştım ve “Neden Futbol?” diye bizim yapay zekâya sordum.

Bana şunları yazdı;

.

Futbol, dünya genelinde milyarlarca insanın tutkusunu ve ilgisini çeken bir spordur. Ancak bu sporun neden bu kadar popüler olduğunu ve insanların hayatında nasıl bu denli önemli bir yer edindiğini anlamak için birkaç temel nedeni incelemek gerekir.

.

Evrensel Dil

Futbol, kuralları basit ve anlaşılır bir oyun olduğundan, herhangi bir dil veya kültürel bariyer olmaksızın dünyanın dört bir yanında oynanabilir. Bir top ve birkaç oyuncu ile hemen her yerde oynanabilecek bu oyun, insanların kolayca bir araya gelip keyifli vakit geçirmelerini sağlıyor. Bu evrensellik, futbolu diğer sporlardan ayıran önemli bir özelliktir.

.

Sosyal Bağlar

Futbol, insanların sosyalleşmelerine olanak tanır. Aileler, arkadaşlar ve hatta tanımadığınız insanlar bile bir futbol maçı sırasında ortak bir heyecan ve coşku yaşayabilirler. Stadyumlarda veya televizyon karşısında maç izlerken insanlar arasında kurulan bağlar, futbolun toplumsal bir olay haline gelmesine katkıda bulunur.

.

Rekabet ve Tutku

Futbol, rekabetin ve tutkunun doruk noktasına ulaştığı bir spor dalıdır. Taraftarlar takımlarını desteklerken büyük bir coşku yaşar ve bu destek genellikle nesilden nesile aktarılır. Büyük maçlar ve turnuvalar, milyonlarca insanın kalbini hızla çarptırır ve unutulmaz anılara sahne olur. Bu rekabet duygusu, futbolun cazibesinin önemli bir parçasıdır.

.

Sağlık ve Fiziksel Aktivite

Futbol, oyuncuların fiziksel sağlığını destekleyen mükemmel bir egzersiz biçimidir. Koşma, zıplama, pas verme ve top sürme gibi aktiviteler, kalp sağlığını geliştirir, kasları güçlendirir ve genel vücut kondisyonunu artırır. Hem profesyonel seviyede hem de amatör olarak oynanan futbol, fiziksel aktiviteyi teşvik eder ve sağlıklı yaşam tarzlarını destekler.

.

Ekonomik ve Kültürel Etki

Futbolun ekonomik ve kültürel etkisi de göz ardı edilemez. Büyük futbol kulüpleri ve ligler, ülkelerin ekonomisine önemli katkılar sağlar. Ayrıca, futbol kültürü, müzikten sanata, modadan medyaya kadar birçok alanda etkisini gösterir. Bu geniş etki alanı, futbolun sadece bir spor dalı olmanın ötesinde bir yaşam biçimi haline gelmesini sağlar.

 

Eğlence ve Kaçış

“Futbol, insanların günlük yaşamın stresinden ve sıkıntılarından uzaklaşmalarına yardımcı olan bir eğlence biçimidir.”

Bir futbol maçını izlemek veya oynamak, insanlara keyifli anlar yaşatır ve zihinsel olarak rahatlamalarını sağlar. Bu kaçış, futbolun neden bu kadar sevildiğini ve takip edildiğini açıklayan önemli bir faktördür.

 

Sonuç

Futbol, evrenselliği, sosyal bağları güçlendirmesi, rekabet ve tutku içermesi, sağlık yararları, ekonomik ve kültürel etkisi ve sunduğu eğlence ile dünya çapında sevilen bir spor dalıdır. Bu nedenlerle, futbol sadece bir oyun olmanın ötesine geçerek insanların hayatında önemli bir yer edinmiştir. Futbolun bu büyüleyici özellikleri, onu nesiller boyunca popüler ve vazgeçilmez kılmaya devam edecektir.

.

Ama asıl olan şu karikatür bence…