Dünya doğal kaynakları tüketmeye devam ediyor. Sanayi sektörü başta olmak üzere, tarım alanlarındaki uygulamalar tatlı su kaynaklarını her geçen gün daha çok kirletiyor.
Zaman içerisinde temiz su bulmak daha güç olacak. Belki de hemen herkes evlerinde su arıtma sistemleriyle temiz suya ancak erişebilecek.
İnsanın içme ve sanitasyon amaçlarının yanı sıra gıda, enerji ve sanayi ürünlerinin üretimi için de temiz suya ihtiyacı bulunuyor. Toplumlar ve politika yapıcılar su kıtlığı sorunlarıyla uğraşırken, Utrecht Üniversitesi'nden bir araştırma ekibi artan küresel temiz su krizine ışık tutmayı amaçlıyor.
Araştırıcılar, son teknoloji ürünü su miktarı ve kalitesi modelinden simülasyonlar kullanarak günümüz ve gelecekteki küresel su kıtlığını değerlendirmişler. Araştırmaya göre iklim değişikliği ve sosyoekonomik gelişmelerin, gelecekte su kaynaklarının bulunabilirliği, kalitesi ve talepleri üzerinde çok yönlü etkileri bulunuyor.
Araştırma, küresel nüfusun %55'inin şu anda yılda en az bir ay temiz su sıkıntısı çeken bölgelerde yaşadığını gösteriyor. 21. yüzyılın sonunda bu oran %66'ya kadar çıkabilecek.
Gelecekte küresel su kıtlığının daha da yoğunlaşacağı tahmin edilirken hem değişiklikler hem de etkiler dünyanın tüm bölgelerinde eşit şekilde gerçekleşmeyecek gibi görünüyor. Batı Avrupa ve Kuzey Amerika'da su kıtlığında gelecekte meydana gelecek artışlar yılın sadece birkaç ayında yoğunlaşacak ve ağırlıklı olarak su miktarına bağlı olacak. Gelişmekte olan ülkelerdeki su kıtlığı artışları genellikle atmosferde daha yaygın ve yılın daha büyük bir bölümünde devam ediyor. Atmosfer ortalama sıcaklığı arttıkça havanın su taşıma kapasitesi artıyor ve havadaki nemin yağış olarak yeryüzüne dönüşü azalıyor.
Gelecekteki temiz su tedariki açısından yaşanan sorunlar güney yarıkürede daha da artacak gibi görünüyor. Özellikle bu sorunlar hızlı nüfus artışı ve ekonomik büyüme, iklim değişikliği ve bozulan su kalitesinin birleşiminden kaynaklanıyor.
Su kalitesi, güvenli su kullanımı için çok önemli olmasına rağmen, su kıtlığı değerlendirmelerinde yeterince temsil edilmeyen bir bileşen olmaya devam ediyor. İnsanlar suya erişmeyi tercih ediyor. Oysa suyun tedariki kadar temizliği de önem taşıyor.
Temiz su eksikliği hem insanlar hem de ekosistemler için sistemik bir risk teşkil ediyor ve bunu göz ardı etmek giderek zorlaşıyor.
Sadece içme ve kullanma suyu tedarikinde odaklanılan temiz su kaynakları, aslında diğer alanlarda kullanılan suyun temizliğini unutturuyor. Oysa gıda işlemeden tutun da tarımsal üretimde kullanılan suya kadar erişilen her su damlasının temizliği önem taşıyor. Pestisit kalıntılarının, ağır metal yükünün arttığı suların bitkisel ve hayvansal üretimde kullanılması dolaylı olarak sağlığa zararlı kimyasalların sofralara taşınmasına neden oluyor.