95 yaşındaki Temel ile 92 yaşında olan Fadime, boşanmak için hâkimin karşısına çıkmışlar.
Hâkim üzülmüş, “Yapmayın ya!” demiş, “Yetmiş yıllık evlisiniz niye boşanacaksınız?”
“Yok” demiş Temel, “Biz çoktan boşanmaya karar verdik te çocuklar etkilenmesin diye ölmelerini bekledik…”
FİRAR
Üç deli hastaneden kaçmak için karar verirler. Fakat üçüncü katta olduklarından işleri biraz zordur.
En yaşlılarının aklına bir fikir gelir.
-“Hergün bir çarşaf çalacağız, 3 gün sonra birbirlerine bağlayıp pencereden ineceğiz. Anlayacağınız üç gün sonra özgürüz.”
Anlaştıkları gibi her gün bir çarşaf çalarlar, üç çarşafı tamamladıktan sonra birbirlerine bağlarlar.
En gençlerini denemesi için aşağıya sarkıtmaya karar verirler.
-“Şimdi deneme zamanı, en küçüğümüz olarak ilk sen dene.”
En küçükleri, bağlanan çarşaflardan aşağı iner bir süre sonra nefes nefese yukarı tekrar çıkar, gözleri çıkacakmışçasına:
-“Mahvolduk, bittik, işimiz zor, çarşaf otuz santim uzun geldi, makas lazım...!”
HASRET
Temel ıssız bir adaya düşer ve yıllarca hayatta kalmaya çalışır.
Bir gün deniz kıyısında balık avlarken ne görsün: Sahilde yarı baygın bir şekilde yarıçıplak bir kadın yatmaktadır.
Hemen yanına koşar, gerekli yardımı yapar.
Kadın kendine geldikten sonra Temel’e anlamlı anlamlı bakarak:
-“Yıllarca hasretini çektiğin bir şeye kavuştun değil mi?” der.
Temel’in gözleri yerinden çıkmak üzeredir ve sevinçle sorar;
-“Uyyy canuna kurban olduğum, ula yoksa bağa misir ekmeği mu geturdun?”
POLİS YOK!
Temel ile Dursun nakliye işi yapıyorlarmış.
Kamyonu yüklemişler yola koyulmuşlar.
Kamyonda ki yük 6 metre olup, istenilenden fazla yüksekmiş.
Derken önlerine bir tünel çıkmış, tünel girişinde “Azami yükseklik 5 metre” yazıyormuş.
Dursun bir sağa bir de sola bakmış, kısık sesle;
-“Ula Temel etrafta polis molis yok, pas gaza…”
ALLAH’IM!
Adamın birine sayısaldan büyük ikramiye çıkmış.
Ama karısına sürpriz yapmak için söylemeden, Ankara’ya ikramiyeyi almak için yola çıkmış.
Tam yarı yola gelmişken telefonu.
Arayan kayınbiraderiymiş...
-“Neredesin enişte?”
-“Dışarıdayım hayırdır?”
-“Çabuk eve gel!”
-“Ne oldu? Çok mu acil?”
-“Hemen gel!... Ablam!...”
-“Bir şey mi oldu?”
-“Cam silerken aşağıya düştü ve vefat etti… Sizlere ömür!... Başımız sağolsun...”
Adam telefonu kapattıktan sonra arabanın koltuğuna çökmüş.
Ellerini dua eder gibi kaldırıp;
-“Ey güzel Allah’ım! Verdikçe veriyorsun, verdikçe veriyorsun!!!”
LAZ MİSUN?
İngiltere ye gezmeye giden Temel, tanınmamak için gördüğü Türklere selam vermeyip selam da almıyormuş...
Fakat hemşerilerinden biri Temel deki burnu görünce, “Bu kesun lazdur” demiş ve peşine takılmış.
Yanına yanaşıp sormuş Temel’;
“Kardaşum sen laz misun?”
Temel’de çıt yok...
Adam yine sormuş;
“Kardaşum sen laz misun?”
Temel yine bakmamış adama.
Adam ısrarla takip edip devamlı
“Kardaşum sen laz misun?” diye sorunca Temel adama dönüp;
-“İnciluzum pen, İnciluz…” demiş.
YALAN DEDEKTÖRÜ
Adamın biri eve yalan detektörü getirmiş.
Akşam yemeğinde de denemek istemiş.
Oğluna “Bugün neredeydin?” diye sormuş.
Oğlu “Okuldaydım” diye cevap verince detektör ötmeye başlamış.
Babasının yalan söylediği konusunda ısrarlı davranması karşısında oğlan itiraf etmiş ve “Evet okula gitmedim. Okuldan kaçıp maça gittik…” demiş
Babası oğlunun bu davranışına kızarak, “Ben senin yaşındayken maç nedir bilmezdim bile!” demiş.
Detektör yine ötmüş.
Bunu duyan anne gülmüş ve:
“Al işte senin oğlun!” demiş.
Detektör yine ötmüş
SARIŞINLAR
İki sarışın, anahtarları içeride unuttukları için bir arabanın kapısını telle açmaya çalışırlar. Biri diğerine; “Çabuk ol, yağmur başladı, ıslanacağız!” der.
Diğeri yanıtlar: “Salak salak konuşma ne fark edecek ki? Kapıyı açsam bile içerde de ıslanacaksın… Görmüyor musun arabanın üstü açık.”
ÖPÜCÜK
Yurt dışında yaşayan adam karısına bir mail göndermiş;
“Sevgili karıcığım, bu ay maaşımdan sana para gönderemiyorum, onun yerine 100 öpücük gönderiyorum. Sen benim bir tanemsin. Kocan Allen…”
Ertesi günü karısı da ona cevap göndermiş;
“Sevgili aşkitom, gönderdiğin 100 öpücük için teşekkür ederim. Yaptığım masraflar şöyle oldu; Sütçü bir aylık süt için 2 öpücüğü kabul etti, elektrikçi 7 öpücükten sonra anlaşmaya razı oldu, ev sahibi kira taksitlerini almak için her gün 2-3 defa uğruyor, bakkal sadece öpücüğe razı olmadı ona ek hizmet de verdim. Diğer masrafların toplam ise 40 öpücük tuttu... Beni lütfen merak etme, gönderdiğin 100 öpücükten geriye daha 35 öpücük kaldı. Onlarla da bu ayı çıkarabilirim. Gelecek ay için de aynı yönde mi plan yapmalıyım? Lütfen bilgi ver. Sevgili karın Josephine…”
YAKIŞMAZDI
Temel Dursun’a kırmızı arabasının öyküsünü anlatıyordu.
“Bir gün otostop yapıyordum ki, önümde bu kırmızı arabayla mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı.
Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti, mini eteğini de iyice yukarı çekip, dudaklarını ıslatarak; ‘Benden ne istersen alabilirsin’ dedi. Bende arabasını aldım.”
Dursun tasdikler bir tavırla konuşmuş;
“Ne iyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakışmazdı…”
YALAN!
Temel asansöre bindiğinde ne görsün. içinde bir kadın var.
Hemen kadına yürüyerek; “Çok güzelsiniz, bunu siz daha önce söyleyen oldu mu?” demiş.
Kadın hiç yüz vermemiş ve “Ben sizin için aynı kelimeleri söylemeyeceğim” diyerek Temel’i terslemiş.
Oldukça bozulan Temel altta kalmamış, “O zaman sizde benim gibi yalan söyleyiverin…” demiş.
NEDEN AĞLIYORMUŞ?
Gelin ve kaynanalarla dolu otobüs kaza yapmış.
Tesadüf bu ya, otobüsteki bütün kaynanalar ölmüş.
Bunun üzerine bütün gelinler oynamaya başlamış ancak arka koltuktaki bir gelin ağlıyormuş.
Bunu gören bir gelin, “Ayol oynacağına neden ağlıyorsun” diye sormuş.
Ağlamaya ara veren gelin gözyaşlarını silerek cevaplamış:
“Ben kaynanamı getirmemiştim de ona ağlıyorum” demiş.
HANGİSİ?
Genç bir çocuk heyecanla annesine gelir ve aşık olduğunu, evlenmek istediğini ve kızı kendisiyle tanıştırmak istediğini söyler.
Ama sadece eğlence olsun diye eve 3 kız getireceğini ve annesinin evleneceği kızı tahmin etmesini ister.
Ertesi gün 3 güzel kızla eve gelir.
Otururlar, bir süre sohbet ederler.
Bir süre sonra çocuk heyecanla annesine sorar: “Tahmin ettin mi?” diye.
Anne duraksamadan cevap verir:
-“ Ortadaki kızılsaçlı değil mi?”
Çocuk hayretle annesine sorar:
-“İnanılmaz, nasıl bildin?”
Anne cevap verir:
-“Bir tek ondan hoşlanmadım da ondan...”
HEMEN DAMLAR
Adam, tıklım tıklım dolu bir hipermarkette alışveriş yapan çok güzel bir kadının yanına sokularak; “Affedersiniz hanımefendi, karımı kaybettim bulamıyorum… Benimle bir şeyler konuşur musunuz?” demiş.
Güzel kadın tepkili bir şekilde sormuş:
“Karınızı kaybetmenizle benim ne ilgim var?”
Adam izah etmiş:
“Rica ederim, lütfen yanlış anlamayın. Ne zaman güzel bir kadınla iki çift laf etmeye kalkışsam, karım şıp diye damlar da.”
HÂKİM?
Temel dava açmış ve ilk duruşmada Hâkim sormuş
-“Nedir şikâyetin?”
-“Hâkim bey bu Temel fıkraları var ya, benle Fadime’yi ağızlarına dolamışlar bizi rezil ediyorlar. Hepsinden davacıyım. Kim fıkra diye bizi anlatıyorsa onlardan tazminat talebim olacak…”
-“Senin adın Temel mi?”
-“Evet Temel!”
-“İyi de binlerce Temel var o fıkralar neden senin için anlatılmış olsun?”
-“Hâkim bey, ben çok iyi biliyorum beni kastediyorlar…”
Hâkim karşısında duran Temel’i iyice süzdükten sonra;
-“Bak ama o Temel fıkralarının çoğu belden aşağı. Oysa sana bakıyorum çelimsiz ve yaşını almış bir Temel'sin o fıkralar senden çok daha genç, güçlü kuvvetli ve çapkın bir Temel için anlatılıyor seninle hiç ilgisi yok bu dava düşer…”
-“Madem Hâkim bey siz böyle takdir ediyorsunuz mesele yok demek tevatürmüş, ben değilmişim…”
-“Evet sen olamazsın, başka Temel’dir onlar sana sıra gelene kadar…”
-“İyi hoş da Hâkim bey bu dava için köyden kalktım buralara kadar geldim, boş dönmeyeyim. Hiç değilse o güçlü kuvvetli Temel’den sana bir fıkra anlatayım.”
-“Anlat bakalım
-“Bizim bu iri kıyım pazulu Temel Hâkim karılarına çok düşkünmüş.”
-“Dur, dur bakayım! Ne diyorsun sen?”
-“N’oldu ki Hâkim bey?”
-“Daha ne olacak, benim Hâkim olduğumu bile bile ‘Temel Hâkim karılarına meraklıymış’ diyorsun ağzından çıkanı kulağın işitmiyor galiba?”
-“Rica ederim Hâkim bey, Temel fıkrası için karısı güzel binlerce Hâkim var seninkine sıra gelene kadar…”