Buğday hasadı başladı ama pek neşesi yok. Fiyatlar hala belli olmadı. Üstelik bazı bölgeler kuralık nedeniyle erken hasada geldi. TMO buğday alıyor ama ne kadar alacağı belli değil. Depoları ithal buğdayla doldurdular. Ziraat Odaları Merkez Birliği başkanı çiftçinin sesini duymuyor. İktidarın sözcülüğünü yapmaya devam ediyor. Yıllardır hep böyle gerçi.

Paramız var ki alıyoruz diyen bakanlar vardır. Üretimi köstekleyen politikalar, ne yazık ki hemen bütün ürünlerde meyvelerini veriyor. Amerikan şirketlerinin, özellikle tarımsal ürün tedarikçilerinin en büyük pazarı haline geldi memleket. Hala daha çıkıp ağlamak zırlamak yok diyenler de oluyor.

Kısa süre bakanlık yapan Vahit Hoca da zamanında iktidarın tarımsal üretimi dışa bağımlı hale getirdiğini de itiraf edivermişti.

Hasat zamanlarında açılan kapılar, ithalat serbestlikleri, kaldırılan gümrük fonları, Türk çiftçisinin canına okudu. İktidar sahipleri çiftçinin eskiden ayağına sıkıyordu, şimdi alnından vuruyor artık. Üretici üretmekten vazgeçiyor. Geri döner mi bilinmez ama bundan sonra tarım ürünlerinin pazar fiyatları hep enflasyonu artıran aktörler olarak listeye girecek.

Buğday ilk defa Anadolu’da kültüre alınmıştır. 14 bin yıldır bu topraklarda yetiştirilmektedir. Bu topraklardan dünyaya yayılmıştır. Kuzey Amerika kıtası Anadolu’dan götürülen yerel buğday çeşitleriyle kıtlıktan kurtulmuştur. ABD’de Türk Buğdayı anıtı inşa edilmiştir.

Buğdayda böyle güçlü bir geçmişi, güçlü bir deneyimi olan Türkiye, 20 yıldan bu yana, net buğday ithalatçısı haline getirilmiştir.

Tarım ürünlerinde uygulanan politikalar, adeta üreticiyi, üretimden uzaklaştırmak için geliştirilmektedir. En fazla ekimi ve üretimi yapılan buğdayda, iktidar sınıfta kalmıştır. Diğer ürünlerde yaşanan arz sıkıntıları, fahiş fiyat artışları zaten ayan beyan ortadadır.

İktidarın tarım politikaları Türkiye’yi, 125 tarım ürününde ithalatçı hale getirmiştir. Patates ve soğan ithalat listesinde olmayan beş üründen ikisiydi. Onlar bile zaman zaman ithal ediliyor.

Üretilemeyen ürünlerin ithali doğaldır. Üretme imkânı olan ürünlerin ithalatı gıda güvenliği açısından ciddi bir risktir.

Hükümet iktidara gelir gelmez buğday ithalatını başlatmış ve buğday üretimi göreceli bir şekilde azalmaya başlamıştır. Neticede, 95 milyon dekar olan buğday ekim alanı 60 milyon dekara düşmüştür. Verim ve üretim arttı söylemleri, istatistiklerle oynamaktan başka bir şey değildir.

2003 ve 2004 yıllarında 1 milyon tonla başlayan buğday ithalatı, uzun süredir 10 milyon tonun üzerinde seyrediyor. Buğday ithalatına ödenen toplam döviz miktarı 25 milyar doları geçmiştir. Yalaka bürokratlar, efendim aynı zamanda ihraç ediyoruz diyerek savunma yapmaktadırlar. Oysa aynı süreçte ihraç edilen buğday miktarı 7 milyon ton ve elde edilen döviz geliri sadece 2 milyar dolardır.

Buğday bu ülkenin en stratejik ürünüdür. Buğdayda dışa bağımlı hale getirilen memlekette, ekmeğin, simidin, bohçanın, böreğin daha pahalı olması kaçınılmazdır.