Çanakkale, şehirler arasında kanun ve kurallara en çabuk uyabilen şehir bence.
“Yayalara yol ver” şeklindeki uygulamanın en güzel hayata geçirildiği şehir bizimki.
Dışarıdan şehrimize gelenler “Sürücüler nasıl yol veriyor?” şeklindeki sorularla hayretler içinde kalıyor.
.
Ancak sadece bununla bitmiyor güzel şehir olmak.
.
Bence hemen “Sokağa çöp atma!” kampanyası başlatmalıyız.
Müslümanlığın şartlarından olan “Temiz olmak”, ülkemize çok yaygın değil.
“Temizlik imandan gelir” sözüne sadık iller içindeki yerimiz de sanırım pek parlak değil.
.
Sokaklar, insanların evi gibi bellemesi halinde ancak temiz kalabilir.
“Sokaklar evimizdir” şeklinde bir slogan belki kafalara “Dank!” edebilir.
Uçuşan “Naylonlar, kâğıtlar, birikmiş sigara izmaritleri” bizlere yakışmıyor.
Çarşı Caddesinin ortasına akşamları çıkarılan çöpler hele tam bir rezalet.
Belki yüz kere köşemde resimleri ile beraber yazmışlığım var bu çöpleri.
Okullardaki eğitimlerde bunu iyi aşılamak gerekir.
Zamanında yere portakal kabuğunu atan minik bir ilköğretim öğrencisine, “Evladım yere atmasaydın keşke” demiştim.
Bana dönüp “Sana ne!” diye cevap vermişti.
Daha o gün tüm umudum kırılmıştı, hala da devam ediyor.
Ama bizler el birliği ile “Şehrimizi kirletmemeyi” öğrenmeliyiz.
Her şeyi belediyeden beklemek yerine, pisletmemenin daha kolay olduğunu görmeliyiz.
.
Güzelleşmek adına daha yapacağımız bazı şeyler var.
.
Mesela gürültü kirliğini yok etmek.
Nedir bunlar?
Yaz aylarında başlayan sokak düğünleri…
İnsanlara düğün yapacak salonlar yapılmadığı müddetçe, bir düğünün otellerde veya salonlarda 100 bin liradan başlayan fiyatlara ulaşması halkı bu yöne itiyor.
Ancak sokak düğünleri hem ses, hem kirlilik, hem de kapatılan yollar açısından yakışmıyor.
Buna acil çare bulunması gerekiyor.
.
Sabahın köründe bir kâbus gibi başlayan çim biçme makinelerin sesleri arş-u alaya varıyor.
Yahu el insaf!
Etrafta evlerin olduğu ve sabah sabah bu insanların uyudukları hiç mi düşünülmez?
Tamam sabah serin olur anlarım ama akşamüzeri de serin oluyor..
.
Başka mesele ise her zamanki gibi motorlar.
Şehrin resmen düzenini bozuyorlar.
Hele yoğun şekilde kaldırımlara ettikleri parklar?
Koskoca Çarşı Caddesinde, Değirmenlik Sokakta, Pazar girişlerinde ve yazamadığım onlarca yerde babalarının otoparkı gibi motorlarını bırakıyorlar.
Size daha iyi anlatabilmek için yakında bunlarla ilgili fotoğraf koleksiyonumu yayınlayacağım bekleyin.
.
23 Nisan Köprüsü’nü yazmama gerek yok.
Artık alıştınız “Yine mi yazmış?” diyorsunuz belli. Ama ben yazmaya devam edeceğim hiç merak etmeyin!
.
Biz güzel şehir olsun diye görevimizi yapıyoruz.
Sizler de görevlerini yaparsanız şahane bir şehre kavuşuruz gibime geliyor…
ÖZEL UÇAK OLACAK
Ülkemizin kendi içinde sorunları var ve bunların başında, “Kıymet bilmemek!” geliyor.
.
Son yıllarda gurur kaynağımız olarak sevgi duyduğumuz kızlarımız var.
Türk Milli Kadın Voleybolcularımız.
.
Eda’sından, Ebrar’ına,
Vargas’ından, Zehra’sına,
Elif’inden Simge’si ve diğerlerine kadar hepsi, uluslararası müsabakalarda aldıkları sonuçlarla “Dünya Şampiyonlukları” kazanarak göğsümüzü kabarttılar.
.
Şimdilerde FIVB Milletler Ligi ikinci etap maçları için ABD’ye gittiler.
Amerika’da bulunan voleybolcularımız, gidiş yolculuğundan bazı sitemli anlar paylaştılar.
Haklılar, zira kendileri Amerika’ya ekonomi sınıfında tarifeli sefer ile gönderildi.
.
Denilene göre; kendileri fark ödeyerek “VIP uçmak istemişler ve kabul görmemiş.”
.
13 saatlik uçuş için kendilerine özel uçak tahsis etmemekle suçlanan THY Basın Müşaviri şu cevabı vermiş; “Gerek ulusal, gerek de global düzlemde sporun ve sporcunun en güçlü sektörel destekçilerinden biri olan markamızın, sponsoru olduğu tüm federasyonlarımız için yıllık uçuş kapasitemiz dikkate alınarak, sene başında belirli bir uçuş planlaması yapılmaktadır. Bu kapsamda gerçekleştirilen biletleme süreçlerine dair tüm detayların sorumluluğu ilgili federasyonlara ait olup, yetkililerince sağlanmaktadır.”
.
Buyurun işte, kupa alınırken en önde fotoğraf verenler, iş uçağa gelince olunca ekonomi ha?
.
Sosyal medyadaki bu paylaşımların altındaki bir yorumcu şöyle diyor; “… Jetlag yüzünden kendilerine gelmeleri zaten iki gün! Voleybolcu oldukları için boyları uzun, bacakları koltuk aralarına bile sığmıyor! Futbolcu olsalardı, karşılama ve uğurlama nasıl olurdu, acaba?”
.
Beyler bir şeyi atlamışsınız herhalde…
Bu kızlar Dünya Şampiyonu.
Özel uçağı analarının ak sütü gibi helal ediyorlar.
Kusura bakmayın, “Siz yürüyeceksiniz, onlar özel uçakla uçacak.”
EN GÜZEL ÜÇLÜLER
Dünyanın en mükemmel üçlüleri,
*Deniz, Kum, Güneş.
*Yumruk, Tekme, Kafa.
*Mazhar, Fuat, Özkan.
*At, Avrat, Silah.
*Metin, Ali, Feyyaz.
*3 R yani Ronaldo, Rivaldo, Ronaldinho.
*Fizik, Kimya, Biyoloji
*Hale, Lale, Jale.
*Back To The Future 1-2-3
*Kulak, Burun, Boğaz.
*Sigara, Bira, Çerez.
*Tekila, Erik, Tuz.
*Cut, Copy, Paste.
*Yatak, Yorgan, Yastık.
*Normal, Süper, Kurşunsuz.
*Rakı, Beyaz Peynir ve Kavun üçlemesi.
*Gez, Göz, Arpacık
*Üçlü Piriz.
*Vatan, Millet, Sakarya.
*Giriş, Gelişme, Sonuç.
*Yol, Su, Elektrik.
*İçki Kumar Kadın
*İnek Şaban, Güdük Necmi, Damat Ferit.
*Para, Para, Para.
*Ctrl, Alt, Del.
*Görmedim, Duymadım, Söylemedim.
*Devlet, Mafya, Siyaset.
*X, Y, Z.
*Zincir, Takoz, Çekme HalatI.
*Aydemir Akbaş, Bülent Kayabaş, Hadi Çaman
*Hıncal Uluç, Haşmet Babaoğlu, Kenan Onuk.
*Good, Bad And Ugly.
*Aykut Kocaman, Rıdvan Dilmen, Oğuz Çetin
*333
*1.Çinko, 2. Çinko, Tombala.
*Karpuz, Peynir, Ekmek.
*Domates, Biber, Patlıcan
*Debriyaj, Fren, Gaz.
*Erman Toroglu, Sansal Büyüka, Oynat Uğurcuğum.
*Eyüp Sabri Tuncer.
*İngiliz, Fransız, Temel.
*90-60-90
BİR ZAMANLAR
Bir zamanlar imkânlar dahilinde olup, artık olmayan şeyler!
• 65 maaşı alanlar şekeri çuvalla, Yağı 10 kg'lık tenekeyle alırdı.
• “Bir tane yetmez” diye iki tane karpuz alınırdı.
• Çay herkese söylenirdi.
• Depolar mutlaka fullenirdi.
• Kıyma kiloyla alınırdı.
• Ayda bir kez biftek ya da kuşbaşı almak için zorlanılmazdı.
• Mevsim sebzeleri en az birer kilo alınır, pazar arabası tıkabasa doldurulurdu.
• Bahçe sulanırdı, halılar evde yıkanırdı, günlük banyo yapılırdı, bulaşık yıkanırken su şarıl şarıl akardı.
• Ayda bir kez piknikte et mangal yapılırdı.
• Haftanın iki ya da üç günü misafir ağırlanırdı.
• Kiralık ev bulmak kolay, kiralar makuldü.
• Meyve kilolarla alınırdı.
• Her yıl mutlaka memlekete gidilirdi.
• Ayda bir kaç kez çorbacıya ya da kebapçıya gitmek mümkündü.
• Okul malzemeleri heyecanla alınırdı.
• Dışarıda acıkırsan ekmek arası döner uygundu.
• Her bayram, bayramlık alınırdı.
• Emekli olunca ev alınırdı.
• Biraz birikimle araba alınırdı.
• Hastalanınca sıra bulunur, muayene olunurdu.
• İstediğin ilaç bulunurdu, ilaca para verilmezdi.
(alıntıdır)