Tarım dünyası ne yazık ki bilişim çağının nimetleri her eve girmeye başladıktan sonra modayı çok yakından takip etmeye başladı.

Hadi yıllık ürünlerde moda zaten takip ediliyordu ama meyvelerde de modavari akımların gelişmesi ne yazık ki Türk çiftçisini ciddi bir şekilde etkilemektedir.

Hemen her ürünün her yerde olmayacağını bile bile insanımız, biraz da teknolojinin verdiği güçle doğaya daha fazla hükmetme sevdasına girdi gitti. Oysa, insanoğlunun doğal koşullara karşı geliştirdiği çok fazla donanımı da yoktur seralardan başka. Hal böyle iken doğal şartların seyrine uygun hareket etmek yerine pazarda oluşan fiyatların baskısı kalarak uyum özelliklerini hiçe saymak ne yazık ki üretim maliyetlerini önemli derecede artırmaktadır.

Tarımda uyum-adaptasyon verim ve kalitenin anahtarıdır. Hem bitkisel üretimde hem de hayvansal üretimde kullanılan materyalin bulunduğu çevreye uyumu, üretim masraflarını azalttığı gibi verimi ve kaliteyi artıran en önemli unsurdur. Uyum yok ise verim ve kaliteyi artırmak bir yana masrafların daha fazla arttığı bir üretim süreci içine girilir.

Yıllık tarla bitkileri yetiştiriciliğinde kullanılan tür ve çeşitlerin bölgenin iklim ve toprak şartlarına uyum sağlaması yanında yörede hakim hastalık ve zararlı türlerine dayanıklılık göstermesi de önem taşımaktadır. Kışları ılıman geçen bir bölgede yazlık buğday çeşitleri tercih edilmektedir. Soğuk geçen bazı yıllarda kısmen zarar görse de yazlık çeşitler, verimde kayda değer düşme görülmemektedir. İlkbaharda pas hastalıklarının yoğunluğu birçok çeşitte ekmeklik kalitesini önemli ölçüde düşürmektedir. Bu nedenle pas hastalıklarına toleranslı çeşitler kalitede ön plana çıkmaktadır. Aynı zamanda verim yönünden de avantaj sağlamaktadır.

Meyve plantasyonlarında iklim toprak özellikleri bir dereceye kadar uyum özelliklerine dikkat edilmekle birlikte, daha çok pazarın talebi ön planda tutulmaktadır. Kiraz para yaptıysa herkes kiraza yüklenmekte, ya da son yıllarda olduğu gibi herkes cevize bir şekilde sevdalanmaktadır.

Elma bahçelerinin tesisinde daha çok sulama imkânları öne çıkmaktadır. Toprağın uygun olup olmadığı ikinci planda tutulmakta, ilerleyen dönemlerde daha fazla gübrelemeye gerek duyulmaktadır. Aynı zamanda pas hastalıklarıyla başlayan zirai mücadele uygulamaları, elma iç kurduyla pik yapmakta ve gerçek üretim masraflarının üzerine çıkmaktadır. Elma yetiştiriciliğinde budama, toprak işleme ve sulama ana üretim kalemleridir. Oysa en az 20 defa ilaçlama yapılması, zirai mücadele uygulamalarını ana üretim kalemlerinin önüne geçirmektedir. Şeftali ve kiraz yetiştiriciliğinde de sulama imkanları dikkate alınmaktadır. Zayıf, sığ topraklarda dahi dikimi yapılan bu türlerde ileri gelişme dönemlerinde ağaçları ayakta tutabilmek için sürekli damlama ve yaprak gübreleriyle destek yapılmakta ve maliyetler artmaktadır. Meyve ağaçları büyüdükçe gübrelerin verilen miktarları da artmaktadır.

Tarımsal üretimde maliyetleri azaltmanın en önemli yolu uygun tür ve çeşitlerle üretim yapmaktır. Bu anlamda, köklü kültürleri dikkate almak gerekir. Herhangi bir bölgede kazanılmış köklü zeytin veya narenciye kültürü, o bölgenin iklim ve toprak şartlarının oluşturduğu kültürdür. Günümüzde üretim maliyetlerini azaltmanın başka yolu kalmamıştır. Uygun türlerle ve bu türlere ait uygun çeşitlerle üretim yapmak masrafların azaltılmasında, dolayısıyla gelirlerin artırılmasında en önemli unsurlardır. İlaç, gübre ve akaryakıt fiyatlarından sürekli şikâyet etmek yerine kullanımını azaltmanın yollarını bulmak daha doğru olanıdır.