İşte takım, işte Voleybol, işte kızlar…

Dünyanın en büyük takımı bizde.

Adı: Türk Kadın Voleybol Takımı

Son 4 senedir dünyada almadık kupa bırakmayan, “Milli Gururumuz…”

.

Bu hani hangi takım?

Uçakla “Ekonomi sınıfında” uçurduğumuz ve 13 saat uçuşları boyunca koltuk aralarına uzun bacakları sığmayan dev kadınlarımızdan oluşan Milli Takım.

.

Bu eziyet içinde Amerika’ya turnuvaya yolladığınız takım, canla başla çalışarak bayrak uğruna bizlere yine büyük bir gurur yaşattı.

Finalde de ev sahibi Amerika’yı 3-2 yenerek dünya liderliğini bırakmadı.

.

Sonrasında tüm dünya kızlarımızın müthiş mücadelesinden övgüyle bahsetti.

.

Bu ülkenin yöneticileri artık oturup düşünsün.

Kızlarımızı en üst seviyeye koysunlar ve onlarla gurur duysunlar.

O şartlarda canla başla savaşan kızlarımız her şeyi hak ediyor.

.

Özel uçakların, A8’lerin, sarayların havada uçuştuğu ülkemizde kızlarımız hepsinden fazlasını hak ediyor.

.

Ülkeyi ekonomik krize soktuktan sonra, sanki başkaları yapmış gibi lanse ederek, “Tedbirler uygulayıp halkı inleten” iktidarımızın, tasarruf uygulamasından muaf tutacağı tek şey, Atatürk’ün kızlarıdır.

.

Şu olumsuz ortamda bizlere umut ışığı olan bu güçlü kadınlarımızla gurur duyun ve özel uçaklarınızı, limuzinlerinizi, A8’lerinizi kendilerine analarının ak sütü gibi helal edip, tahsis edin.

.

Ülkemizin Dünyadaki reklam yüzü de olan kızlarımıza özel uçak tahsis ettikten sonra, üzerine de “Türk Kadınları uçuyor” diye yazmayı da unutmayın.

 

UYU YAVRUM UYU!

“Allah sevdiği kulunun önce eşeğini kaybettirip üzer, sonrasında da buldurup sevindirirmiş.”

Bizimkiler de bu işi iyi biliyor.

Enflasyonu tavan yaptırdılar, şimdilerde bir gıdım düşünce meydanda seviniyorlar.

.

Dolara tavan taptırdılar, şimdilerde bir gıdım düşünce bayram yaptırıyorlar.

.

Milleti üç kuruşa muhtaç ettiler, bir kuruş verince mutlu ediyorlar.

.

Ama biz yer miyiz bunları?

Evet ne yazık ki yeriz.

Baksanıza 20 senedir dönüp dolaşıp onları seçiyoruz.

.

Biz “Uyanmayalım” diye suni gündemleri de cabası;

Sanki bütün gün millet Cennet bahçesinden su içiyormuşuz gibi, gündemde “Köpek” konusu var.

Uyutalım mı?

Uyutmayalım mı?

.

Yıllardır bizi uyuttuğunuz gibi “Köpekleri bari uyutmayın.”

Biz nasılsa alıştık, her halükarda uyuruz.

.

Öğretmen meselesi çıktı ortaya, biz onu konuşurken paramız pul oldu, kimse göremedi.

.

Üretici inim inim ağlarken, onları göremedik.

.

Esnaf siftah yapamazken, biz cambaza bakıyorduk.

.

Emekli sabah akşam ağlarken, biz saçımızı tarıyorduk.

.

Memur kıvranırken, biz tatil yapıyorduk.

.

İthalat son yılların rekorunu kırarken, biz hep ihracata bakıp “Arttı!” diyorduk.

.

Son uyutma, “Anayasa” ile olacak belli.

“İlk dört madde değişecek mi, değişmeyecek mi?”

.

Ama yanında başka gündemler de var:

“Muhalefet kabul edilecek mi, edilmeyecek mi?”

“Kayyum atanacak mı, atanmayacak mı?”

“FETÖ kaçtı mı, kaçırıldı mı?”

“Kaplan yakalandı mı, yakalanmadı mı?”

“Mourinho geldi mi, gelmedi mi?”

.

Ülke eczaneye döndü.

Gündemde hap dolu.

Doktor nasıl reçete yazarsa biz o hapı içiyoruz.

Hepsi de yeşil reçeteli.

Zira hapı yutunca kafa iyi oluyor, hiçbir şey hatırlamıyoruz ve seçim zamanı gelince aynı yere basıyoruz mührü.

.

Hooop!

Aynı kişiler yine iktidara geliyor ve muhalefet “Yeni seçime inşallah” diyor.

.

Sonuç mu?

Olan bize oluyor.

Onlar A8’lere biniyor,

Biz sürünmeye devam…

 

ALLAH GÜLDÜRSÜN

Siz bizi güldürdünüz, Allah da sizi güldürsün emi!

Önce hikâyemi anlatayım.

Bizim orada yumurta satan yaşlı karı-koca var.

İkisi ayrı ayrı yerlerde satış yapıyor.

Bir gün ikisini aynı anda gördüm ve kadına; “Geçenlerde senin adam yerinde yoktu” dedim.

Kadın ısrarla “Oradaydı” diyor.

“Ben de hayır yoktu!” diyerek bastırıyorum.

Kadın kendinden emin; “Sen görmemişsindir, oradaydı” deyince ben adama dönüp; “Yoksa pot mu kırdım, nereye gitmiştin? Seni gidi seni!” deyinde yaşlı kadın kahkahalarla gülmeye başladı ve bana dönüp, “Sen beni güldürdün, Allah da seni güldürsün!” dedi.

.

Mevcut hükümetimiz yıl sonu enflasyon tahmini olarak yüzde 38 olarak açıklamıştı.

Mayıs ayının enflasyon rakamının son yılların rekor seviyesinde olduğu açıklandı.

.

Böyle olunca yılsonunda enflasyonun düşeceğini, her şeyin yoluna gireceğini söyleyen maliye bakanını ekranda görünce “Gülmekten” kendimi alamadım.

Ve o meşhur lafı söyledim yüzüne karşı;

“Sen beni güldürdün, Allah da seni güldürsün!”

.

Sonra içimden bir ses dedi ki; “O zaten gülüyor, çünkü maaşını üç haneli rakamlarla alıyor…”

 

ERKEN SEÇİM!

Anketler bitmek bilmiyor.

Bir araştırma şirketinin yaptığı araştırmaya göre Erdoğan’ın oylarında düşüş var.

Daha önce yüzde 44.8’ olan bu destek, yüzde 39.6’ya kadar düşmüş.

Özel’in muhalefetine yönelik onay ise şubatta yüzde 30.4 iken bu oran mayısta 54.9’a çıkmış.

.
Ancak diğer yandan 2 Haziran’a ertelenen belediye seçimlerinde halk hala AKP’ye oy vermiş ve parti 1 ilçe ve 2 beldede belediye başkanlığı kazanmış.

.

Anketler öyle diyor,

Seçim sonuçları böyle diyor.

.

Peki, gündeme sığdırılmaya çalışılana göre “Halk erken seçim istiyor mu?”

Bu tabloya bakınca pek istiyormuş havası yok.

 

 

SHREK

Bu karakteri bilmeyeniniz var mı?

Bu isimle yapılan bir animasyon film karakteridir Shrek…

.

Oldukça korkutucu bir görünüme sahip, devasa, yeşil bir troldür kendisi.

Yalnızlığın getirisiyle, hayatının geri kalanını beraber geçirebileceği, en az kendisi kadar çirkin bir yaratık bulmanın hevesindedir. Bir kâhin, kehanetini açıklar. Shrek ile güzeller güzeli bir prenses olan Fiona arasında duygusal bir ilişki cereyan edecektir. Ancak Shrek ne kadar çirkinse Fiona bir o kadar güzeldir. Oldukça garip durumlar ve vaziyetler peyda olmak üzeredir.

.

Bu karakteri çizen kişi Shrek’in gerçek bir kişi olduğunu ve kendisinden ilham aldığını da doğrulamış.

.

Bu isim, “Fransız Melek” lakabı ile anılan, 2 kez “Dünya Ağırsiklet Güreş Şampiyonu” olmuş, aralıksız 19 ay boyunca hiç maç kaybetmemiş efsane isim “Maurice Tillet” miş.

.

Maurice Tillet 1954 senesinde ölmüş.

Tillet, Rusya’daki Ural Dağları’nda Fransız bir anne ve babanın çocuğu olarak doğmuş.

Annesi bir öğretmen, babası ise bir demir yolu mühendisiymiş.

Tillet'nin babası, o genç yaşta iken öldü.

Çocukken bir meleği andıran yüzü sebebiyle “Melek” lakabıyla anılmış hep.

1917'de, Tillet ve annesi Devrim sebebiyle Rusya’yı terk etmiş ve Fransa’ya taşınmışlar.

Burada Reims Kentine yerleşmişler.

Tillet 17 yaşına geldiğinde, ayakları, elleri ve kafasında orantısız bir büyüme baş göstermiş ve kendisine (Beyin tabanında bulunan hipofiz bezinin ön lobundan GH salgılanması nedeniyle oluşan hastalık olan) “Akromegali” teşhisi konmuş.

.

Hukuk okumak istemiş ama hastalığı buna engel olmuş.

Tillet, Fransız Deniz Kuvvetleri’ne 5 yıl süresince mühendis olarak hizmet vermiş.

Ayrıca Fransa’da “Rugby” takımına seçilmiş.

Bu zaman dilimi içinde birçok meslekte çalışmış ve hatta bir Fransız sinema filminde ufak bir rol almış.

.

Fiziki özellikleri sebebiyle Fransa’da eleştirilere maruz kalsa da hayata sıkı sıkı sarılıp, neşesini hiç kaybetmemiş.

.

İnsanların dış görüşüne bakıp yorum yapmamak lazım.

Çünkü Tillet;

14 dil bilen şairane bir kişilikmiş.

2000’li yılların başında Oscar ödülü kazanan animasyon filmi “Shrek” sayesinde yeniden popüler olmuş.

Shrek karakteri, Maurice’in kişiliği ve fiziksel yapısına ne birebir şekilde uyarlanmış ve ondan ilham alınmış gibiydi.