Enflasyon ile 1970’li yıllardan beri uğraşıyoruz.
Bu konuda oldukça fazla tecrübeli olmamıza rağmen hala enflasyonla uğraşıyoruz.
.
Peki öyleyse nedir bu enflasyon?
.
Tanımında bazı kavram karışıklığı var.
Şöyle anlatılıyor:
Enflasyon, “Bir ekonominin genel mal ve hizmet fiyatlarının sürekli ve istikrarlı bir şekilde artış gösterdiği ekonomik olgudur.”
Bu artış, genellikle “Belirli bir dönemdeki fiyat seviyelerinin önceki döneme göre yükselmesi” olarak ifade ediliyor.
Sık sık birbiri yerine kullanılsa da “Enflasyon”, “Fiyat artışı” ve “Hayat pahalılığı” birbirinden oldukça farklı olgular olarak belirtiliyor.
.
Enflasyon, “Genel olarak tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarının artış gösterdiği bir durumu ifade ediyormuş.”
“Fiyat artışı ise, “Belirli bir mal veya hizmetin fiyatının yükselmesini ifade ediyormuş.”
Hayat pahalılığı ise, “Elde edilen gelirin fiyat artışının gerisinde kalması haliymiş.”
.
Bu tanımlara göre hepsi birbirinden farklı şeyler.
Ama bizim enflasyonun yeri başka.
Ağzını açan ekonomistler “Enflasyon” diyor, başka bir şey demiyor.
.
“Peki neden enflasyon yaşarız?” sorusunun karşılığı şöyle ifade ediliyor;
“Enflasyonun oldukça karmaşık ve çok yönlü bir konudur. Birçok faktör enflasyonun ortaya çıkmasına neden olabilir, farklı enflasyon türleri birbiri ile etkileşebilir.”
.
Enflasyonun temel nedeninin “Para arzındaki artış olduğu” kabul edilir.
Bunun yanı sıra;
“Mal ve hizmetlerin maliyetlerinin artması”,
“Para biriminin yabancı para birimleri karşısında değer kaybetmesi”,
“Yetersiz üretim kapasitesi”,
“Para politikaları”,
“Fiyat artışı beklentisi ya da doğal afetler ve savaşlar gibi nedenlerle yaşanan üretim kesintileri” enflasyonun artmasında etkili olan faktörler olarak açıklanıyor.
.
“İyi güzel de biz enflasyonu nasıl düşüreceğiz?” sorusunun cevabını ekonomistler vermiş.
“Enflasyonun düşürülmesi için, ekonomik istikrarın sağlanması ve fiyatların daha sürdürülebilir bir seviyeye çekilmesi gerekmektedir.”
.
Peki ne zaman düşer?
“Enflasyonun düşürülmesi uzun vadeli bir süreçtir ve bu süreçte atılacak adımlar ekonomik koşullara, ülkenin özel durumuna ve enflasyonun nedenlerine göre belirlenir. Yüksek enflasyonla mücadele etmek için çeşitli ekonomik politika araçları ve stratejiler kullanılabilir.”
.
Adamlar diyor ki; “Öyle “Şak!” diye düşmez, uzun bir süreç gerekir.”
.
O halde biz de sorarız: “Bizim ekonomistimiz enflasyonu kısa sürede yükseltebilirken, düşmesi neden bu kadar uzun sürüyor?”
.
Amiyane cevabı şu;
“Denge bozuldu mu, toparlaması zor oluyor.”
.
Alınacak tedbirler nelermiş ona bakalım.
.
Para Politikası Sıkılaştırılması: Merkez bankaları, faiz oranlarını yükselterek para politikasını sıkılaştırabilirler. Yüksek faiz oranları, borçlanma maliyetini artırarak tüketici harcamalarını ve yatırımları kısıtlayabilir, bu da talep baskısını azaltabilir.
.
Para Arzının Kontrolü: Merkez bankaları, para arzını sınırlayarak talep baskısını azaltabilirler. Para arzının azalması, tüketici harcamalarını ve talebi düşürebilir, bu da enflasyonu aşağıya çekebilir.
.
Mali Politika Ayarlamaları: Hükümetler, bütçe politikalarını ayarlayarak harcamalarını kontrol edebilirler. Harcama azaltmaları veya vergi artışları, talep baskısını düşürebilir ve enflasyonu sınırlayabilir.
.
Üretim Maliyetlerinin Kontrolü: Üretim maliyetlerinin düşürülmesi, enflasyon baskısını azaltabilir. Enerji ve ham madde maliyetleri gibi faktörlerdeki düşüşler fiyat artışlarını sınırlayabilir.
.
Döviz Kuru Politikaları: Eğer döviz kuru yüksekse, ithalat maliyetleri artabilir ve bu da enflasyonu yükseltebilir. Döviz kuru politikaları ile döviz kurunun istikrarlı bir seviyede tutulması, enflasyonu kontrol etmeye yardımcı olabilir.
.
Uzun Vadeli Politika Tutumu ve Şeffaflık: Enflasyonun düşürülmesi uzun vadeli bir süreçtir. Politika yapıcıların, hızlı sonuçlar yerine sürdürülebilir ve şeffaf politikalar belirlemesi ve istikrarlı bir enflasyon düzeyini hedeflemesi önemlidir.
.
İktisadi Reformlar: Geniş iktisadi reformlar, ekonominin yapısal sorunlarını çözebilir. Piyasa açıklığı, rekabetin artırılması, kamu harcamalarının verimli kullanımı gibi reformlar, enflasyonu düşürmeye yardımcı olabilir.
.
Alınacak tedbirler bunlarmış ki biz de bunlarla uğraşıp duruyoruz.
Hatta bunlar ekonominin standart uygulamaları iken, biz bunları beceremedik ve dışarıdan maliye ve ekonomi bakanı ithal ettik.
.
Ettik de ne oldu?
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ekonomi gündemi için şöyle bir açıklama yaptı: “Enflasyonla mücadelede geçiş döneminde zeminde güçlendiren adımlar attık. ‘Mayıs'tan sonra düşüş başlayacak’ dedik. Temmuz-Ağustos-Eylül’de devam edecek düşüş süreci. Enflasyon yılsonunda ‘yüzde 38’ler seviyesine gelecek.’ 2026'da ise yüzde ‘10’un altına düşecek’ şekilde programımızı yaptık. ‘2026’da tek haneli rakamları’ yakalayacağız.”
.
O halde buradan size müjde vermem gerekiyor; Enflasyonumuz 2026 yılında tek hanelere inecek…
.
Bu arada sizin yapmanız gereken tek şey var; “Dişinizi sıkmak…”
ENFLASYON TARİHİ
Şöyle bir tarihçeye bakalım ve ülkemizde neler olmuştu, hatırlayalım.
.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Faiz sebep, enflasyon sonuç” sözleriyle yeni bir ekonomi modeli sundu.
.
Bunun üzerine 23 Eylül 2021’de başlayan indirimlerle faizler “Yüzde 19’dan, yüzde 8,5’e kadar düştü.”
.
Bu kararlar üzerine ekonomistler şunu söylemişti;
“Hâlbuki faiz artırımı ile dışarından sıcak para girişi artar ve iç piyasa rahatlar. Böylece Türk Lirası değerlenmiş olur ve bu değerlenme ile kur yükselir. Kurun yükselmesi maliyet enflasyonu ile talep enflasyonunu engeller. Yani enflasyon baskılanmış olur ve düşmeye başlar.”
.
Biz ne yaptık?
Tam tersini.
.
Peki, piyasaların ilk tepkisi ne oldu?
Merkez Bankası, ilk faiz indiriminden bir ay sonra 21 Ekim 2021’de, politika faizini “200 baz puan düşürerek yüzde 16’ya indirdi.” Karar sonrası dolar/TL günlük olarak yüzde 3’ün üzerinde yükselerek “9,53 ile rekor kırdı.”
Euro/TL 11’i ve sterlin/TL ise 13’ü geçti. “Gram altın fiyatı da 543 TL ile yeni bir rekor kırdı.”
.
Bu yetmedi.
Kasım 2021’de politika faizi 100 baz puan daha indirildi ve faiz, yüzde 16’dan yüzde 15’e geriledi.
“Karar sonrası dolar/TL, 11,29’u aştı.”
.
Erdoğan, şöyle demişti, “Beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar, kusura bakmasınlar… Bu yolda ben, faizi savunanla beraber olamam, olmam. Bu görevde olduğum sürece faiz ve enflasyonla mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim. Bu konuda ‘nas’ ortada. ‘Nas’ ortadayken sana, bana ne oluyor?”
.
Yılın sonunda politika faizi 100 baz puan daha indirildi ve yüzde 15’ten yüzde 14’e düşürüldü. “Dolar/TL karar sonrası 15,72’yi geçti. TL’nin gün içerisindeki değer kaybı yüzde 5’i aştı.”
.
Göreve gelen Nureddin Nebati, faiz konusunda “Artırmama konusunda kesin kararlıyız. Ve bu işi biz oturtacağız Allah’ın izniyle” diye konuştu.
.
Böylece 2021 Eylül’den itibaren yapılan faiz indirimleri 500 baz puana ulaştı.
İlk faiz indirimi öncesi 8,63 TL olan dolar, 2021 Aralık’taki faiz indirimiyle beraber 18,43’e yükselmiş oldu.
.
Nisan 2022’de politika faizi, 100 baz puanlık indirimle yüzde 13’e düşürüldü.
17,94 TL seviyelerinden başlayan dolar, karar sonrası 18,10 TL’ye yükseldi.
.
Merkez Bankası, Eylül ayında politika faizini 100 baz puan daha indirerek yüzde 12’ye çekti.
.
20 Ekim’de faiz yüzde 12’den yüzde 10,5’e indirildi.
.
Erdoğan’ın “Faizi tek haneye indirme” hedefine uygun olarak Kasım’da politika faizi 150 baz puan indirilerek yüzde 9’a düşürüldü. Faiz, 26 ay sonra ilk kez tek haneye inmiş oldu.
.
Erdoğan yaptığı açıklamada şöyle dedi:
“Şu anda bizde faiz yüzde 9, bunu daha da düşüreceğiz. Benim inancım şu: başbakanlığım döneminde faizi 4,6’ya indirdik, enflasyon da 6,4 gibiydi. Faiz ve enflasyon doğru orantılıdır. Faiz sebep, enflasyon neticedir. Buna inanmayanlar olabilir. Benim alanım ekonomi, neticesi de ortada.”
.
Ardından Merkez Bankası, 23 Şubat 2023’teki toplantısının ardından politika faizini 50 baz puan daha düşürerek yüzde 8,5’e indirdi.
.
Bu süre zarfında dolar, 18,87 TL seviyesinden 23,56’ya kadar yükseldi.
.
Seçimler sonrası Merkez Bankası’nın başına getirilen Hafize Gaye Erkan, ilk faiz kararını 22 Haziran’da açıklayarak politika faizinin, yüzde 8,5’ten yüzde 15’e çıkarıldığını duyurdu.
.
Böylece ekonomi politikasında keskin bir “U” dönüşü yaşandı.
.
Faiz artışının yeterli bulunmaması karşısında dolar yükselişe geçerek 26 Haziran’da 26 TL’yi geçti.
Enflasyon ise Haziran’da aylık bazda yüzde 3,92 arttı.
.
20 Temmuz’da Hafize Gaye Erkan başkanlığında ikinci faiz artışını yaparak faiz yüzde 17,5’e çıkarıldı.
.
Beklentileri karşılamayan faiz artırımının ardından enflasyonda keskin bir yükseliş oldu. TÜİK’e göre “Temmuz enflasyonu aylık yüzde 9,49 ve yıllık yüzde 47,83 oldu.”
.
Merkez Bankası 24 Ağustos’ta faizi yüzde 25’e çıkardı.
.
Eylül’de politika faizi, puan artışla yüzde 25’ten yüzde 30’a yükseltildi.
.
Ekim’de politika faizi 500 baz puan artırılarak yüzde 30’dan yüzde 35’e yükseltildi.
.
Böylece faiz, beş ayda tam 2 bin 650 baz puan artırılmış oldu.
.
Kasım ayında faiz, 500 baz puan artırıldı.
.
Merkez Bankası, yıl sonunda faizi 250 baz puan yükseltti. Türkiye, yüzde 9 faizle başladığı yılı yüzde 42,5 ile kapadı.
.
Faiz indirimlerinin başladığı Eylül 2021’de 8,63 TL olan dolar, şu sıralar 32,37 TL’den işlem görüyor.
.
Eylül 2021’de yüzde 19,58 olan enflasyon ise 2024 Mayıs ayında açıklanan yıllık enflasyon ile yüzde 75,45 düzeyinde gerçekleşti.
.
Kısaca:
Bizi nasıl “Ekonomistler” yönetiyor anlayın artık…