Sıcaklıklar bu sene garip bir seyir izliyor. Kuzey yarıkürede birçok bölgede ve Türkiye’de dört aydır sıcaklık rekorları kırılıyor. İnsanı canından bezdiren sıcaklara şahit oluyoruz. Ne deniz ne de çeşmeler insanları serinletebiliyor. Uzmanlar zorunlu olmadıkça güneşe çıkılmamasını öneriyor.
Küresel ısınma ve yansımaları yıllar önce tahmin edildiği gibi ortaya çıkıyor aslında. Hani kışın soğuk olduğunda nerde kaldı küresel ısınma diyenler ortaya çıksa bile, ortalama sıcaklık sürekli yükselmeye devam ediyor. Yükselmesi de normal zaten. Çünkü eskisinden çok daha fazla kömür, petrol ve doğalgaz tüketiliyor ve atmosferin karbondioksit oranı sürekli artıyor. Alternatif enerji kaynaklarına yönelinmediği sürece de bu sıcaklık artışı devam edecek. Haliyle yüksek sıcaklığa dayanabilen canlılar nesillerini sürdürecek.
Tropikal kuşak kuzeye ve güneye doğru yayılıyor. Dünyanın kuzey bölgelerinde yaz günü sayısı artıyor.
Türkiye’nin hemen bütün bölgeleri aşırı ve kavurucu sıcaklıklarla uğraşıyor. Klima satışları tavan yaptı. Neredeyse beyaz eşya bayilerinde klima kalmadı. Aynı zamanda enerji tüketimi de aşırı düzeyde yükseldi. Bu demektir ki insanımız serinlemek için enerji tüketiyor. Kışın da ısınmak için enerji tüketecek zaten. Karadeniz bölgesinde yağışlar azalıyor. Buna karşın kışın yağmur yağmayan, barajlarında su kalmayan Ankara’yı sel basıyor.
Tüm bölgelerde bahar yağışlarının azalması bir yana hissedilen sıcaklıklar 40 derece civarında. Oransal nemin yüksekliği, terlemedeki güçlükler insanımızı etkiliyor.
Ağustosun son haftasına kadar sürecek olan sıcaklıkların gelecek yılki meyve verimlerini de etkileme ihtimali bulunuyor. Eğer bu dönemde iyi sulama yapılamazsa meyve gözü oluşumları zayıf kalabilir. Bu nedenle, meyve bahçelerinde sulama suyu miktarını biraz daha artırmakta yarar var. Sulamayı mümkün olduğunca geceye kaydırmak da önemli. Nem oranının yüksekliği kısmen ölçülen sıcaklık değerini düşük gösteriyorsa da terleme ve buharlaşmada meydana gelen düzensizlikler bitkilerde aşırı su kaybına neden olabilmektedir.
Bugünlerde erken ekilen mısırlarda püskül dönemi başlıyor. Çiçeklenme döneminde tohum tutumu sıcaklardan olumsuz etkileniyor. Bu dönemde sulama sıklığını artırmak gerekiyor. Domates ve biber dikili alanlarda da sulama sayısını artırmakta yarar var.
Daha kuzeyde ılıman iklim bitkilerinin yetiştirilebileceği belirtilen küresel ısınma senaryolarında maalesef yangın ve aşırı yağışlar gibi felaketlere de sıklıkla rastlanacağı ifade edilmektedir. Isınmanın önüne geçmenin en iyi yolu enerji tüketimini azaltmaktır. Serinlemek için bile enerji tüketen insanoğlu ne yazık ki küresel ısınmanın önüne geçemeyecektir. Sistem belki kendi içinde balansını yaratacaktır. Eğer denge oluşumuna müdahale edilirse sıcaklıklar artmaya devam edecektir.