Daha yeni paylaştım sosyal medyadan.

“Kimin uyutulacağı belli oldu:

Köpek saldırısından ölenlerin sayısı: 0

Erkek saldırısından ölen kadın sayısı: 315” diye.

.

Çarpıcı bir sonuçtu bu.

Hakikaten çok üzücü ve bize yakışmayan bir istatistikti.

İçimizde hayvandan daha değersiz insan sürüsü yaşıyor.

.

Ancak sabah sabah bilgisayarımın başına oturup ta ulusal gazeteleri şöyle bir gözden geçirirken buldum bu haberi.

Korkunçtu.

Empati yaparak o küçücük çocuğun düştüğü durumu yaşadım resmen.

İçim ürperdi.

.

Benim başıma da küçükken böyle bir olay gelmişti.

Belki de ondandır.

.

Olay şöyle olmuş;

“Abbas Haşmet adlı Suriye’li küçük bir çocuk evinin sokağında arkadaşları ile oynarken başıboş köpekler bunlara saldırmış. Diğerleri kaçarken küçük Abbas da kaçmak istemiş ancak başaramamış. Sokak köpeklerinden birisi Abbas’ın bacağına dişlerini geçirerek ilk hamlesini yaptıktan sonra diğer altı başıboş köpek, etrafını sardıkları çocuğa arka arkaya saldırarak dişlerini vücudunun çeşitli yerlerine geçirmişler. Küçük yavru acılar içinde kıvranırken baygınlık yaşamış…”

Şehir hastanesine kaldırılan küçük çocuğun vücudu ısırıklardan delik deşik olmuş.

Saatler süren ameliyattan sonra yoğun bakıma alınmış…

.

Evet köpekler bizim dostlarımız.

Seviyoruz onları.

Ancak dostlar birbirini ısırmaz.

.

Köpeklerin tümünü ortadan kaldıramayacağımıza göre onlarla bir arada yaşamak zorundayız.

Bu konuda sıkıntı var.

Başıboş olanlar böylesi olaylara sebebiyet verebiliyor.

.

Bir an önce ne yapacaksak yapalım.

Küçük Abbas’ın yaşadığı travmayı başkasının da yaşamasını önleyelim.

Zavallı Abbas, yaşamı boyunca atlatamayacağı bir travması oldu.

Allah yardımcısı olsun…

 

EY! SURİYELİLER!

Katliamdan kurtulup bize sığındınız.

Kapılarımız açıldı.

Canınızı kurtardınız.

Ekmek verdiki, su verdik.

Barınacak yer verdik.

Doktor verdik, hastanelerde öncelik verdik.

Okul verdik, iş verdik.

Vatandaşlık verdik.

Ve en önemlisi her konuda kendi vatandaşlarımızın önüne alarak size öncelik verdik.

.

Müslüman din kardeşimiz olarak siz ne yaptınız?

Kapkaççılık,

Hırsızlık,

Adam öldürme, yaralama,

Gasp, tecavüz, cinayet.

.

Milletimizin burnundan getirdiniz.

Kendinize karşı bir öfke biriktirdiniz.

.

Sonunda TIR’larımızı yaktınız,

Bayrağımızı parçaladınız,

Ve insanımızı öldürdünüz.

.

En son gelen haberlere göre de camilerde Türk düşmanlığı körüklenmeye başlamış.

.

Ulusal ajanslardan verilen habere göre Suriye’de bir cuma hutbesinde şunların söylendiği iddia edilmiş;

“Türkler bayrağa yapılan saldırıyı kınıyor ama onlar Suriyelilerin dükkânlarında Arapça yazı görmeye dayanamıyorlar.”

.

“Özgürleştirilen bölgelerde Türkler, Arap kültürüne ve dilene benzemeyen kendi dillerini bize dayatıyorlar.”

.

“Bölgemizde yeni bir Atif Necip (Suriye’de 2011 olayların başlamasına sebep olan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın güvenlik şefi) istemiyoruz.”

.

“Bizi bugünlere getiren şey, Türkiye’nin yolsuzluğa bulaşmış kişileri göreve atama politikasıdır. Türkiye, tüm makam sahiplerini ve siyasi liderlerini vatandaşlığa almışken ve dünyada başka vatandaşlığa geçenlerin aday olmasına izin vermezken bu isimleri bize dayatılıyor.”

.

“Kendi ülkemizde bize karşı ırkçılık yapılıyor. Barışçıl gösterilerin sürdürülmesi çağrısında bulunuyoruz.”

.

Hele bir kendinize gelin.

Sakin olun.

Durumuzun kıymetini bilin.

Eğer mecburi bir geri gönderme politikası uygulanmaya başlanırsa, halinizi siz düşünün…

 

TRAFİK HADİSELERİ

Dardanos’tan gelirken Kepez meydanına yaklaştığımızda sağ tarafa park etmiş arabalar trafiği sıkıntıya sokuyor.

Sebebi ise oradaki vatandaşların ATM’lerden para çekmek için arabasını durdurmuş olmaları.

Durup sorsak adama;

“Neden duruyorsun bak trafiği felç ettin?” diye.

Vereceği cevap şu olacak;

“Ne olmuş yaaa! Geçiver yandan!”

.

Adam ters yöne girmeden şöyle bir bakmış “Araba geliyor mu?” diye.

Bakıyor ki kimse yok.

Bastırıyor.

O anda bir araba dönüveriyor sokağa, burun buruna geliyorlar.

Normal olarak yoluna giren adama soruyor; “Kardeşim burası tek yön, sen yanlış girmişsin.”

Diğeri cevaplıyor;

“Ne olmuş yaaa! Ölmedin ya!”

.

İbrahim Bodur kavşağında köprüden gelip Kepez’e doğru gidecek araçlar eğer sağa dönmeyecekse, sol tarafa yanaşır.

Çünkü ışıkları geçince sağ tarafa park etmiş araçlar vardır.

Ama bazı uyanıklar sol şeridin kuyruk olduğunu görünce sağ şeride girerler ve yeşil ışık yanar yanmaz önünüze tehlikeli bir şekilde kırıp geçmeye çalışırlar.

İki araba böyle öne geçinde sol şeridin en arkasındaki iki araba ışıktan geçemez ve sinirler gerilir.

O uyanıklara sorsanız şöyle der:

“Ne var ya iki dakika beklesen, ölür müsün!”

Aynı şey Köprüden geçip Belediyeye doğru gitmek için de yaşanıyor.

.

Pazarın yanından gelerek karşıdaki Arap İbrahim Paşa Sokağına gireceğim ama önüm araba dolu. Meğer adamın biri gireceğim sokağın tam ortasında durmuş alışveriş yapıyormuş. Arabalar da yanından geçemediği için arkasında kuyruk oluşmuş.

Trafik bir anda felç oldu.

Adam o kadar kornaya rağmen umursamıyor bile.

Ona sorsanız size şunu diyecek;

“Patladınız mı yahu! Bekleyin biraz işim var!”

.

Bölge Trafikten şehre doğru 50 km ile geliyoruz.

Adamın biri sola yaslamış arabasını, açmış teybini 20 km ile aheste aheste gidiyor.

Dünya umurunda değil.

Arkası olmuş kuyruk.

Sağ taraf dolu.

Sorsak “Birader hızlan biraz” diye cevabı şu olacak kesin;

“Aceleniz ne yahu! Tabakhaneye b.k mu yetiştireceksiniz?”

.

Adam Halk Bahçesi yanında park yeri arıyor.

Bizi park etmiş bir arabamızın başında görünce durup sordu; “Çıkacak mısınız?” diye.

“Evet” cevabını alınca, çıkacağımızı hesap ederek yol vermek adına arabasını geri vitese taktı ve yavaşça geri alırken, tamponuna dayanmış motosikleti görmeyerek hafifçe ona vurdu.

Motosiklette zayıf çelimsiz bir genç, arkasında da kendi yaşlarında bir kız vardı.

Genç sertçe diklendi; “Arkana baksana biraz. Motoruma vurdun!”

Arabadan insan irisi biri iniverdi.

Bırakın çocuğu, motoru dahil ikisine ortadan düğüm atar.

Ben hemen müdahil oldum tabi, yoksa bu maganda çocuğu parçalayacaktı.

“Tamam birader olmuş artık, sen bin arabana” diyorum, çocuk oradan ısrarla “Sen suçlusun ama arakana baksaydın bunlar olmazdı”  diyor.

Çocuğa dönüp “Tamam evladım olan olmuş. Motorunda bir şey yok, artık sus biraz” diyerek diğer taraftan adamı tutuyorum.

Adam; “Arkama o kadar girmeseydin!” diyerek hamle yapıyor, itişiyoruz…

Neyse başkaları da araya girdi de adamı park ettirdik.

Çocuk hala söylene söylene gidiyordu.

Eşim olayın şokunu yaşayıp gencin arkasından bakarken bana; “İyi ki adamı bırakmadın, yoksa çocuğu parçalardı” diyebildi.

.

Sol tarafa park etmiş arabaların yanından her zaman yavaşça geçiyorum zira “Her an bir çocuk çıkabilir” diye düşünürüm.

Havaalanı caddesi diye bilinen Şehit Gürol Caddesi’ne girdim, ileriden sağa döneceğim.

Tam köşede oynayan iki çocuk var.

Benim geldiğimi gören bir tanesi önümden fırladı hızla caddeyi geçerek sol tarafıma geçti. Ben sağa dönmek için yavaşlayınca diğer çocuk da fırladı caddeye ve arkamdan hızla gelen araba onu zor sıyırdı.

Aynadan olayı takip ediyordum ve elim, ayağım kesildi.

Resmen Allah korudu.

Troya Caddesi’nden giderken yaya geçitlerinde işte bu yüzden yayalara yol vermiyorum.

Ben yol vermek için durduğumda, sağımdan hızla gelen araba yayayı görmeyip vurabilir diye düşünürüm.

Kimse kusura bakmasın…

 

MİLLİ TAKIM

Milli takım ile ilgili bir şey yazmasam olmaz.

Tartışmalar teknik direktörün gelmesi ile başladı zaten.

Hazırlık maçlarında alınan sonuçlar sinirimizi oynattı.

Hepsini bir kenara bırakarak şampiyonaya çıktık.

.

Hazırlık maçlarında denediğimiz bir sistem yoktu ortada, o halde neden hazırlık yaptık?

.

Anlatılanlara göre hoca rahat değil

Karışanı, görüşeni çokmuş.

“Allah kurtarsın” ne diyeyim.

.

Gürcistan maçında mucize oldu iki gol attık.

Portekiz bile o golleri atamadı.

.

Çekya maçında 10 kişi kaldılar.

.

Hakemin sarı kartıyla oynayamayan Samet’in yerine oynayan oyuncu Merih 2 gol atınca tur geldi.

.

2 gol atan Merih, gol sevinciyle Bozkurt işareti yapması sebebiyle UEFA tarafından ceza verilince, onun yerine oynayan Samet’ten golümüz geldi.

.

Dünyanın her yerinde 60. Dakika geldiğinde hocalar oyuncu değişikliği yaparlar.

Yorulan oyuncuyla ilgili veya skorla ilgili yeni bir taktik amaçlı değişiklikler yaparlar.

.

Bizim hoca maçı seyretmeye öylesine dalmış ki resmen unutmuş değişikliği.

.

Bizim yürekli çocuklar canla, başla mücadele ederken bitip tükendiler.

Bazıları yürüyemez hala geldi.

.

Hollanda akın akın kalemize geldiği halde bizim hoca sanki Piyer Loti’de kahve içiyor.

.

Ve nihayetinde 70. dakikada ikinci golleri geliyor, ama bizim hoca hala ortada yok.

“Bizim takımda golcü yok sahi” diyerek birden aklına geldi ve oyuna santrafor soktu.

O vakte kadar yüzüne bakmadığı Semih’i de son 3 dakikada kurtarıcı olarak oyuna aldı.

.

Sonuç olarak; tarihimizde bu kadar şanslı bir kura ile belki de final oynamak varken, hocamızın muhteşem taktikleri ile turnuvadan elendik…