Her zamanki soru şu:

“Ne olacak bu memleketin hali?”

Bu Cennet vatan dünyada gıpta ile bakılan bir ülke olması gerekirken, beceriksiz kadroları ile dünya sıralamasında alt lige düşüren, paramızın değerini elde mızrak gezen Papua Yeni Ginelilerin parasından bile değersiz hale getiren bu iktidara hala şans vermek, uzaylıların gökten gelmesini beklemekle eş değer.

.

Önümüze şöyle pembe rüyalar serecek kadrolar lazım bize.

Bizi uçuracak, dünyada saygın hale getirecek, ekonomisi, sosyal hayatı üst düzeye çıkarak kadrolar.

.

CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre mecliste bir konuşma yapıyor, ağzından bal damlıyor ve şöyle diyor:

“Türkiye CHP öncülüğünde AB’ye katıldığında;

AHİM kararlarının uygulanmadığı, Anayasa mahkemesinin kararlarının uygulanmadığı bir ortam olmayacak.”

“Bu ortamda Merkez Bankası ve TUİK gibi kurumlara güven bu şekilde zayıflatılamayacak.”

“TUİK enflasyon hesaplamasından doktor muayenesini 34 lira olarak gösteremeyecek, istatistiklere yalan söyletemeyecek.”

“Eski Ulaştırma Bakanı, garanti verilen yolların işletmelerinde CEO olamayacak.”

“Türkiye'de kurumlar ve liyakat anlayışı tekrar uygulamaya sokulacak.”

“Türkiye’nin AB üyesi olduğu bir ortamda iktidar yandaşları 2 maaş, üç maaş alamayacak.”

“Üniversitelerimizden mezun olan gençlerimiz ülkemizi terk etmeyecek.”

“Vatandaşlarımız Avrupa Birliği üyesi ülkelerin kapılarında vize kuyruğunda beklemeyecek.”

“İş cinayetlerinde her yıl canlarımız kaybolmayacak.”

“Türkiye’yi sığınmacı deposu haline getiren politikalar terk edilecek.”

.

Peki bu anlattıkları zor mu?

Aksine çok basit şeyler.

Düşünün, bunları bile yapamayan bu iktidar hala yukarılarda bizi yönetmeye çalışıyor…

.

Zaten şu tabloya bakarak da ne demek istendiğini anlarsınız…

 

KÜLTÜR KOMPLEKSİ

Şehrimizin en müstesna köşelerinden biri olan Kordona bitişik, Prof. Dr. Türkan Saylan Sosyal Tesisleri ile İl Kütüphanesi ile Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi yıkılacak birleştirilip, yerine kocaman bir kültür kompleksi yapılacaktı.

.

Görüşmeler başladı.

Gayet iyi gidiyordu.

Ancak!

Çanakkale AKP Milletvekili Bülent Turan çıkıp, “Buraya opera yapalım” deyince işler karıştı.

.

Koca şehirde daha bir tane (O zaman) tiyatro ve gösteri sahnesi bile yokken Opera Binası yapılması fikri insanlara ütopik geldi.

.

Nihayetinde;

Mehmet Ersoy Kültür Merkezi yıkıldı.

Ancak görüşmelerden bir sonuç alınamayınca Çanakkale Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Sosyal Tesisleri’nin yıkımı Belediye tarafından durduruldu.

.

Ne kültür kompleksi yapıldı, ne opera binası yapıldı.

Kütüphane otoparka dönüştü,

Sosyal Tesisler işe İletişim Başkanlığı Çanakkale Bölge Müdürlüğü’ne hizmet vermeye başladı.

 

KESİN İHRAÇ

Çanakkale İYİ Parti Milletvekili Rıdvan Uz bilindiği üzere “Kesin İhraç” talebi ile parti disiplin kuruluna sevk edilmişti.

.

Gelelim olayın en başına.

.

Geçtiğimiz ay İYİ Parti eski Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir görüşme gerçekleştirmişti.

.

Seçim çalışmaları boyunca Erdoğan’a karşı oldukça sert sözler eden Akşener’in bu hareketi, parti içinde tartışmalara sebep olmuştu.

.

İYİ Parti Kurucularından Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz ise bu görüşme sonrası yapılan “Kapalı Grup Toplantısında”;

“Meral Akşener’in fotoğraflarının Genel Merkez, Milletvekili, İl ve İlçe Teşkilat makamlarından indirilmesi” doğrultusunda bir talebi olmuştu.

.

Bu bilginin Meral Akşener’e sızdırılması sonucu Meral Akşener’de sosyal medyadaki hesabından;

“Kurucu Genel Başkan olarak şahsımın Sayın Cumhurbaşkanı’nı ziyareti nedeniyle, fotoğrafımın Genel Merkez, Milletvekili, İl ve İlçe Teşkilat makamlarından indirilmesi konusundaki talep doğrultusunda, gereğinin behemehâl talimatlandırılarak yapılması hususunu bilgilerinize sunarım.” Şeklinde bir açıklama yapmıştı.

.

Bunun üzerine İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Parti tüzüğünün kendisine tanıdığı yetkiye dayanarak” Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz’u kesin ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk etmişti.

.

İYİ Parti Genel Merkezi, bu talep üzerine “Tedbir kararı alarak” Rıdvan Uz’un partide alınacak kararlara katılmamasını sağladı.

.

Disiplin kurulu nihayet kararını açıkladı.

Gazeteci İsmail Saymaz kararı sosyal medyadaki kendi şahsi hesabından şöyle duyurdu.

“Akşener’in resimlerini indirelim’ dediği için İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu tarafından ihraç istemiyle disipline sevk edilen Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, partide kaldı. Disiplin Kurulu, ihraç istemini oybirliğiyle reddetti. Lider ‘Atalım’ diyor. Parti atmıyor.”

.

Bu karar sonrası İYİ Parti’de alınan kararlara 1 aydır katılamayan Rıdvan Uz hakkındaki tedbir kararı kalktı.

.

Şimdi ne oldu?

İYİ Parti’nin kuruluşundan bu yana birlikte yürüyen Dervişoğlu ile Uz’un arası iyice açıldı.

Başkanlık yarışında Mehmet Tolga Akalın’ı destekleyen Uz’dan bu şekilde rövanşı almak isteyen Dervişoğlu, amacına ulaşamadı.

.

Merakla cevap bekleyen soru şuydu aslında;

“Kapalı Grup Toplantısında konuşulan bir konuyu Meral Akşener’e sızdıran kimdi?”, “İYİ Parti içinde köstebek mi vardı?”

.

Ayrıca;

Bu konu kapalı olarak konuşulmayacaktı da nerede konuşulacaktı?

.

Müsavat Dervişoğlu’nun bu ihraç talebinin “Parti içi demokrasisi adına” pek sağlıklı olduğu görülmüyor.

“Yapılan anketlerde yüzde 4’lere kadar düşen İYİ Partililer çıkacakları sahada “Demokrasiye aç” bu seçmene milletvekilinden öç alırcasına yapılan bu uygulamayı nasıl anlatacak?” hep beraber merak içinde bekliyoruz.

 

KÖR MÜSÜNÜZ?

İnsanların gözü vardır ama çoğu kördür.

Etrafında olan bitenden bihaber olarak yaşayıp giderler.

Bazıları duyarsız olduğundan, bazıları korkularından, bazıları da menfaatlerinden olanı biteni görmek istemez.

.

Adamın biri, ilk defa gittiği küçük bir kasabada şaşkın şaşkın gezindikten sonra yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa:

-“Buraların yabancısıyım, demiş. Parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler.”

Çocuk, arabanın penceresini iyice açtıktan sonra:

-“Ben de buraya ilk defa geliyorum, demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde.”

Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister istemez. Çocuk:

-“Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz?” diye gülümsemiş. “Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten.”

-“İyi ama, demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malûm?”

-“Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye atılmış çocuk. Üstelik manolyalar da katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu duyacaksınız.”

Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, cebinden bir kâğıt para çıkartıp teşekkür ederken fark etmiş çocuğun kör olduğunu.

Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, adamın kendisini fark ettiğini.

Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken:

-“Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim” demiş, “görmeyi o kadar çok özledim ki. Sizinkiler sağlam öyle değil mi?”

Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken:

-“Artık emin değilim” demiş. “Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür…”

 

 

ÇOCUK DEYİP GEÇME

Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde 10 yaşında bir çocuk pastaneye girdi.

Çocuk garsona kıza sordu:

“Çikolatalı pasta kaç para?”

“50 sent!” cevabını verdi garson.

Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu:

“Peki dondurma ne kadar?”

“35 sent” dedi garson kız sabırsızlıkla... Dükkânda yığınla müşteri vardı ve kız hepsine tek başına koşuşturuyordu, bu çocukla daha ne kadar vakit geçirebilirdi ki...

Çocuk parasını bir daha saydı ve:

“Bir dondurma alabilir miyim lütfen!” dedi ve bir masaya oturdu.

Garson kız dondurmayı getirdi, fişini de tabağın kenarına koydu ve diğer masaya servis vermek üzere gitti.

Çocuk dondurmasını bitirdi.

Fişi kasaya ödedi.

Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu birden.

Masayı sanki akan yaşlar temizleyecekti.

Zira boş dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı 15 sentlik bahşiş duruyordu...