Yahu insan mısınız?

Yoksa müsvedde mi?

Nesiniz bir açıklayın da bilip, ona göre davranalım.

.

Sabah sabah kızmamın sebebi şu;

Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO Liderler Zirvesi için beraberindeki heyetle birlikte ABD’ye gitti.

Bu ziyareti fırsat bilen ABD'li bazı siyasetçiler (siz ne derseniz deyin tabi) ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a bir şikâyet mektubu yazmışlar.

.

Sebep?

.

Sebebi şu, İsrail’in gaz vermesi ile beraber hem Demokratlardan hem de Cumhuriyetçilerden oluşan 28 kongre üyesi harekete geçerek, “Erdoğan’ın İsrail’e karşı saldırgan bir tutum içinde olduğunu” öne sürerek şikayet etmişler.

.

Vay vay vay!

Hakikaten insanda utanma olur yahu.

Biraz gözünü açıp etrafına bakar.

Yaşananlardan empati duyar.

.

Bunlarda çıkarları uğruna;

Ne utanma ne de acıma duygusu kalmış.

Binmişler el âlemin kayığına habire kürek çekip duruyorlar.

.

İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 37 bin 953’e, yaralananların sayısının da 87 bin 266’a yükseldiği bilinirken, “Hala İsrail’e karşı saldırgan tutum var” denilerek, eleştiriliyormuş.

.

Yuh size!

Hem de kocamanından bir yuh!

.

Bu arada dünyadaki çoğu devlet, “Ayıp olmasın” anlamında sadece “Kınama” ile olayı geçiştiriyor.

Biri de çıkıp “Müdahale edelim” demiyor.

En azından ticari, askeri, sosyal ilişkileri askıya alalım demiyor.

Uzaktan “Laf olsun” diye “Kınama” yolluyorlar.

.

Aynı şekilde Rusya yapınca “Ambargo” konuyor, İsrail yapınca “Aferin” deniyor.

.

İnsanlık, ikiyüzlülük denizinde boğulmuş ta haberimiz yok…

 

LİSTE

Özgür Özel en sevdiğim 15 şarkı diyerek bu listeyi paylaşınca hemen eleştiriler gelmeye başlamış.

İşte o liste;

Ahmet Kaya: “Hep Sonradan.”

Ayta Sözeri: “Büklüm Büklüm.”

Cem Karaca: “O Leyli.”

Manuş Baba: “İki Gözümün Çiçeği.”

Mümin Sarıkaya: “Ben Yoruldum Hayat.”

Zülfü Livaneli: “Yiğidim Aslanım.”

Kızılırmak: “Gidenlerin Ardından.”

Cem Adrian: “Sen Gel Diyorsun.”

Sezen Aksu: “Begonvil.”

Funda Arar: “Senden Öğrendim.”

Ahmet Kaya: “Yorgun Demokrat.”

MFÖ: “Sarı Laleler.”

Düş Sokağı Sakinleri: “Sevdan Bir Ateş.”

Şebnem Ferah: “Sil Baştan.”

Berlin Filarmoni Orkestrası

.

“Renkler ve Zevkler tartışılmaz” diye bir söz vardır.

Herkes istediğini beğenip, beğenmemekte özgürdür.

.

Sen arabesk seversin, ben klasik müzik severim.

Sen duygusal film seversin, ben macera severim.

Sen sarı seversin, ben beyaz severim.

Sen yağmurlu hava seversin, ben güneşli.

Sen büyük araba seversin, ben küçük.

Sen şehir hayatı seversin, ben köy hayatı.

Sen gözlük seversin, ben kulaklık.

Sen sensin, ben de ben.

Ne sen beni bilirsin, ne de ben seni.

.

Ama ünlü piyanistimiz bu listeyi görünce kendisini tutamamış ve bir yorum yazma ihtiyacı hissetmiş.

“Biraz arabesk, pop, popüler kültür, e haklı adam, oy potansiyeli malum, ‘her kesime bir şarkı’ listesi oluşmuş…”

.

“Amma velakin 15. sıradaki şarkı dikkatimi çekti. Berlin Filarmoni Orkestrası!  Ya kardeşim, Berlin Filarmoni bir orkestranın adıdır. Bir şarkı ya da eserin değil. Neyi dinliyorsun? Berlin Filarmoni Orkestrası'ndan Beethoven 7. Senfoni mi? Hangi şef? Nedir? Ne bu? Açıkla.”

.

“Arabesk listeye gelince de gönlün ne diyorsa oradan çalsın kardeş. Nasıl istersen… Ama bil ki bu Atatürk’ün yolu değil!!!”

.

Fazıl Say’ı severim.

Sosyal girişimleri oldukça fazla.

Bir sanatçı olarak diğerlerinden önde gidiyor.

.

CHP Genel Başkanı masumane bir şekilde sevdiği şarkıları açıklamış.

O an böyle hissetmiş.

.

Yorum yapan Fazıl Say ise bu ülkenin değerli uluslararası bir sanatçısı.

Yayınlanan bu müzik listesi konusunda her türlü yorumu yapabilir.

Zira onun mesleğidir.

.

Ama işi siyasete getirip, mesleği siyasetçilik olan birine hele ki milyonların oyuyla seçilmiş birine siyaset dersi vermek, biraz had aşmaktır.

.

Son kısımda söylediği “… bu Atatürk’ün yolu değil!!!” cümlesi gerçekten hiç yakışmamış kendisine.

.

Yıllarını “Atatürkçü” olarak geçirmiş, siyaset sahnesinde en üst sırada yer almış birisine “Atatürk’ü anlatmak ve hatırlatmak” pek uygun olmamış.

.

Bu aynı Özgür Özel’in sana dönerek “Sen müzikten ne anlarsın?” cümlesiyle eş olur…

 

 

Sosyal medyada gördüm Sıtkı Hoca anlatıyor:

EN ZEKİ İNSAN

“Dünyanın en zeki insanı biziz” diyerek başlıyor ve devam ediyor sözlerine:

“Allah bu milleti çok zeki yaratmış…”

.

Ancak, “Havasından mı? Suyundan mı? Bilemiyorum, kafa hep üçkâğıda çalışıyor…”

.

“Hollanda’da bir süt fabrikasının genel müdürü, bizim bir Türk işçi yüzünden hastanede 3 ay psikiyatrik tedavi gördü.

‘Müdürüm’ demiş, ‘Bu ay öyle bir şey buldum ki yüzde 20 daha çok kazanacağız.’

‘Ne yüzde 20 mi? Hemen söyle nasıl olacak bu?’ diye merakla sormuş müdür.

Bizimki cevaplamış, ‘Süte yüzde 20 su katalım’ demiş. Müdür ‘Neden katacağız?’ diye sorunca cevaplamış bizim ki: ‘Ben evde denedim. Yüzde 20 katarsak sütte bozulma olmuyor da ondan…’ deyince müdür kafayı yemiş tabi…”

.

“Anadolu’da bir peynir fabrikası arkadaşım var. ‘Sıtkıcığım bizim elemanlar sabah çıkar köylere ve günde 30 ton süt toplarlar. Fabrikada ayrıştırma makinemiz var. Sana yemin ediyorum 30 tonun 10 tonu sudur’ diyor. ‘Ramazan bayramı 1,2,3 kurban bayramının 4 gününde biz toplamayız burada bir Kuran kursumuz var onlar toplar, sütü bize getirirler biz de onların yıllık peynir ihtiyacını görürüz. Kuran kursunun topladığı gün süt, 20 ton çıkıyor.’ diyor. ‘Niye?’ dedim, ‘Kuran kursuna verirken çarpılırız diye korkuyorlarmış…’ dediler.”

.

“Böyle de İmanlı bir milletiz yani…”

 

SERBEST PİYASA MI?

12 Eylül 1980 tarihinden sonraki yıllar gerek Türkiye gerekse dünya açısından önemli yapısal dönüşümlerin yaşandığı bir yıl oldu.

.

Söz konusu dönemden itibaren ülkeler ekonomilerinin sınırlarını sermayeye açma yönünde bir takım liberal politikaları hayata geçirdiler.

.

Turgut Özal başkanlığında 24 Ocak kararlarıyla başlayan dışa açılma sürecinden beklenen şey;

“Ülkenin gelişmişlik düzeyi açısından daha ileri aşamalara hızlı bir şekilde geçmesini sağlayabilmekti.”

.

Böylece “Ülkenin ihracat gelirleri artacak ve bu artış sayesinde elde edilen gelirler, ülkenin sanayileşmesini dolayısıyla gelişmiş ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeylerine ulaşmayı sağlayacaktı.”

.

“Serbest Piyasa Ekonomisi” ile başlayan yeni modelimiz, yıllar içinde dalgalanmalara sebep olduysa da, bilhassa gıda fiyatlarını belirleme konusunda özelleştirmelerin yaygınlaştırılmasıyla dibe vurmuştur.

.

KİT’lerin varlığı ile fiyat konusunda engel gören özel sermaye, KİT’lerin satılması ile meydanı boş bularak istediği şekilde at oynatmaya devam etmektedirler.

.

En son örnek sosyal medyadaki sayfamızdan (boğazmedya.com.tr) da aktarıldığı üzere aynı diş fırçası bir market zincirinde 270 liraya satılırken, bir kozmetik mağazasında 140, başka bir mağazada ise 79 liradan vitrinleri süslüyor.

.

Aynı ürünün bu kadar farklı fiyatlarla satılması “Serbest Piyasa” modelini aklımıza getirdi.

.

Tamam serbest de, “Ne kadar serbest?”

 

EKONOMİ HESABI

Ben mi yanlış düşünüyorum acaba?

Şu haberi okuyun hele;

“Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi, 2024 yılı Mayıs ayında yıllık yüzde 66,8 arttı.

Toplam cironun alt detaylarına bakıldığında; 2024 yılı Mayıs ayında yıllık sanayi sektörü ciro endeksi yüzde 60,4 arttı, inşaat ciro endeksi yüzde 87,4 arttı, ticaret ciro endeksi yüzde 65,1 arttı, hizmet ciro endeksi yüzde 80,6 arttı.”

.

Bunu TUİK diyor.

Güzel olmuş yani.

.

Peki “T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı” sitesinde ne diyor?

.

“Mayıs ayındaki artışla birlikte yıllık enflasyon bir önceki aya kıyasla 5,65 puan artarak yüzde 75,45 düzeyinde gerçekleşmiştir.”

.

Kafama takılan soru şu;

“Fiyatların artışı yüzde 75,45 artarken, cironun yüzde 66,8 artması iyi mi?”

.

Sanki yüzde 9 eksiye gitmişiz gibi.

Ekonomiden anlamam ama anlayanlar da anlamıyor sanki…