Tam on üç sene önce geleneksel olarak düzenlenen Çerkez Kahvaltısında tanışmıştık. Geçtiğimiz Salı günü akşamı tekrar görüşmek nasip oldu. Güçlü hafızasına şahit olduk. 

On üç sene evvel ayda bir geleneksel olarak Orhan Erinan tarafından büyük özveriyle organize edilen kahvaltı Çerkes Kahvaltısını Kepez’deki Turizm Meslek Lisesinde gerçekleştirmiştik. O zamanlar çok fazla kalabalık değildik. Elliyi ancak bulmuştuk.

Her geçen gün kalabalıklaşan kahvaltı toplantılarında Çerkezler birbiriyle tanışıyor ve birçok ortak yönler ortaya çıkıyordu. Aslında benzer buluşmalar farklı yönleriyle sürekli yapılıyor zaten.

On üç sene önceki kahvaltıda kiralık davulcu esprisi güne damgasını vurmuştu. Bandırma’dan akordeonu ile birlikte gelen Hayri Tanış, kahvaltıyı olabildiğince renklendirmişti.

Akordeon hikâyesi ilginç. Ninesi Kuran okumayı öğrenmesi için çok uğraş vermiş. Hatta şantaj bile yapmış okumazsan akordeonu göremezsin diye. Kendisi akordeona daha fazla zaman ayırabilmek için kısa sürede öğrenivermiş. Bu tamamen akordeona olan ilginin ve sevginin bir eseridir diyor kendileri. Nitekim Hayri Beyin akordeon ile aldığı dereceleri burada anlatmaya gerek yok.

Hayri Bey, kahvaltıda akordeonu eline alınca, gençler, bütün katılımcılar adeta coşmuştu. Hemen bütün Çerkez oyunları oynanmıştı. Hele Cavit Koyuncu Bey oynarken ayakkabılarını bile çıkartmıştı.

Ancak öyle bir yere gelmişti ki eğlence, gençler Hayri Beyden istek yaptı. İstek yapmak çok şık değildi ama Hayri Bey Gönül Eri olduğunu, büyüklüğünü öyle bir gösterdi ki gençler dahil hemen herkes anlayıverdi. Böyle bir ortamda istek yapılmaması gerekirdi özünde. Ancak gençler coşkudan farkına varamadılar belli ki. Hayri Bey de “hadi kiralık davulcunuz çalıyor oynayın bakayım” deyince farkına vardılar. O ortamda içinden geldiği gibi akordeonunu konuşturmak, kahvaltıyı adeta coşturmak çok daha anlamlı ve güzellikli olmalıydı elbette. Bigalılara ayrı çalmak veya yöresel anlamda başka bir eser seslendirmek nereden baksan görev yüklüyor duygu insanına. Görev verilmiş gibi olunca akordeonu konuşturmak çok da anlamlı olmazdı elbette.

Toplantılara müzik güzellik katar içten geldiği sürece. Arkadaş ve dost sohbetlerinde de anlamlandırır konuşmaları. Bazen söylenir, bazen anlatılır, hatta tartışılır bile heyecanlı bir şekilde. Haydi, çalalım denir, söyleyelim denir. Şunu da çalar mısın denmez. Bu gelenek hiyerarşiyi de ortadan kaldıran güzelliktedir.

On üç sene sonra Hayri Tanış, Bandırma’da sevgili kardeşimiz Orhan Erinan’ın düğününü şenlendiriverdi. Programda yoktu sanki ama Hayri Abi elinde akordeonuyla sahneye çıkıverince meydan doluverdi. Bizim yaş almışlara takılmadan da edemedi. Ritminiz yavaşlamış, müziğimi size uydurmakta zorluk çektim deyiverdi. Buruk başlamıştık düğüne. Hepimizi coşturdu. Allah O’ndan razı olsun.