Her şey 31 Mart 2024 Yerel Seçimleriyle start aldı.

22 senedir öylece duran ve kimsenin elleyemediği hatta kıpırdatamadığı “Kavanoz” birden çalkalanıverdi.

.

İçindeki “Biberler, güller, dikenler, acılar, tatlılar, mayhoşlar, kurtlar, kuzular, böcekler, laleler” havalanıverdi ve birbirine karıştı.

.

Artık zemin oynamıştı bir kere.

Kimin, kime, nereye, nasıl konacağı belli değildi.

.

“Kırk yıllık kani, olacak mıydı yahni?” yaşayıp görülecekti.

.

Çiçeği burnunda parti lideri eskiye nazaran büyük bir başarı yakalamış ve partisini birinci yapmıştı.

.

22 yıllık bıkkınlığın ve alışmışlığın miskinliği ile “Nasılsa Reis alır bu seçimi” mantığı ile kılını bile kıpırdatmayan partililer, seçimi kaybetmelerine rağmen hala sesleri çıkmamakta ve hiçbir heyecan duymamaktalar.

.

Seçim alma konusunda eline su dökülemeyen Reis, her zaman seçimi kaybeden il, ilçe, belde başkanlarının yanı sıra o bölgedeki vekil ve hatta bakanı bile görevden alarak taze kana önem vermesi ile bilinirdi.

.

Ama artık yaşlandı galiba, kaybedenler kulübü hala açık ve hala koltuktalar.

.

Neyse biz konumuza dönelim.

Yani seçim sonrası değişen dengelere…

.

Seçim sonrası yıllarca birbirinin genel merkezinin önünden bile geçmeyen iktidar ve ana muhalefet ne olduysa el sıkışmaya, “Canım, cicim” lafları etmeye başladılar.

.

Ve hatta birçok konuda mutabakat içinde olduklarını da beyan ettiler.

.

Bu durum bazılarını çileden çıkardı.

Zira değişecek şartlar birilerinin işine gelmeyecekti.

.

Yapılacak ilk genel seçimde eskisi gibi güçlü olamayacağını iyice anlayan iktidar, artık bir değişikliğin kapıları çaldığını iyice anladılar.

.

Ana muhalefet partisinde ise işler iyice karışık.

Genel seçim adaylığı konusunda eski başkanın başını yiyen seçenekler, bu taze başkan için de geçerli.

.

İktidar yanlısı olarak yavru muhalefet yapan parti ise şimdiki durumundan ve sistemden memnun.

Her zaman iktidarı avucuna alarak istediğini yaptıran bu partinin değişime ve değişikliğe onay vermesi mümkün değil.

Zaman zaman huysuzluk yapsa da bunu kendi suçu olarak görmeyip Ferdi Tayfur’un “Söyleten sensin” şarkısı, “Bozkurt yüzüğü” ve “Körüklü çizmelerle” mesajlarını ilgilisine gönderdi.

.

Avrupa’da milliyetçiliğin yükselmesi ile yelpazede kendisine yer edinme savaşına giren partiler ise “Milliyetçilik” üzerinden yüklenmeye başladılar.

.

Tüm bunları gören ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilen partiler yeni bir açılım içine girecekler.

.

Resi belki de artık gücü de kalmadığından şehir, şehir, köy köy dolaşamayacağını anladığından yapılacak bir seçimin kendisini iktidar yapamayacağını anlamış gibi.

.

Tek şansı, karşısına “Acemi başkanın” aday olarak çıkması.

Anketlere oldukça güvenen Reis’in belediye başkanlarının aday olması halinde şansı olmadığını biliyor sanki.

O sebeple sürekli olarak “Acemi Başkanı” öne çıkarıp, karşısında adaylığa zorluyor gibi.

.

Her ne kadar acemi olsa da siyasette “Bizans Oyunlarını” iyi bilen Başkan ise elindeki granit taşlarını tek tek öne sürüyor.

.

Reis’e teklifi şuydu sanırım;

“Mevcut Başkanlık sisteminde yapılacak bir genel seçimde karşına belediye başkanlarımdan birini aday olarak çıkarıp seni alt edebilirim. Ondan sonrasını sen düşün. Ancak yapılacak Anayasa değişikliği ile Parlamenter sisteme geri dönelim. Ben Başbakan olayım, sen de Cumhurbaşkanı ol…”

.

Bu teklifin içinde her iki taraf için de bir dolu çözüm gizli.

Birincisi;

Anayasa değişikliği ile Reis yeniden aday olabilecek.

.

İkincisi;

Partisi muhalefete geçerek güçlenirken, kendisi Cumhurbaşkanı olacak ve her türlü yıkıcı muhalif saldırılarından kurtulacak.

.

Üçüncüsü ise;

Yavru muhalefetin baskısından kurtulacak.

.

Acemi Başkan ise;

Birincisi;

Başbakan olacak.

.

İkincisi;

Üzerinde sürekli “Demokles’in kılıcı gibi” sallanan belediye başkanların baskısından kurtulacak.

.

Üçüncüsü ise;

Partisi yıllar sonra iktidar olacak.

.

Bu anlaşmadan birileri karlı çıkarken, birileri zararlı çıkacak.

Zararlı çıkacak olan bazı parti başkanları bunu hesap ettiklerinden sürekli olarak “Başkanlık sistemini grup toplantılarında öve öve bitiremiyorlar…”

.

Sonuç olarak Özgür Özel ne demişti hatırlayın.

.

“2025 Ekim’inde Erken Seçim olacak.”

.

“Ona reddedemeyeceği bir teklif yapacağım…”

.

Eh bu teklif reddedilmez görünüyor…

.

AKP içinde bu teklife itiraz edecek kimse yok. Olamaz da zaten.

.

CHP içinde ise bu plana karşı çıkacak kişi ve kişiler var. Ancak, Mansur Yavaş bu konuda başkana bağlılığını bildirdi ve “O ne derse o olur” dedi.

.

Şimdi burayı iyi okuyun;

CHP içinde, “Hiçbir şey yokmuş gibi gözükse de bir şeyler var!”

Bir ipucu: “İstanbul kaynaklı…”

.

İleride daha detay vermeye çalışacağım.

Bekleyin beni…

 

BÜYÜKLÜK!

Bugün Cuma.

Mübarek gün.

.

Bazı “Anlamazlar, büyüklükleri bilmeyenler, kendisinin dağları yarattığına inananlar ve hikmeti kendinde görenler ile bunlara inananlar…”

Şimdi yazacaklarımı iyi okuyun.

.

Bu evren nasıl bir yer?

Ne kadar kocaman mesela?

Bu evrende dünyamız ne kadar yer kaplıyor?

İnsan ne yapabilir?

.

Adam diyor ki: “Seni kolundan tutup Cehenneme götürürlerken sen onlara ‘Ben şu tarikatın şu kolundanım’ dersen seni hemen Cennete götürecekler…”

.

Işık Yılı: Bir ışık yılı, ışığın bir yılda kat ettiği mesafedir ve yaklaşık 9.46 trilyon kilometreye eşittir.

.

Galaksiler ve Galaksi Kümeleri: Milyarlarca galaksi ve her bir galakside milyarlarca yıldız vardır.

.

Bizim dünyamızın da içinde bulunduğu galaksinin adı “Samanyolu Galaksisi” dir Bu Samanyolu, yaklaşık 100 bin ışık yılı çapında olup içinde yaklaşık 100-400 milyar yıldız (gezegenleri saymıyoruz bile) barındırır.

Bizim Güneş Sistemi, Samanyolu’nun Orion Kolu adı verilen bir kolunda yer alır.

.

Canımız sıkıldı ve dedik ki;

“Başka Galaksilere gidelim…”

.

İşte size o mesafeler:

Andromeda Galaksisi mesafesi yaklaşık 2.537 milyon ışık yılı.

.

Triangulum Galaksisi mesafesi yaklaşık 3 milyon ışık yılı.

.

Virgo Galaksi Kümesi mesafesi yaklaşık 53.8 milyon ışık yılı.

.

Bu mesafeler, şu anki teknolojiyle erişilemeyecek kadar büyük ve buralara ışık hızıyla bile gitmek milyonlarca yıl sürüyor.

.

Sadece üç tanesini yazabildiğim bu galaksilerden daha milyarlarca olduğunu düşünürsek, sizce dünyamızın evrendeki büyüklüğü ne kadar?

.

El cevap:

Bir toz tanesi kadar bile değil.

.

Peki dünyanın içindeki insanlar bu evrende nasıl görünür?

Görünme şansı bile yok.

.

Peki, bu tarikat ağaları bu kadar büyük evreni nasıl kontrol ediyorlar acaba?

.

Tarikatçi diyor ki:

“Asasıyla yere bir vurdu, depremi durdurdu…”

Ne asaymış ama?

 

İSTEĞE BAK!

Yabancı sanatçıyı Çeşme’de konser vermesi için çağırmışlar.

“Tamam” demiş gelmiş.

Tam sahneye çıkacakken bakmış ki sahnenin arkasında, “Türk Bayrağı ve Atatürk’ün resmi” var.

“Bayrağı ve posteri indirmezseniz sahneye çıkmam” demiş.

Buna mukabil Belediye başkanı da kendisinin “Şehri terk etmesini” istemiş.

.

Bunu yapan kişi, sanatçı (ki bin şahit lazım) Yunan Despina Vandi.

“Barış, kardeşlik türküleri söyleyelim, kışkırtıcılığı, düşmanlığı bırakalım” diyoruz, sanatçının yaptığına bak!

Bu yaptığı kesinlikle normal değildir.

.

Türk-Yunan ilişkilerine zarar verecek nitelikteki bu anlamsız ve kışkırtıcı isteğin, Yunan makamlarınca da protesto edilmesi hatta cezalandırılması gerekir.

 

Sahneye çıkan Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, “… Hiçbir güç ne bayrağımızı ne de Atatürk'ün posterini indirmeye yeltenemez. Bunu aklından da geçiremez. Hanımefendi ivedilikle bu şehrin sınırlarını terk etsin. Sakinlikle, sükûnetle. Ama dilerim bir daha gittiği hiçbir ülkede o ülkenin kanla elde edilmiş bayrağını, bir sürü vatan evladını gömdükleri ve onun sembolü yaptıkları bayraklarını indirmeyi aklından dahi geçirmez. Dilerim bu ona tarihi bir ders olur.” diyerek gerekli cevabı vermiş…