Bizim ülke insanının yardımlaşma gücü başka ülkede var mı bilemem.

Atalarımızdan gelen geleneklere ve inançlarımıza göre sıkı bir yardımlaşma alışkanlığımız var (dı demek daha mantıklı. Zira AKP iktidarı ile bu kültürümüzde yok olmak üzere)

.

Düğünlerde taktığımız takıların haddi hesabı yapılmaz hatta karşılık beklenmeyen bir yapımız vardı.

Daha önceleri asgari ücretle 12 altın aldığımız günlerden, asgari ücretle 4 tane çeyrek altın almaya başladığımız günlere erdik hesaplar yapılıp, defterler tutulur oldu.

.

AKP tarafından yaşam şartları yerlere yeksan edilince, insanlar altınını “Yardım yerine bir borç olarak vermeye” başladı.

Kısaca takılan altının manası; “Sen bu altın al işini gör, daha sonra benim derneğimde, düğünümde geri veririsin” demeye getirildi.

.

Çeyrek altın takmanın hayal olduğu bu dönemde kuyumcular bile satışlarını artırmak için takıları altının gramlar şeklinde satmaya başladı.

.

İnsanlar düğünlere, derneklere “maddi imkânsızlıkları neticesinde çeşitli mazeretler uydurarak” gitmemeye başladı.

Böylelikle pistler boş kaldı, 500 kişilik düğünler hayal oldu.

.

Yardımlaşma kültürü insanlara bir yük olmaya başladı.

.

Tüm bunları düşünen Konya’da düğün sahipleri bu geleneğe son vermek zorunda kaldı sanırım.

.

Geçen hafta ajanslara düşen haberin başlığı şöyleydi;

 “Takısız Düğün…”

.

“Konya’nın Kulu ilçesinde dünya evine girmek isteyen  bir çift, düğünlerinde yakınlarının ve davetlilerin takı takmasını istemedi. Düğün sahipleri ise davetiyeye ‘Takısız’ yazdı.”

Düğünlerine davet ettikleri yakınları ve arkadaşlarının takı takmasını istemeyen düğün sahipleri, altın fiyatlarının yüksekliği ve ekonomik şartlar nedeniyle kimsenin rahatsız olmasını istemediklerini belirttiler.

.

Bu borç meselesini kafaya takmış olanlar ne yapacak?

“O bana altın takmıştı, benim de ona altın takmam lazım” diyenler?

İlla da takacaksan kimse elinden tutmaz sanırım.

Olmadı evine ziyarete gider orada borç olarak kabul ettiğin altını veririsin…

.

İşe bir de düğün sahipleri tarafından bakalım.

Bugün yemekli bir düğün yapmaya kalksanız kişi başına 600 liradan başlayan fiyat istiyorlar.

Kısaca 300 kişilik bir düğün size (yemekli olarak) 180 bin liraya patlayacak.

Bunun organizasyonu, çalgısı, çengisi filan 250 bin lira…

.

Oturup düşünün şimdi.

.

Yemeksiz bir düğün bile salon kirası ile 100 bini buluyor.

.

Belediye başkanlığına aday olanların her seçimde vaat ettikleri “Düğün salonlarını” maşallah şimdiye kadar göremedik.

“Her mahalleye bir düğün salonu yapacağız, halkımızı bu sıkıntıdan kurtaracağız. Onları sokak düğünlerine mahkûm etmeyeceğiz” gibi büyük sloganları artık duymak istemiyoruz, çünkü iyice sıkıldık bu vaatlerden...

Adayların seçildikten sonra böyle bir girişimi bırakın, lafı dahi ortada yok.

.

Sonuçta bu gün düğün yapacakların kendi bütçelerinden başka takılara da ihtiyacı olduğunu unutmamak lazım.

Takıları bir borç olarak değil, “karşılıksız bir yardım olarak” düşününce her şey yerli yerine oturuyor.

 

OTOYOLLAR

Hafta sonu eşimle beraber kısa bir Ege-Marmara turu yaptık.

İzmir sonrası Savaştepe ve Balya yolu ile Çanakkale.

.

Yollar çok güzel ama parayla.

Nasreddin Hoca’nın dediği gibi “Parayı veren düdüğü çalıyor…”

Paran yoksa kamyoncularla egzoz gazını çekmeye devam.

.

“Otoyollar yaptık!” diye ortalığı her seçimde ayağa kaldıranlara bir lafım var.

Yaptın da ne oldu, geçemedikten sonra?

“Sen de geçme beyefendiciğim” diyenleri duyar gibiyim.

Ama geçiş garantili bu yoldan ben geçmezsem, o geçmezse sen oturduğun yerde cebinden para ödeyeceksin, buna ne diyeceğiz?

.

“Köprüler yaptırdım gelip geçmeye” diye bir şarkı vardır.

Hah işte o köprü, bu köprü değil.

Bu köprüler sırf geçmeme üzerine yapılmış.

Öylesine bir geçiş ücreti var ki sana “Geçmeee!” diye bağırıyor uzaktan.

.

İçlerinde en masumu bizim Nusratlı Tünelleri.

Troya ve Asos tünellerinden geçerken içselleştiriyorsun.

“Bizim bu” diyebiliyorsun.

Her zaman dediğim derim; “20 yıldır AKP’nin şu şehre yaptığı en iyi hizmet” diye.

.

Haydi “Yolu yaptın” diyelim.

Otoban dışından gitmek başka bir sorun.

Sürekli önümüze çıkan “Azami sürat 70, 50, 30” tabelalarından illallah geliyor insana.

Arabanın dili olsa konuşacak ve diyecek ki; “Yahu adam! Madem 50 ile gidecektin, niye 220 km sürat yapabilen beni aldın?”

.

Nihayetinde cepten benzin parası kadar otoyol parası yaparak turu tamamladık.

.

Bu arada Balya-Yenice yolu arasında oldukça fazla yabancı plaka gördüm.

Kesinlikle GPS’leri yanlış yol gösteriyordu.

Ya da en kısa yol olarak bu yola yönlendiriyordu.

.

Gidecekler için söyleyeyim. Yenice-Balya yolunun yarısı süper yapılmış, şimdilik para istemiyorlar.

Ama diğer yarısı olan 30 km dar orman yolu ve virajlı.

Bilgi vereyim dedim.

 

YOKSULLUK

Yoksulluk ve açlık sınırı ne kadar biliyor musunuz?

Şöyle açıklanmış:

“Temmuz 2024 itibarıyla Türkiye'de yoksulluk sınırı dört kişilik bir aile için 61.820 lira,

Aynı dönemde açlık sınırı ise 18.978 TL olarak hesaplanmıştır.

Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 24.614 liradır.? (TÜRK-İŞ)”

.

Bu verilere göre ülke insanımız “Yerlerde sürünüyor.”

.

Şimdi sıkı durun:

.

Eğer cebinizde 3 milyon lira (veya yaklaşık 110.000 dolarınız) varsa, “Dünya genelinde en zengin olan %1,3’ün içinde yer alıyorsunuz.”

Bu, dünya çapında yaklaşık 130 milyon insanın sahip olduğu bir servet seviyesidir.

.

Eğer;

Cebinizde 4000 lira varsa;

Dünyadaki insanların yarısından daha zenginsiniz.

.

İşte bizim iktidar sahipleri bu verilere bakarak “Biz ülke olarak zenginiz” diyor.

Asgari ücret 17 bin lira olduğundan;

Resmen uçuyoruz.

.

Peki asgari ücretliler ne diyor?

“Koyverin gitsin…”

.

Bu arada;

Kur Korumalı Mevduat Hesabı başladığında dolar kaç liraydı?

13,40 lira

.

Bugün dolar ne kadar?

33,02 lira

.

Dolar ne kadar arttı?

%150

.

Bu durumda Merkez Bankası ne kadar zarar etti?

818 milyar lira.

.

Kime gitti?

Yandı bitti kül oldu gitti.

.

Şimdi ne olacak?

Bu parayı yerine koymak için vergilere yüklenilecek.

.

Vergi kimden alınacak?

Fakirlerden.

.

Bu arada CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in “1 Ocak 2023 tarihi öncesi asli ve feri toplamı 2 bin lira ve altında olan ve borcu silinen kişi sayısına ilişkin” verdiği soru önergesini Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek şu yanıtı verdi:

“6 milyon 818 bin 285 mükellefe ait 4 milyar 20 milyon 616 bin 614,70 TL tutarında borç silindi…”

.

Peki vergi borçlarının silindiği iddia edilen şirketler?

Şunu buldum;

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın “Cengiz, Limak, Kalyon, Kolin ve Makyol” firmalarına sağlanan “Vergi, Resim ve Harç İstisna Belgelerine (VRHİB)” kaç kez indirim yapıldığı ile ilgili 12 Ekim’de verdiği soru önergesine şöyle yanıt vermiş:

“Son 10 yılda Cengiz İnşaat için 30, Kolin İnşaat için 36, Makyol İnşaat için 24, Kalyon İnşaat için 19 ve Limak İnşaat için de 19 kez VRHİB tanzim edildi…”