Din konusu oldukça ciddidir.

Öyle yoldan geçenlerin, iki dua bilenlerin eline düşecek kadar basit değildir.

Bir silah olarak kullanılacağı gibi, bir geçim, bir istismar, bir çıkar kaynağı olarak da kullanılabilir.

.

Ehli ellerde ilmi olarak incelenmeli, anlamı manevi olarak bilinmeli ve insanlara en doğru şekilde aktarılmalıdır.

.

Eğrisiyle, doğrusuyla din bilinmelidir.

.

Günümüzde bilhassa ülkemizde sosyal medya hacılarını, hocalarının eline düşmüş bir şekilde can çekişiyor.

.

Öylesine garip, öylesine anlamsız ve dinle bağdaşlaştırılamayacak kadar saçma şeyler anlatılıyor ki, insanı dinden soğuturlar.

.

Ayrıca birlik, beraberlik, yardımlaşma, sevgi gibi önemli konulardan bahsetmek varken akıl tutulması ile anlamsız konularda ahkam kesiyorlar.

.

Bunları Fetva olarak algılayan ve okumayı zaten unutmuş toplumumuzun cahil insanları uygulama konusunda fanatik hale geliyor.

.

Önüme gelen bir videodan bu tiplerin anlattığı bir konuyu size aktarmak istedim.

Önce okuyun, sonra yorum yapalım.

.

Sarıklı, cübbeli biri ekranda anlatıyor;

“İmam Şafi Hazretleri çok edepliydi.

Tam 4 yıl boyunca anasının karnında kaldı.

Edebe bakar mısın?

Neden?

İmamı Azam’a olan hürmetinden dolayı.

İmamı Azam vefat ettiği gün İmam Şafi Hazretleri doğuyor.”

.

Tanrı’nın yarattığı insanoğlu 7 ve ya en fazla 10 ay arasında doğmak üzere yaratılmıştır.

Dünyada en uzun gebelik 12.5 ay sürmüş.

Bunun üzeri yok.

Ama bu hocanın dediğine göre 4 yıl bekledikten sonra doğmuş biri var.

Bu mucizeyi bile Allah’a değil, insanın kendisine mal ediyor.

“Tam 4 yıl boyunca anasının karnında kaldı.” diyerek resmen şirk koşuyor aslında.

.

Bir başka sarıklı önündeki kitaba bakarak konuşuyor;

“Kadında orta yani, ne çok büyük ne çok küçük göğüs, kocasına sadık olmayı işaret eder.

Kocasına, muhabbet edici olduğunu işaret eder.”

Buyurun buradan yakın.

Ne olacak şimdi?

Hocaya sormak lazım.

Kadına evlenme teklifi etmeden önce “Göğüslerine bir bakayım mı” diyeceğiz?

Daha tehlikelisi hocasından aldığı bu fetvayı kendisine şiar edinen bir cahil kişi, büyük göğüslü karısına giderek “Sen beni aldatıyorsun” diyebilir mi?

Bu ülkede der.

.

Bir başka Hoca, aynı alaturka tuvalette oturur gibi yaparak şunları anlatıyor;

“Efendimiz küçük tuvaletini yaparken sol böbreğini sıkar (gösteriyor) sağ kulağını kapatırdı.

Sünnettir bu.

Küçük tuvalette bunu yapar, büyük tuvalette ise şakaklarına bastırırdı.”

Neden böyle yapardı desek, “Bilmiyorum” der muhakkak.

Ayrıca,

Mübarek o işi yaparken yanında mıydın be adam?

Bu ne saçmalık, bu ne cüret!

.

Cübbesi ile meşhur hoca efendi anlatıyor;

“Sümük-ü Şerif.

Duydunuz mu?

Efendimiz Hazretleri sümkürdüğünde sahabeyi ikram ne yapardı?

Bu sümüğü üzerlerine sürerlerdi böyle.

Bereketti...”

Bre adam!

Mübarek kabul edilen kişi öyle milletin içinde zaten sümkürmez.

Sümkürse de başkasına “Üzerinize sürün şifadır, berekettir diye” vermez.

Bu hocalar ne diyeceğini şaşırmış, pes doğrusu.

.

Hele bu anlatacağım Devlet görevlisi bir hoca.

Diyanete bağlı yani.

Anlatıyor;

“Bir adam tuvalete oturdu.

İyi dinleyin burayı.

Baktı ki yönü kıbleye doğru.

Önü ya da arkası kıbleye geliyor.

O adam o anda kıbleye gelmemek için kendini hafifçe sola çevirirse onun bütün günahları dökülüyor.”

Günahların dökülmesi ne kadar kolaymış, meğer cehaletimizden göremiyormuşuz.

O kadar namaza, oruca, kurbana gerek yokmuş.

Otur tuvalete dön soluna, hooop!

Tertemiz oldun, doğru Cennet’e.

Bu safsatalara inanan da çok biliyor musunuz?

.

Başka hoca ballandırarak anlatıyor;

“O kadar güzel ki o Cennet hurileri,

Diyor ki hadisi şerifte; ‘Eğer Cennetten bir huri denize tükürse (ki denizi biliyorsunuz ne kadar tuzlu) o denizi bal tadında yapar.”

Birincisi; Huriyi nerede gördün?

İkincisi; Huri denize neden tükürsün.

Üç; Huriler Cennet’te değil mi? Dünyada ne işleri var.

Dört; İşleri güçleri Huri…

.

Bir başka konu ise inanılmaz.

Yine Devlet memuru bir imamın şahsi sosyal medya hesabında yayınladığı bir videoda söylediği bu söz çok konuşuldu.

Peygamber ile ilgili söylediği söz şuydu:

“Hz. Meryem bizim annemizdir. Neden annemizdir biliyor musunuz? Hem Hz. İsa’nın annesi olması hasebiyle hem de Cennette Efendimiz’in (a.s.) eşi olacağı

hasebiyle. Allah Cennette Hz. Meryem’i Efendimizle (a.s.) nikah edecek.”

.

Hele Diyanet İşleri Başkanlığı bir muvazzaf personeli tarafından rivayet edilmesiyle yer yerinden oynadı.

.

Konuşmacı olan zat, “Zikrettiği bilginin bir rivayete dayandığı ya da ilgili rivayetin sıhhati veya kaynağı hakkında” herhangi bir bilgi vermiyor.

Hatta bu bilgiden/nikâhtan kesinmiş gibi bahsediyor.

.

Uzun bir zaman sonra tekrar bir açıklama yaparak; “Bundan iki sene önce Hz. Meryem annemize iffetsizlik iftirasında bulunan bir akademisyen oldu. Ben de onunla ilgili bir yanıt verirken bir hadis-i şerif naklettim. İmam Suyûtî’nin el-Câmi‘u’s Sağîr eserinde var, Taberânî’nin el-Mu‘cemu’l-Kebîr’inde var, daha birçok yerde var. Zayıf bir hadis-i şerif ama uydurma değil. Zayıf bir hadis, uydurma değil. Ama kitaplarda var mı, var. Ben bunu naklettim.” ifadelerini kullandı.

.

2022 yılında çekilmiş bir videonun 2023 yılı Ocak ayı sonunda tekrar gündeme gelmesi ve tartışma konusu olmasının ardından Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı kendi sitesinde;

“Cennette Hz. Meryem’in Hz. Peygamber ile Evleneceğine dair sahih bir bilgi var mıdır?” başlığıyla konuyu ele almış, söz konusu rivayetin sahih olmadığına, muteber hadis kaynaklarında bu konuda bir hadisin bulunmadığına ve bu rivayetin dini bir bilgi içermediği anlatılmış.

Ancak daha sonra nedense bu cevap siteden kaldırılmış.

.

Allah aşkına siz tüm anlatılanları okudunuz.

Şimdi karar verin.

Din kimlerin elinde.

.

Bizim yaşımız kemale erdiğinden kapıya taş dayasalar inancımızdan dönecek değiliz.

Ancak, yeni neslin bunları okudukça neler düşündüğünü bilmemek aptallık olur.

.

Tuvaletle, göğüslerle, hurilerle uğraşan hocaların yeni nesli nereye götüreceğini hepimiz iyi biliyoruz.

.

Sosyal medyaya her dokunuşunda istediği bilgiye (ama gerçek, ama yalan) ulaşabilen nesile bunların yalan olduğunu anlatmak zor oluyor.

İşte bu yüzden onların Deist veya Ateist olmaması için bir şeyler yapmalı, gerçek din ile tanıştırmalı.

.

Devlet olarak da bu tip videoları yapan, yayınlayan kurum, kuruluş ve kişiler cezalandırmalıdır.

Yalan haber yayanlar cezalandırılırken, yalan dincileri bir kenarda tutmak olmaz.

Onları affetmeden, gereken yapılmalıdır.

Dinini çarpıtanları cezalandırmayanları, Allah da affetmez zaten…

 

PEYNİR FARE KAPAN

“Yapay zekâ çıktı iyi oldu” diyorduk.

“Ne güzel günlük işlerimizi ona yaptırıyoruz, kolaylıklar getiriyor” diye sevinirken, başımıza bela olacağı aklımıza bile gelmemişti.

.

Yapay zekâ deyip geçmeyin.

Her konuda önemli köşeleri tuttular bile.

Yazı yazdır,

Müzik yatır,

Resim yaptır,

Analiz yaptır…

Ne istersen o.

.

Bir tanesi var ki şöyle;

Sizin sesinizi değiştiriyor, başkasının görüntüsüne ekliyor ve dudak hareketlerini uyduruyor.

.

İşte bu özelliği kullanan bazı uyanıklar dolandırıcılığa başlamış bile.

.

Haber şöyle;

“Son dönemlerde çok sık kullanılan yapay zeka, dolandırıcıların da hedefinde.

Almanya’dan tatil için Kilis’e gelen 65 yaşındaki Halide Öznarin, yapay zeka yoluyla dolandırıcılarının kurbanı oldu.

Yaşlı kadın tüm birikimini Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakan Şimşek’in sesini taklit eden dolandırıcılara kaptırdı.”

.

Nasıl yapmışlar bunu?

.

Kadın anlatıyor;

“Sabah namazına kalkmıştım, daha sonra sosyal medya üzerinden gezinirken karşıma Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onuştuğu, ‘Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO)’a güvenin, 8 bin TL yatırım yapın, 10 günde 24 bin TL kazanın’ diye reklamı çıktı.

Bende tıkladım, kendi bilgilerimi doldurdum ve çok geçmeden beni aradılar ve konuşmaya başladık.

Bana ‘Halide Hanım, amacınız nedir bize neden başvurdunuz?’ dedi.

Ben de ‘Hem katkımız olsun hem de para kazanalım’ dedim.

‘Tam yerine başvurmuşsunuz ve çok güzel kazançlar elde edeceksiniz. Böyle şeylerden tereddüt etmeyin. Tamamen devlet destekli, sahte işler yapmıyoruz’ dedi.

Daha sonra Selin Yıldız diye birisi görüntülü aradı. Benden ekran paylaşmamı ve internet bankacılığına girmemi istediler. Daha sonra diğer banka hesaplarıma girmişler…”

.

“… Ufak rakamla başlamayalım büyük rakamlarla girersek kazançlar daha da büyük olur” diyerek kandırmaya başlayan yapay zekacılardan kadının telefonuna kodlar gelmeye başlamış.

Bunları tek tek onaylayan yaşlı kadın dolandırıldığını anladığında hesabı adına bankalardan 82 bin lira kredi çekilmişti bile.

“Ben çok uyanık birisiyim.” diyerek dolandırılma hikâyesini anlatan kadın; “Kolay kolay böyle konularda olumlu bakmayan birisiyim ama 12 ay boyunca 7 bin 500 lira ödemek şartıyla 75 bin lira ve ardından diğer bankalardan 120 bin liraya ulaşana kadar üzerime kredi çekmişler. Bankaların müşteri hizmetlerini arayarak hesaplarımı kapattırdım ama iş işten geçmişti…” demiş.

.

“Bedava peynir fare kapanında bulunur” şeklindeki atasözünü buraya koyarak yazıma son veriyorum.