AYI RÜSTEM

Geçen hafta anlatmıştım, İşlerimiz yolunda gitti, Allah yardım etti ve baba evini yeniden satın aldık.

Annem mutluydu, bu durum beni sevindiriyordu.

Koruk suyu imalatı için kahvenin üstünü kullanıyorduk. Daha da güzel bir şekilde düzenledik, modern cihazlarla donattık.

Yardım etsin diye annemin yanına bir kişi de aldık. Her şeyi yoluna koymuştuk artık.

Ben de kahveme geri dönmüştüm.

.

Bu arada eski patronuma olan borcumuzu da bir çırpıda ödeyiverdik.

Artık kimseye borcumuz yoktu.

Elimizde mülkü bize ait kahve bir araba ve evimiz vardı.

.

Anneler her zaman çocuklarının mutlu olmasını ister. Bir aile kursunlar, çoluk çocuk sahibi olsunlar ister. Torunlarını kucaklarına almak en büyük mutluluklarıdır.

.

İşler iyi oldu mu, akıllarına ilk gelen şey “Çocuklarının evliliği” olur.

Annemin aklına da o geldi zaten;

“Oğul, oğul… Allah’a bin şükür olsun ki her şeye sahibiz. Bundan iki yıl öncesinde bu günleri hayal bile edemezdik, bak ne hale geldik? Bu ölümlü dünyada bugün varız, yarın yokuz. Artık tek isteğim, seni evlendirmek, mutlu bir yuvaya kavuşturmak. İnat etmeyi bırak şu işe ‘he’ de seni evereyim…” dedi.

.

Ben her daim maddi olumsuzlukları öne sürerek annemin bu isteğini geri çeviriyordum.

Ama artık elimde bahane kalmamıştı.

Düzenimiz iyiydi, paramız, malımız, mülkümüz vardı.

Kimseye muhtaç değildik.

Annem de haklıydı kendi açısından, benim mürüvvetimi görmek, torunlarını kucağına almak istiyordu.

Nereye kadar direnebilirdim ki?

“Tamam anne” dedim, “sen nasıl istesen öyle olsun…”

.

Annem bir sevindi ki, boynuma sarıldı öptü beni ve ağlamaya başladı;

“Benim kocaman oğlum, güzel yürekli oğlum. Bu kararına öylesine sevindim ki anlatamam. Allah yardım etsin eli ayağı düzgün, ehli namus bir gelin bulayım sana…”

“Tamam anne sen bilirsin” diyebildim.

“Bak!” dedi, “eğer gönlünde biri varsa söyle, çekinme” diyerek yanaklarımı okşadı.

“Yok anne, ne gönlü ne kızı? İş koşturmaktan etrafımıza mı bakabildik? Sen en iyisini bilirsin, bulursun bize uygun bir gelin…”

.

Eh bizim mahalle bu.

Annem etrafa “Rüstem’i başgöz edeceğim o sebeple kız arıyorum” diye haber salınca millet ayaklandı ve tüm mahalleler teyakkuza geçti.

.

Kriter becerikli, saygılı, edepli biri olmasıydı.

.

Gelin adayları için bilgiler gelmeye başladı.

Annem hepsiyle ilgileniyor, tek tek soruşturuyordu.

Aslında böyle olması benim istediğim bir şey değildi tabi.

Ben, görünce birbirimize aşık olacağımız birini isterdim ama nerdeee?

Allah yakışıklı yaratmamış ki.

Tamam gönlümüz hoş, zengin, yumuşak ama görüntüden kaybediyoruz.

Bir kızcağızın bana aşık olması için kör olması lazım. Bana ancak tanıştıktan sonra aşık olabilir, ben bu gerçeği biliyorum ve hiçbir zaman da inkar etmedim.

.

Neyse bakalım valide sultan bir gelin adayı bulabilecek mi bana.

Zira onun bulmasıyla bu işler olmayacak tabi, benim de onun da gönlümüzün birbirimizi kabul etmesi gerek.

Biraz görücü usul olsa da yine de demokratik haklarımızı kullanacağız…

 

NAKİT YOK NAKİT

Bir ekonomist demiş ki; “Kart borçları artıyor. Takibe düşenler sonbaharda 1 milyonu bulacak.”

.

Geçen ekmek almaya gittim.

Önümde bir kadın.

Tam sosyetik bir abla.

Fırının vitrinindeki ekşi mayalı ekmekten tutun da sarı buğdaylısına, tandırından tutun tahıllısına kadar tüm ekmekleri tek tek sorup bilgi aldıktan sonra, “Bana bir tane normal ekmek verir misiniz” dedi.

Fırıncı kadın verdi.

O andan sonra sosyetik kadın çantasını açtı, kartını çıkardı ve ödeme yaptı ve gitti.

Ben alışveriş yaptım kadın sordu; “Abi sen de mi kartla ödeyeceksin?” diye.

“Yok be kızım” dedim, “cebimde 20 lira yoksa sokağa çıkmam” dedim nakit ödedim.

“Sorma abi” dedi kız, meğer dertliymiş “kartla satış yapıyoruz ama karımızın çoğu bankaya gidiyor” diyerek sitem etti.

.

Millette para var diyoruz bazen kızarak.

Var doğru ama nakit yok, hepsi kartlarda.

.

Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı Mehmet Bülent Deniz: “Mayıs ayında enflasyonda beklenen düşüş olmadı. Çarşı, pazar ve marketlerde zamlar yeniden başladı. Ocakta 2 bin 551 TL olan market sepeti, Haziranda 3 bin lirayı aştı.” demiş.

.

Ortada nakit yok.

Herkes karta sarılmış yaşıyor.

Ödeme geldiğinde ise Allah kerim.

.

Geçen bankada sıramızın gelmesini bekliyoruz. Gişedeki memur bağırdı; Nakit para yatıracak var mı?” diye.

Kasada nakit kalmamış meğer.

Nerede?

Bankada.

Bankada bile nakit yoksa biz ne yapalım?

.

Acil işim var yanaştım bankamatiğe.

Aaaa!

Çalışmıyor.

Bin tane özür cümlesinden sonra en sonundaki “Hizmet veremiyoruz” kısmını okudum.

Sizce neden?

Nakit yok nakit…

.

Allah sonumuzu hayır etsin demekten başka yapacak bir şey yok.

Ekonomistlerin ülkeyi ne hale getirdiğini hep beraber yaşayıp görüyoruz.

.

Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı “Çok ciddi bir yoksulluk felaketiyle karşı karşıya kalacağız” demiş.

.

Bence nakit olarak evet ama kartlarda iyiyiz.

.

Adam diyor ki; “Tahminlerimize göre Ekim ayında Türkiye ekonomisi çok ciddi bir sıkıntı yaşayacak.”

.

Yok yahu ne sıkıntısı?

Kafeler dolu,

Restoranlarda yer yok,

Düğün konvoylarında çatır çatır benzin yakılıyor,

Yunanistan’a çıkışlarda kuyruk var,

Mağazalar dolu.

.

Ama hepsi kartla tabi.

Nakit yok, nakit!

 

 

Sürekli iktidardan şikâyet edip duruyoruz.

Ama sorun şu;

Alternatif üretemiyoruz.

.

İYİ Parti ile merkezdeki boşluk doldurulmak istendi ama nafile.

Parti lideri Akşener, o kadar lafı söyledikten sonra saf değiştirdi.

Belki de kendisini milliyetçi sağ olarak tanımlayanların huyudur bu.

Daha öncesinde o kadar lafı söyleyen Bahçeli de saf değiştirmişti.

Şimdi bırakın iktidar ortağı olmayı, resmen iktidar gibi davranıyor.

.

Şimdilerde yeni bir oluşum gözleniyor.

Ama başlarında yine milliyetçi sağ tandanslı, dağlarda kurt gibi uluyan Cemal Enginyurt var.

.

“Yeni bir grup kuruyoruz” diyerek açıklama yapan Cemal Enginyurt’a “20 vekille mi?” diye sorulan bir soru üzerine şöyle cevap vermiş; “Ne 20’si en az 30 vekille geliyoruz…”

.

Bu oluşum; “Demokrat Parti adı altında toplanarak, merkez sağın boşluğunu doldurur mu?” bilemem ama bazıları bu konuda epey ümitli.

.

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) ile Demokrat Parti’nin mecliste grup kuracağı Ankara kulislerine yansımıştı zaten.

Toplam 18 vekili olan partiler, grup kurmak için yeterli 20 vekil sayısını toplamıyorlardı.

Ancak bu oluşuma CHP’nin eski lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun devreye girerek destek vereceği konuşulur olmuş.

Geçtiğimiz günlerde Kılıçdaroğlu ile Babacan’ın görüşmesi de buna yorulmuştu.

.

Cemal Enginyurt, DEVA Partisi, Demokrat Parti, CHP, bağımsızlar ve diğer partilerden katılacak vekillerle yaklaşık 30-40 kişilik bir meclis grubu kurmayı planladıklarını belirterek CHP’den alınacak vekil sayısının bir-iki vekil olduğunu söyledi.

.

Dediği çıkarsa mecliste yeni bir grup daha kurulmuş olacak.

Bu oluşum daha sonra merkeze oturacak bir partiye dönüşür mü?

Onu da yaşayıp göreceğiz.

 

GERÇEKLER

Sırp tarihçi Miroljub Petroviç anlatıyor;

“Türkler Sırbistan’da bir yere girdiklerinde bölgedeki prens onları karşılar, kabul eder Burayı aldınız. Yeni idare artık hakim oldu. Vergimizi ödüyoruz” derdi.

.

“Hiç kimseye dokunmadılar.

Öldürmediler.

Bu nedenle tarihe bakınca şöyle düşünüyorum.

Avrupa’da özellikle de bizim bölgemizdeki Türk hâkimiyeti Tanrı’nın bir lütfuydu. Bununla Tanrı Sırpları korudu.”

.

“Sırplar, Tanrı’dan yüz çevirmiş haldelerdi.

Ahlaksızlık hâkimdi, gerektiği gibi yaşamıyorlardı.

Türk hâkimiyeti bir lütuftu.

Çünkü eğer Türkler gelmeseydi, Batılı Hıristiyanlar, Roma Katolik Engizisyonu bizi yakardı.”

“Türkler Avrupa ve Balkanlardan çıkarıldıklarında ne olduğuna bir bakın.

1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı.

Bunlar Roma Kilisesi tarafından genişleme eğilimiyle organize edildi.

Bir tür dinsel şiddet yaşandı.

Roma Katolik Kilisesine bağlı olmayan herkes katledildi.

1. Dünya Savaşında Sırplar tamamıyla yok edilmek istendi.

Sırp erkek nüfusunun üçte ikisi öldü.

Bu bir katliamdı!”

.

“2. Dünya Savaşı!

Soykırım!

NDH Döneminde neler yapılmadı ki?

Yahudilere yaptıklarına bir bakın.

Bu İslam egemenliğinde mümkün olmazdı…”

.

Yerel bir Sırp tarihçi anlatıyor bunları.

Ama kendi ülkesine bu gerçekler pek anlatılmamış olacak ki, Sırplarla aramız hep limoni olmuştur.