Kanunlar ne olursa olsun, eğer insan iyi yetişmemişse bir anlamı olmuyor. Doğru dürüst kanunu olmayan memleketlerde insanlar huzur içinde yaşamlarını sürdürüyorlar.
İnsan yetişmemişse adam başına bekçi koysan yine faydası olmuyor. Dolayısıyla insanımızın, insani değerlerle ilgili olarak eğitimi ve ıslahı gerekiyor. Cezaevlerinde yatacak yer kalmazken, suç oranı her geçen gün artıyor.
Bölücülükten tutun da adi hırsızlığa kadar insanımızın nerdeyse ipi kopmuş durumda. İdari makamlar belki iyi yönetemiyor ama temelde insanımız da suç makinasına dönüyor nerdeyse.
Hırsızlık her geçen gün artıyor. İşin kötüsü milletimiz artık hırsızlık olaylarını kanıksamaya başladı. Hırsızları takdir bile etmeye başladı. Millet olarak bu sorunu çözmek gerekiyor. Yoksa gelecekle ilgili sorunlar daha da artacak. Ne hırsızlık azalıyor ne de hırsızlar azalıyor.
Hırsızlık deyince hep komşunun tavuğunu çalmakla örnekliyoruz. Oysa hırsızlığın çok daha geniş boyutlarıyla değerlendirilmesi, suçun boyutlarının da insanımıza doğru bir şekilde anlatılması gerekiyor.
İnsanların birbirine saygısı giderek azalıyor. Küçük büyük demeden hemen kavga çıkabiliyor ve silahla öldürme gibi istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabiliyor.
Cezaevi eğitimleri dahi bu hırsızları, hırsızlıktan uzaklaştırmaya yetmiyor. Temel eğitimde hırsızlığın boyutu sağlıklı verilmediği için, geçim dünyası içine dahi girebiliyor yaptıkları iş. Hatta aç mı kalsaydım gibi sığınmalar dahi görülebiliyor. Oysa iyi eğitim almış, hırsızlığın ne kadar adi bir eylem olduğunu bilen bir insan acından ölse hırsızlık yapmaz.
Hırsızlık, hakkı olmayan bir şeye legal olmayan yollardan sahip olmak anlamına gelir kısaca. Hak edilmediği halde bir nesneye veya bilgiye sahip olmak temelinde, hırsızlığın okul sıralarında başladığı söylenebilir. Kopya çekmek olarak nitelendirilen vaka, öğrencilerin en fazla başvurduğu hırsızlık şeklidir. Sınav esnasında, bilmediği bir sorunun cevabını arkadaşının kâğıdından çekmek açık bir şekilde hırsızlıktır.
Hırsızlığın, sahtekârlığın bini bir para haline gelen bir memlekette, hakkı olmayan bir nesneye, unsura sahip olmanın haram olduğunu, kul hakkı yiyenin cehennemlik olduğunu her platformda dile getiren milletimiz, işinin olması için rüşvet de veriyor, nüfuz ticareti de yapıyor. Elli kişiyi araya sokup maden çıkarma izni çıkartıp, gayri sıhhi koşullarda üretim yaparak onlarca insanımızın ölümüne neden olabiliyor. Sahtekârlıkla insan hayatını çalabiliyor.
İnsanlar camiden malzeme çalabiliyorlar. Abdest alınan vanaları söküp götürüyorlar. İşine yarayacak halıları bile çalıyorlar.
Köylerde hırsızlığın bini bir para. Hayvan hırsızlıklarından tutun da malzeme hırsızlıklarına kadar her vaka ortaya çıkabiliyor. Tarlada domates, kavun, karpuz gibi ürünleri bile çalanlar artıyor. Bu nedenle ıslah şart.
Çalanlar çaldıklarını yerine koysa memleket düzelir.