Türkiye, Paris 2024 Olimpiyat Oyunları'nı altın madalyasız bitirdi. Milli sporcular 1984 Los Angeles'tan itibaren ilk defa bir yaz olimpiyatlarını altın madalya kazanamadan tamamladı.
Türkiye, Paris Olimpiyatları'nı 3 gümüş ve 5 bronz madalya kazanarak tamamladı. 204 ülkenin katıldığı olimpiyatlarda 64’üncü oldu.
Ara sıra tribünlerde gördüğümüz bakan federasyonlara saydırdı. Suçu istediklerini başkan yaptıkları federasyonlara attı. Türkiye bir önceki Olimpiyatı (Tokyo 2020) 2 altın, 2 gümüş ve 9 bronz madalyayla tamamlamıştı. Tokyo'da madalya sıralamasında 20'inci olan Türkiye Paris 2024'ü 64'üncü sırada tamamladı.
Milli atıcı Yusuf Dikeç, final müsabakasında ekipman kullanmadan ve tek eli cebinde atış yapması nedeniyle Olimpiyatların simgesi oldu. Dünya çapında sosyal medyanın gündemine oturan Yusuf Dikeç'in "atış pozu"nu Olimpiyatların geri kalanında sporcular sevinç gösterisi olarak kullandı. Sırıkla yüksek atlamacı Duplantis ve çok sayıda sporcunun zafer işareti olarak kullanması, Elon Musk’ın sosyal medya hesabında kullanması, milyonlarca insanın paylaşması gururumuz oldu.
Yusuf Dikeç, başarısızlığımı örter gibi oldu ama neticede tam bir hezimet yaşadık. Oysa sporcuların ağırlanmaları ve mevsim şartları çok iyiydi. Yarışma koşulları mükemmele yakındı. Çok sayıda olimpiyat ve dünya rekorları kırıldı veya egale edildi.
Yüzlerce dalda on binden fazla sporcunun katıldığı olimpiyatlara 104 sporcu ile katılmanın başarı olmadığını gördük. Altın madalya yoksa başarıdan söz etmek mümkün değildir. Eskiden on onbeş sporcuyla katıldığımız olimpiyatlarda birkaç altın madalya ile dönerdik. Güreşte, halterde, boksta madalyası garanti oyuncularımız olurdu. Rahmetli Naim Süleymanoğlu ile yarışan halterciler ikinciliğe oynardı. Güreşçilerimizi bütün dünya tanırdı.
Bir ara spordaki başarısızlığımızı yabancı asıllı Türk sporcularla örtmeye çalıştık ama günü kurtarmaktan başka işe yaramadı.
Sporda başarının çekirdekten yetişmeyle geldiğini herkes kabul etmektedir. Okullarımızda bu anlamda altyapı yok. Beden Eğitimi öğretmenliği bölümleri popüler olunca liselerimize hemen bölüm açtık ama sporcu yetiştiremedik. Bir ara üniversite sayısından daha fazla beden eğitimi bölümü vardı. Spora ve spor eğitimine müthiş önem verdik sanki. Yetenekli yeteneksiz binlerce gencimizi eğitmen yaptık. Sporumuz gene ileri gitmedi.
Sahi bu sporcular neden dünya çapında derece yapamıyorlar. Açlıkla boğuşan Afrika ülkelerinden gelen atletler madalyaları toplayıp gidiyorlar. Onlar kadar dahi olamıyoruz. Ata sporumuz dediğimiz güreşte de sınıfta kaldık.
Spordaki başarısızlığın nedenlerini ararken tesis yetersizliği birinci sırada yer alıyordu eskiden. Şimdi böyle bir sorun yok. Günümüzde gençlerimizin en çok zamanını ne alıyor olabilir? Elbette ders çalışmak. En çok nerede zaman harcıyorlar? Dersin başında ya da sosyal medyada. Sınavlardaki başarı durumu nasıl peki? Çekilen sıfır ve eksi puanlarla dünyanın gündemini dahi işgal edebiliyoruz. İşin özünde hiçbir işi layıkıyla yapamıyoruz.