Ne olaylar, ne olaylar. Türkiye’nin gündemi bir türlü sakinleşemiyor.

Yangınlarla başlayan hafta, ülke genelinde yapılan operasyonlarla devam etti.

Peşinden hafta sonu futbol ve yaşanan olayları girdi devreye.

Meclisteki oturumun arenaya dönüşmesi ile ayyuka çıkan olaylar, atamalar, liyakatsizlikler, ölümler ile devam ediyor.

.

Sıcaklıklar yine gündemde, olimpiyatlardaki başarısızlıklar, emekli ve çiftçilerin durumu konuşulurken ortaya çıkan yeni virüs başımızın belası olacakmış gibi hep gündemde zaten.

.

Yangınlardan başlarsak,

Ülkede bakanın açıklaması gerçek durumu özetliyor;

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı şöyle demişti;

“Perşembe günü sabahtan bu saate kadar 109'u orman yangını, 138'i kırsal yangın toplam 247 yangına müdahale edildi”

“Bunlardan 241'i kontrol altına alındı. 241 yangını kontrol altına almak için bize destek veren herkese çok teşekkür ederim.”

.

Dile kolay 3 günde 247 yangın.

247 yangın ne demek yahu!

Resmen ülkenin oksijen depoları yok edilmiş.

Bunun cezası da ağır olmalı bence…

.

Keşke yangınların çıkış sebebi de ortaya dökülseydi.

Misal, İçişleri Bakanlığının açıklamasına göre; “Muğla Yatağan Yava Mahallesinde çıkan yangına ilk belirlemelere göre arıcıların neden olduğu tespit edilmiş.”

Eh be kardeşim!

Sen bu işten ekmek yiyen adamsın.

Evinde nasıl yangına sebebiyet vermiyorsan, burada da dikkat edeceksin.

Hatta burası evinden de kıymetli.

.

 

Kundaklama şeklinde yangın çıkaranlar ve bazı haller için “Özel infaz” kanunu çıkarmalı.

.

Yasamızda göre idam kaldırıldı ama bazı haller için tekrar konmalı.

“Orman yakanlar,

Tecavüz edenler,

Adam öldürenler,

Vatana ihanet edenler

Ve bazı hallerde kadına şiddette bulunanlar” başlıklarıyla sanki yeniden düzenlenmeli.

.

Haberleri okuyorum;

Kalp krizi ihbarı ile hastaneye getirilen 3 çocuk annesi kadının boğularak öldürüldüğü ortaya çıkmış.

Suçunu itiraf eden erkek arkadaşı; “Kavga ettik ben de boğazını sıktım” diyerek itiraf etmiş.

.

Ne kadar kolay değil mi?

“Boğazını sıktım!”

.

Orman yangınlarını çıkaranlar da toplumun boğazını sıkıyor zaten.

Yangın demişken;

Bakan yardımcılarının liyakatsizliği haber yapılmış gazetelerde.

Ormanlarla kaplı ülkemizde yangın söndürme konusunda eksik uçak, helikopterler gündeme yine geldi.

2023 haberine göre ülkemizde;

“Orman yangınlarıyla mücadele hava gücünde toplam 300 ton su taşıma kapasitesine sahip 22 uçak ve 100 helikopter” bulunuyormuş.

Ülkenin çeşitli yerlerinde aynı anda başlayan yangınlara müdahalede yeterli olup olmadığı hala tartışma konusu.

Bazı öncelikler kapsamında acaba “Yangın söndürme uçağı ve helikopteri almak” daha iyi bir fikir değil mi?

.

.

Bir başka boğazımızı sıkanlar ise ülkemize sığınan bazı kendini bilmezler.

Bakan Yerlikaya’nın yaptığı açıklama şöyle;

“81 ilde son 5 gündür ‘Aranan Şahıslara Yönelik’ düzenlenen ‘ÇEMBER-21’ operasyonlarında arama kaydı bulunan 4 bin 491 firari yakalandı!”

.

Dile kolay “4 bin kişi…”

Bunlar aramızda yaşıyordu ve hala yaşayan dolu.

729 bin Suriyelinin kayıp olduğunu da göz önünde tutarsak, boğazımızın sıkılması an meselesi.

.

Ve Meclis.

Kürsüdeki demokratik hakkını kullanarak konuşma yapan vekilin boğazı sıkıldı, tokatlandı, itildi, kakıldı.

Özgürlük noktasının en yüksek olduğu yer olan Meclis kürsüsünde bile yumruk yiyorsanız, siz düşünün halimizi.

Hoşgörüde, saygıda örnek alınacak yer olması gerekirken, düştüğümüz hale bakın…

Kimler bizi temsil ediyor, kimler birilerinin gözüne girmek için neler yapıyor?

Naklen izliyoruz…

.

Olimpiyatlardaki başarısızlık ayrı mesele.

Bir zamanlar basketbolun kralı olan Erman Kunter şöyle demiş:

“Olimpiyatlardan korkunç bir sonuçla ayrıldık. Bu sonuç, sporu yöneten kişilerin liyakatsiz olduğunu gösterdi. Bizdeki problem siyasetin tamamen sporun içinde olması. Siyasi kafayla spor yönetilemez. Spor politikasını hükümetler değil, devletler belirler. Bizde tam tersi. Liyakat sahibi spor profesyonelleri muhalif oldukları için dışlandı. Kaybettiğimiz bu olimpiyattan doğru dersleri çıkartmalıyız.”

.

Üzerine bir demeye gerek var mı?

En son yaşadığımız Futbol Federasyonu seçimlerini hatırlayın…

Neler oldu neler?

.

Bu hafta futbol yine gündemde.

Göztepe-Fenerbahçe arasında oynanan maçta olaylar ayyuka çıktı.

İnsan gerçekten üzülüyor.

İki tarafı da dinliyorsunuz, ne diyeceğinizi şaşırıyorsunuz.

Güzel ülkem, güzel insanları hak ediyor bence…

.

Trafik kazaları ise haber bültenlerimizde hep birinci sırada.

Şu araba kullanmasını öğrenemedik gitti.

Kanunu değiştirmek çok kolay aslında ama nerde!

Yeter ki iste.

.

Vitesin yerini bilmeyenlerden tutun, park edemeyenlere kadar sürücü dolu etrafımız.

Şerit değiştirmek için sinyal vermeyenlerden, seyir halindeki arabaların arasına dalarak (yolu üç şeride çıkarıp), sürekli kaza yapma riski taşıyan motosikletlere kadar.

.

Bakın şimdi size basit bir şey yazacağım;

Barbaros Mahallesindeki (Cuma Pazarının arkasındaki yaya köprüsü) ismi “23 Nisan Köprüsü” olan köprü, Ekim 2013 tarihinde hizmete girdi.

Köprünün girişlerinde “Motosiklet Giremez” tabelası kondu.

Yani “Yasak” dendi motosikletler için.

.

Yıl 2024.

11 yıl olmuş.

Allah sizi inandırsın, köprüden geçen motosiklet sayısı insan sayısından fazladır.

İşte ülkede trafiğin durumu.

“Yasaklar” bizi ilgilendirmiyor.

Uymuyoruz.

“Bana ne!” deyip geçiyoruz.

.

İşte size trafik istatistikleri;

“2023 yılında toplam 1 milyon 314 bin 136 adet trafik kazası meydana gelmiş.

Bu kazaların;

1 milyon 79 bin 65 adedi maddi hasarlı,

235 bin 71 adedi ise ölümlü yaralanmalı trafik kazası olmuş.

Yıl içerisinde meydana gelen ölümlü yaralanmalı trafik kazalarının;

%83,1’i yerleşim yeri içinde

%16,9’u ise yerleşim yeri dışında meydana gelmiş.”

Yılda 235 bin kişi ölüm ve yaralanma yaşamış.

.

2023 yılında gerçekleşen trafik kazalarında ölen kişilerin;

%45,5’i sürücü,

%32,3’ü yolcu,

%22,2’si yaya olmuş.

.

2023 yılında ölümlü yaralanmalı trafik kazasına karışan toplam 389 bin 362 taşıtın;

%48,5’i otomobil,

%23,8’i motosiklet,

%14,0’ı kamyonet,

%2,4’ü minibüs,

%2,3’ü bisiklet,

%2,3’ü çekici,

%1,9’u kamyon,

%1,7’si otobüs,

%0,8’i traktör ve

%2,4’ü diğer taşıtlardan oluşmuş.

.

2023 yılında meydana gelen 235 bin 71 ölümlü yaralanmalı kazanın;

%65,9’u gündüz,

%31,8’i gece ve

%2,3’ü alacakaranlıkta olmuş.

.

Ölümlü ve yaralanmalı kazaların aylara göre dağılımı şöyle olmuş;

Temmuz ayı %10,3 pay ile en fazla kazanın meydana geldiği ay olurken,

Şubat ayı %5,0 pay ile en az kazanın meydana geldiği ay olmuş.

Haftanın günlerine göre ölümlü yaralanmalı kazalar, %15,0 pay ile en fazla Cuma günleri ve %13,8 pay ile en az Çarşamba günleri gerçekleşmiş.

.

“Peki dünyada bu istatistik nasıl?” derseniz işte durum;

Dünyada meydana gelen trafik kazası kaynaklı ölümlerin yarısı, 10 ülkede meydana geliyormuş.

Bu 10 ülkenin arasında Türkiye de varmış.

Dünyadaki toplam ölümlerin %48’inden sorumlu diğer ülkeler ise;

“Türkiye, Brezilya, Kamboçya, Çin, Mısır, Hindistan, Kenya, Meksika, Rusya ve Vietnam.”

.

Ve gelelim virüse.

Virüse neden Maymun Çiçeği denmiş?

1958’de Danimarka’da yapılan bir araştırmada Maymunların, çiçek benzeri bir hastalığa sahip olduğu ortaya çıkınca hastalığa, “Maymun Çiçeği” denmiş.

Aslında maymunlardan daha çok “Sincap, sıçan, fare” gibi kemirgenlerde bulunan ve onlardan insana geçen bir hastalıkmış.

.

İnsanda ilk “Maymun Çiçeği” vakası, 1970 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde dokuz aylık bir erkek çocukta rastlanmış.

Diğer adı “Mpox” olan hastalık 2022-2023’te küresel bir salgın haline gelmiş.

.

Küresel salgın öncelikle eşcinsel ve biseksüel erkekleri etkiledi ve cinsel ağlar aracılığıyla kişiden kişiye yayıldı. Ancak hastalığa yakalananlar eşcinsel ve biseksüel erkeklerle sınırlı kalmadı; HIV pozitif kişiler, sağlık çalışanları, riskli bölgelere seyahat geçmişi olanlar, hastanede yatan hastalar ile yoğun bakımda yatan hastalar gibi kişiler de hastalığa yakalanmış.

.

Küresel olarak hastalığın en sık görüldüğü 10 ülke şunlar olmuş;

“Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, İspanya, Fransa, Kolombiya, Meksika, Birleşik Krallık, Peru, Almanya ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti.”

.

Maymun Çiçeği; Sıklıkla ellerde, ayaklarda, göğüste, yüz veya ağızda veya penis, testisler, iç dudaklar, vajina ve anüs dahil olmak üzere cinsel organların yakınında bulunabilen, kabarcıklara veya yaralara benzer bir döküntü olarak görülürmüş.

.

Bu kişilerde ateş, titreme, şişmiş lenf bezleri, bitkinlik, kas ağrıları, sırt ağrısı, baş ağrısı ve solunum bulguları (örneğin boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı veya öksürük) şeklinde gözlenebilirmiş.

.

Hastalığın, “FDA ve EMA tarafından onaylanmış aşısı da mevcuttur.”

Temel olarak solunum yoluyla bulaşan bir virüs olmadığı için COVID-19 hastalığında olduğu gibi, pandemiye yol açması beklenmemektedir.

.

Mpox, maymun çiçeği virüsü bulaşmış biriyle “Yakın temas” yoluyla kişiden kişiye yayılır.

Yakın temas; yüz yüze olmayı (birbirine yakın konuşmak veya nefes almak, damlacıklar veya kısa menzilli aerosoller oluşturabilecek şekilde), ten tene teması ve ağızdan ağıza veya ağızdan cilde teması içerir.

.

Ülkemizde 2024 yılında görülen bir vaka yoktur, bugüne kadar herhangi bir ölüm de bildirilmemiştir.

.

İşte geçen haftanın gündemi böyle.

Allah bizi yaşanacak salgınlardan, yangınlardan, firarilerden, trafik kazalarından, vekâletimizi kullanan magandalardan ve futbol anarşistlerinden korusun.

Amin…