Tarlada oluşan fiyatları, üretim maliyetleri, ithalat-ihracat oyunları bir araya getirildiğinde Türk çiftçisinin planlı bir şekilde zarar ettirildiği ve üretimden uzaklaştırılmaya çalışıldığı ayan bey
Aslında yıllardır görünüyor ama vatandaş yeni hissetmeye başladı. Bıçak kemiğe dayanmadan farkına varmıyor.
İki seneden beri Avrupalı zengin çiftçiler ortalığı ayağa kaldırırken vah vah çekiverenler şimdi daha kötü hale düştüklerini görüyorlar.
Enflasyonla mücadelenin temel kuralı yerli üretimi artırmak, cari açığı düşürmektir. Bunu ekonomist olmayanlar bile bilir. Paranız değer kaybetmezse enflasyon düşer. Paranız değer kaybettikçe enflasyonu düşürmenin imkânı yoktur.
Arpa fazlası olan ülke dışarıdan arpa ithal ederse, arpa ekilen alanlar azalırsa paranız değer kazanmaz. Un ve makarna ihraç ediyoruz ayağıyla ürettiğinin yarısından fazla buğday ithal eden ülkenin, buğday ekim alanları azalırsa para değer kazanmaz. Elinizde 70 milyon baş hayvan varken, damızlık ve kasaplık yüz binlerce hayvan ithal ederseniz, üreticiniz zarar ettiği için ineğini keserse paranız değer kazanmaz.
İçerde fiyatlar yükselmesin diye ihracat yasağı getirdiğiniz ürünler depolarda yığılırsa, onbinlerce ton salça depoda yatarsa, domatesi çiftçiniz toplayamaz. Tarlada domates çürürken, salça depoda yatarken Türk çiftçisi tarlada feryat ederken paranız değer kazanmaz.
Türk çiftçisinin bütün ürünleri zarar ettiriyor. Bütün dünyada gıda fiyatları düşerken, Türkiye gıda enflasyonunda dünya rekoru kırıyor. Türk çiftçisi malını satamazken, üretim gücü düşerken gıda enflasyonunun artması ekonomi ilkelerine aykırı. Bunu bir tek ekonomiden anlamayanların ekonomi politikaları yaratabiliyor.
Ayçiçeği de üreticisini memnun etmiyor. Sırada mısır, çeltik ve zeytin var. Fındık ve Antepfıstığına verilen fiyatlar maliyetini bile kurtarmıyor. Tezgâhta fahiş fiyatları görebilen ürünler üreticinin elinde masrafları çıkarmıyorsa uygulanan politikalar Türk çiftçisini bitirmekten başka işe yaramıyor demektir.
Tarlada ayçiçeği büyümeyi beklerken iktidar sahipleri ve ithalatçı yandaşlar, kanun ve kararnamelerle çiftçiyi yok etme planlarına devam ediyorlar. Resmi gazetede yayımlanan karar aynen şöyle: Tarım ve Orman Bakanlığımız ve ilgili sektör kuruluşları ile istişare yapılarak, çiftçilerimiz, üreticilerimiz ve tüketicilerimizin ihtiyaçları birlikte değerlendirilerek, geçici tedbir niteliğinde, ayçiçeği tohumunda 100.000 ton, ham ayçiçek yağında ise 250.000 ton ile sınırlı olmak kaydıyla tarife kontenjanı açılmıştır. Yalnızca bu tarife kontenjanı miktarları için geçerli olacak şekilde, yağlık ayçiçeği tohumunda % 27 yerine % 12 gümrük vergisi, ham ayçiçeği yağında ise % 36 yerine % 22 oranında gümrük vergisi uygulanacaktır. Bu düşürülen gümrük vergileri sadece ülkemizde piyasayı dengeleyecek ve arz yeterliliğini sürdürecek miktarla sınırlı olduğu gibi, çiftçimizin üretim motivasyonuna zarar vermeyecek şekilde hasat dönemi düşünülerek belirlenmiştir. Önümüzdeki 15 Nisan 2024 tarihinde düşük vergili tarife kontenjanı ile ithalat imkanı sonlandırılacaktır.
Bu kararnamenin süresi sonra biraz uzatıldı. Depolar doldu. E sonra ayçiçeği hasadı başladı. Fiyatlar yerde geziyor.
Zeytinyağı geçen fiyat rekorları kırdı. İhracat yasağı geldi. Bu sene depolar yağı almayacak. Türkiye yağ ihracatında piyasasını kaybetmek üzere. Domatesçilerin, karpuzcuların akıbeti yaşanmaz inşallah.