Yurtdışından biri gelse veya size telefon ederek sorsa; “Ülkenizde neler oluyor?” diye sorsa ne cevap verirdiniz?

Her gün gazeteleri, televizyonlardaki haberleri, sosyal medyayı her sabah yakinen takip ediyorum.

Okuduğum haberler Türkiye’nin özeti:

Mesela şu haber;

“Ablasını, eniştesini ve yeğenlerini bıçaklayan zanlı tutuklandı…”

.

Bu haber toplumun cinnet boyutlarına geldiğinin resmi değil mi?

İnsanlar ama yokluktan, ama yolsuzluklardan, ama adaletsizliklerden, ama yasaklardan bıkmış vaziyette.

Gözleri dönmüş vaziyette sonuca bakmadan aklına geleni yapıyor ve cinayet gibi insanlık dışı davranışı, gözünü kırpmadan işleyebiliyor.

Toplumun psikolojisi bozulmuş.

Bu tip haberlere her gün rastlıyoruz, Allah sonumuzu hayır etsin.

.

Buna benzer başka haber şöyle;

“Bahçeye giren koyunlara kızdı, çobanı öldürdü…”

.

Bir cinnet vakası daha.

Bir anlık cinnet nelere mal olacak kim bilir?

Yazık…

.

Bu haber ise yasaklara olan tepki mi acaba?

Yoksa “Bana bir şey olmaz” lafına bir örnek mi?

Siz karar verin;

“Yasağa rağmen denize giren aynı aileden 4 kişi ölümün kıyısından alındı…”

.

İnsan canı pahasına denize girer mi?

Haydi kendin girdin diyelim, çocuklardan ne istedin?

Gerçekten insan ne diyeceğini bilemiyor…

.

Bu haber ise dünya gerçeğini yansıtıyor.

“Ayvacık açıklarında 18 kaçak göçmen yakalandı…”

.

Bunlar binlercesinden sadece yakalanan kısmı.

İnsanlık göç konusunda rekor kırıyor.

Kendi çıkarları için başka insanları kıran, yok sayan ve sömüren ülkeler bunun ceremesini çekmeli.

Yıllarca kullandıkları insanları şimdi geri itmenin alemi ne?

Ülkelerindeki zengin kaynakları kullanıp, insanlarını acımasızca öldüren, yoksulluğa, açlığa terk eden tek dişi kalmış canavarlar sırça köşklerde otururken, bizlere bu göçmenlerle olan savaşı yaşatıyorlar.

.

Şu haber ise trafikte neler olduğunun bir kanıtı;

“Hız tutkunu motosiklet sürücüsü bariyerlere çarparak hayatını kaybetti…”

.

Gün geçmiyor ki bir motosiklet kazası haberi vermeyelim.

Yeni gelişen şartlara bağlı olarak çoğalan motosikletlerle ilgili bir denetleme, bir yaptırım yapılmadığı müddetçe böylesine daha çok haberler alacağız.

Eline motosikleti geçirenin sokağa fırladığı ülkemizde, zaten yolunda gitmeyen trafik iyice Arapsaçına döndü.

Daha park etmesini bilmeyenlerin leblebi gibi verilen ehliyet aldığı ülkemizde, trafik kazaları manşetlerimizi işgal etmeye devam edecek gibi görünüyor.

Tüm bunların yanında profesyonel ehliyetlilerin son zamanlarda yaptıkları kazalar ise inanılır gibi değil.

TIR’ların, Otobüslerin, Servis minibüslerinin ve teksilerin kaza yapması anlaşılır gibi değil.

Ekmeğini bu yoldan kazanan insanların üst üste kaza yapması normal bir davranış değil.

Toplum mühendislerinin bu olaya el atması lazım.

.

Bu haber ise çağımızın yaşadığı anlamsız ölümleri gözler önüne seriyor;

“Kayıp adamdan acı haber…”

.

Genç insanların durup dururken kalp krizinden ölmesi, yaşlıların Alzheimer gibi rahatsızlıkları yaşaması, onların bakıma muhtaç olup bakılamaması ile yalnızlık yaşaması günümüzün klinik vakaları.

.

Hele yaşlısı olanların bakıcı arama çalışmalarında karşılarına çıkan 30-40 bin lira gibi aylık rakamlara karşı bir şey yapamamaları ise başka bir sorun.

.

Sadece dün yaşanan bu haberlere bakarak ülkemizin durumunu rahatlıkla özetleyebilirsiniz…

 

ADALET

Dün yayımladığım röportajı okumuşsunuzdur sanırım.

CHP’deki adaletten rahatsız olanların dile getirmiştim.

İnsanlar kendilerine verilen sözün peşine koştukları için cezalandırılarak, partiden ihraçları istenmiş.

.

Ön seçim sözünü veren genel başkanın, bu sözünün yerine getirilmemesi kabul edemeyen bir takım partili, genel merkeze giderek haklarını istemişler ve “Verilen sözü tutun” demişler.

.

Parti genel merkezi ise; “Vay siz buralara gelip hak ararsınız ha! Geçici ihraç edin bunları” diyerek disipline gönderilmişler.

Ama bir sebep bulmaları lazım.

O da şu; “Sosyal medyada parti aleyhine çalışmak…”

.

Yıllardan beri eski genel başkanı “Hak, Hukuk, Adalet” diyerek yürüdüğü yollar aşınmıştı.

Her mitinginde “Adalet” kavramını öne çıkararak iktidara yüklendi.

“Adalet istiyoruz!” sloganları yeri göğü inletti.

Sonra?

Kendi partilileri “Adalet” istemeye başladı.

İktidardakiler bu olaylara bakarak; “Adalet isteyen bunlar mı? Daha kendileri adil değil!” demezler mi?

.

İktidarı devirip yerine gelecek olan bu ana muhalefetin “Adalet anlayışı buysa” yandık!

İnşallah bu yanlıştan dönerler de partililer rahat eder.

Yoksa bu olay seçimlerde çok su kaldırır…

 

KISSA HİSSE

MESELESİ

Tatilden dönen bir grup öğretim görevlisi çağrıldı ve uçağa bindirildi.

Kapılar kapatıldı.

Sonra şöyle bir anons yapıldı:

“Bu uçak sizin öğrencileriniz tarafından yapılmıştır…”

.

Hocalar uçağın kapılarına doğru koştular, kaçmaya ve kendilerini kurtarmaya çalıştılar.

.

Fakat içlerindeki bir hoca hiç yerinden kıpırdamadı, o büyük bir özgüven ve sakinlikle yerinde oturuyordu.

İçlerinden biri kendisine merakla sordu:

“Affedersiniz siz neden siz de kaçmaya çalışmadınız hocam?”

Oturan hoca sakin ve emin bir şekilde cevap verir:

“Bunlar bizim öğrencilerimiz de ondan”

Başka bir öğretim görevlisi:

“Onlara çok iyi bir eğitim verdiğiniz için uçağın düşmeyeceğinden eminsiniz sanırım…”

Hoca sakince cevap verir;

“Hayır sebebi şu: Bu uçağın havalanmayacağından adım gibi eminim de ondan.”

.

Ülkemizin başka yüzü de bu sanırım.

Herkes üniversiteye gidiyor.

Okuyor ve geliyor.

Ama çoğu iş bulamıyor.

Ne eğitim sistemi, ne okullara giriş sistemi, ne düzen, ne bir liyakat?

Hepsi ayrı bir terane.

Bu konuda hoca haklı…

.

Hazır bu uçak konusu gelmişken bir fıkra var onu da sıkıştırayım araya;

Temel ile Dursun uçakta seyahat ediyorlarmış.

Birden uçak sallanmaya başlamış.

Kaptanın sesi duyulmuş;

“Sayın yolcular düşüyoruz, önce emniyet kemerlerini bağlayınız. Sonra yukarıdan önünüze düşen oksijen maskelerini takınız ve koltuğun altındaki yastıkları kucağınıza alıp üzerine kapanınız...”

Yolcuları almış bir telaş.

Herkes oradan, oraya çığlıklarla amaçsızca koşturuyor, uçakta bir panik havası hâkim.

Dursun da koştururken gözü Temel’e takılıyor.

Bakıyor ki cam kenarında hiçbir şey olmamış gibi dışarıyı seyrediyor.

Hemen kolundan dürterek bağırıyor;

“Temel görmüyor musun uçak düşüyor…!”

Temel gayet sakin cevap veriyor;

“Ula üzüldüğün şeye bak! Düşerse düşsün, babanın malı mı?”

.

Bu iki anlatımdan çıkacak sonuç;

“Bir uçağı yapamadığımıza mı?” yanalım, yoksa “Cahilliğimize mi?” yanalım…

.

Bunun gibi kıssa çok aslında.

Mesela:

Temel, doktor olmuş.

Doğum yaptırdıktan sonra alnındaki terleri silerek hocası olan profesöre dönüp:

“Beğendiniz mi, hocam?” diye sormuş.

Profesör, başını sallayarak:

“Eh” demiş. “Beğendim sayılır ama bir daha sakın aynı hatayı yapma!”

“Ne yaptım ki, hocam?”

“Doğumdan sonra annesinin k.çına değil, bebeğin k.çına şaplak vurulur!”

Okulda tüm derslere girmezsen böyle olur tabi.

.

Ülkede amatör olup, en iyi mevkilerde profesyonelmiş gibi iş yapan dolu.

.

Mesela:

İki tetikçi, ünlü siyasetçiyi katletmek için günlerce her hareketini izlemişler.

Kararlaştırdıkları infaz günü, siyasetçinin kaldığı otelin karşısındaki çatıda silahlarını kontrol ederek pozisyon almışlar ve beklemeye başlamışlar.

Ama hedef bir türlü gözükmüyormuş.

Tetikçinin bir tanesi dayanamamış ve:

“Oğlum, üç saat oldu, ters giden bir şeyler var” demiş, “Bu herifin başına bir şey gelmesin sakın? Üff… Kaza falan…”

Diğeri hemen öfkelenmiş ve:

“Sus be!” demiş, “Hemen aklına öyle saçma sapan kötü şeyleri getirme!”

.

Mesela;

Ülke vatandaşlarının nasıl kandırıldığına dair hisse çıkaracağımız bir kıssa var.

Adam, bara gidip tam otururken barın etrafında sıralanmış, oturduğu sandalyelerin üzerindeki rakamları görüp bunların ne anlama geldiğini yanında oturan delikanlıya sormuş:

“Buranın yöneticisi içeride her saat başında, üzerinde rakamlar bulunan bir disk çeviriyor” diye yanıt vermiş delikanlı “Hangi rakam gelirse barmen onu anons ediyor, o sandalyede oturan şanslı, yukarıda bir odaya alınıp müessese tarafından çılgınca aşk yaptırılıyor.”

“Vay be, harika!” demiş adam ve yine sormuş, “Siz bu barın müdavimi gibi görünüyorsunuz. Peki, siz buradayken o kadar da kura çekildi, hiç kazandınız mı?”

Delikanlı cevaplamış:

“Nerde bende o şans? Bir kere bile kazanamadım” demiş üzgün bir ifadeyle, “Ama inanır mısınız, geçen gece kız arkadaşımla birlikte geldik. O gün her çekiliş arka arkaya, devamlı ona isabet etti!”

.

“Ülkenin durumu nasıl?” diye soran olursa uzun uzun cümleler kurmaya çalışmayın ve sadece bu fıkraları anlatın yeter.

Anlayan anlar…