Mucizelerle dolu bir perşembe gününden tüm gönül dostlarıma sevgilerimle diyorum.
Sevgili dostlar hayatı çoğu zaman günlük rutin ve endişelere dalmış aceleyle yaşıyoruz. Bir görev arasında, ilk bakışta önemsiz görünen küçük anları unutuyoruz. Doğru düzgün dikkat etmeden, gelen ya da gidene odaklanmadan onları geçmek kolaydır. Ancak zaman geçtikçe anlıyoruz ki bu anların gerçek değerini önemsiz görünse de değerlidir.
Bir arkadaşla paylaşılan basit bir kahve, aileyle sakin bir öğleden sonra, sokakta bir yabancıdan beklenmedik bir gülümseme - tüm bu anlar sonsuza kadar hatırladığımız anılara dönüşebilir. Sık sık yalnızlık ya da zorluk anında kurtardığımız, rahatlık ve neşe getiren bu hatıralardır. "Geçmişin hazineleri" dediğimiz şey, içimizi ısıtan, dünyaya ve sevdiğimiz insanlarla bağımızı güçlendiren anılar haline gelirler.
En değerli anlar genellikle büyük olaylar ya da başarılar değil, önemini anlamadan geçtiklerimizdir. Şahsi tarihimizin en önemli parçalarını günümüzün sadeliğinde buluyoruz. Geriye dönüp baktığımızda, derinlerde bir yerde yolculuğumuzu tanımlayan ve neyin önemli olduğuna dair anlayışımızı şekillendiren bu küçük hatıralar olduğunu fark ediyoruz.
Her günü yaşamakta, var olmak ve her anın kıymetini bilmek esastır. Bazen ihtiyacımız olan tek şey durup şu anın güzelliğinin kıymetini bilmektir. Bugünün tadını çıkarmak sadece hayatımızı zenginleştirmekle kalmaz, aynı zamanda zamanla kendilerini en değerliler olarak gösteren anılar oluşturmamıza da yardımcı olur.
Sonunda bir anın gerçek değeri, sevgi ve şükranla hatırlanan bir hatıraya dönüştüğünde ortaya çıkar.
Ve şu bir gerçek ki bir anı haline gelene kadar bir anın değerini asla bilemeyiz.
Bizi mutlu eden bizi iyi hissettiren insanların olayları ve kıymetini bilmemiz dileğimle,
Sevgi ve aşkla,
Sizi seviyorum..,
Sizi seviyorum…,
Sizi seviyorum….,