.

Temel bir gün bir hayvanat bahçesine gitmiş. Akvaryumların yanında birini görmüş.
Adam elini akvaryumun neresine götürse balık da takip ediyormuş.
Temel sormuş:
-“Ula bu nasıl olur?”
Adam: “Her zaman daha zeki olan yaratıklar kendinden daha az zeki olanları yönetebilirler” demiş.
Adam oradan uzaklaşmış.
Bir kaç dakika sonra geldiğinde bir de ne görsün? Temel akvaryuma ağzını yapıştırmış.
Balık gibi bir açıyor bir kapıyor.
***
Bilim adamı Temel pirelerle deney yapıyor.
Pireye “Sıçra” diyor, pire sıçrıyor,
“Zıpla” diyor, pire zıplıyor.
Pirenin kanatlarını koparıyor ve “Zıpla” diyor, pire yine zıplıyor.
Sonrasında deney raporu yazmaya başlıyor;
“Pire kanatları koparılmış olarak zıpladı.”
Bu defa ayaklarını koparıyor ve “Zıpla” diyor, pirede hareket yok.
Bir daha “Zıpla” diyor yine hareket yok:
Sonrasında tekrar deney raporu yazmaya başlıyor;
“Pirelerin ayakları kopunca kulakları duymuyor.”
***
Temel ile karısı Fadime küs, Temel yatakta iken Fadime’nin başucuna bir pusula yazıp bırakır;
“Fadime, sabah 5’te beni uyandır.”
Temel sabah kalkarki, saat 9’dur.
Kızgınlıkla sağa sola bakarken başucundaki komedine bir pusula görür.
Fadime de ona pusula yazmıştır;
“Temel, hadi kalk saat 5.”
***
Temel, yıllar sonra memleketi Trabzon'a gitmiş. İstanbul’a dönüşünde arkadaşı sormuş:
-“Ula nasil buldun Tirabizon'u?”
-“Çok iyi, çok güzel... Beni 500 arabalık bir konvoy ile karşiladiler...”
-“Hade ula geru zekalu, sen çim olaysun ki?”
-“İnanmiysan Paşbakan'a sor. O da ayni uçakta idi...”
***
Karadeniz'de bir otel...
Otelin resepsiyonunda da bizim Temel...
Ve bir müşteri bankoya yanaşmış şikayetini anlatıyor:
-“Hesap faturasında ‘Televizyon için’ denmiş, karşısına da yüklü bir rakam yazılmış...”
Temel dinlemede:
-“Eee!”
-“Eee’si var mı kardeşim, benim kaldığım odada televizyon yok ki!”
Temel, açıklamada bulunmuş:
-“Tamam işte! Biz da o parayi televizyon almak için isteyruk zaten...”
***
Albay askerlerin sigara içmelerine engel olmak için kantinin duvarına bir yazı asmıştır.
Yazıda; “Sigara öldürür” diye yazıyormuş.
Ertesi gün oradan geçen albay yazının altındaki cevabı görmüş;
“Türk askeri ölmez!”
***
Faruk babasına sormuş;
-“Babacığım uzayda kaç gezegen var?”
-“Bilmiyorum.”
-“İstanbul'u ilk kuşatan kimdir?”
-“Unutmuşum oğlum.”
-“Babacığım sorularımla seni sıkıyor muyum?”
-“Sıkılmak da ne demek oğlum! Sor, sor ki öğrenesin!”
***
Bir karpuz tarlası olan çiftçi, her akşam tarlasına çocukların dadandığını ve birkaç karpuzun eksildiğini fark etmiş.
Epey düşündükten sonra, tarlaya bir uyarı levhası koymaya karar vermiş.
“Dikkat! Karpuzlardan birine siyanür enjekte edildi!”
Ertesi akşam karpuz yiyemeden kaçan çocukları keyifle izlemiş.
Bir hafta sonra, çiftçi tarlasında gezinirken gözü kendi yazdığı uyarı levhasının yanına konan bir levhaya ilişmiş.
Şöyle yazıyormuş;
“Şimdi siyanürlü karpuzlardan iki tane var!”
***
Temel ameliyat olacakmış...
Operatör lokal anestezi için alkol istemiş...
Temel atılmış;
-“Şimdi olmaz doktor bey.. Ameliyattan sonra içersin…”
***
Kadın apandisinden ameliyat olmak üzeredir.
-“Doktor bey, ameliyattan sonra herkes benim yara izimi görecek mi?”
Doktor hemen ciddi takır takınarak;
-“Size bağlı efendim.”
***
Hoca’nın ahırdan kaçan buzağısı, bahçenin altını üstüne getirmiş.
Hoca'nın diktiği sebzeleri ezmiş. Hoca kızmış, ahırdaki öküzü dövmeye başlamış.
Görenler: “Hoca! Öküzün ne suçu var ki dövüyorsun?” demişler.
Hoca: “Siz karışmayın! Bütün kabahat öküzde... Doğru dürüst terbiye verseydi, buzağı bu işleri yapar mıydı hiç?”
***
Ahmet okuldan eve çok mutlu bir halde geldi.
-“Okulda ne yaptınız?”
-“Patlayıcı madde imal ettik.”
-“Peki yarın ne yapacaksınız okulda?”
-“Hangi okulda?”
***
Adam memnun bir halde karşısındaki gence dönerek:
-“Siz iyi bir tahsil yapamadınız ama sizin, sebat ve azim içinde çalışma yapmanız şu kısa zamanda bana ümit verdi. Buraya bekçi olarak girdiniz, az bir zamanda nöbetçi amirliğine çıktınız. Başarınız devam ettiği için şimdi sizi fabrika müdürü yapıyorum.”
-“Teşekkür ederim kayınbabacığım...”