.
İktidar tarafı kendi arasında toplanıp değerlendirme yapıyor.
Birlik mesajları veriliyor (ki bu gidişle dağılmak üzereler herhalde).
.
Aslında haklılar.
Gelir adaletsiz olarak dağılıyor.
Adaletin olmadığı yerde çözülmeler yaşanması da zaten doğaldır.
.
Siyaset hızla, ilerliyor.
Mikrofonu gören çıkıp demeç veriyor.
Siyaseti bilenlerle, bilmeyenler idare ediyor.
.
Sonuç mu?
Ortada.
Seçim yeni geçti.
Herkes şapkasını önüne koysun ve düşünsün;
“Ben nerede yanlış yaptım” diye.
.
Erdoğan diyor ki;
“Biz bu vatandaşlarımıza ne için ulaşamadığımızın ne için kendimizi anlatamadığımızın, ne için gönüllerine giremediğimizin, ne için desteklerini alamadığımızın muhasebesini kendi içimizde yapmakla mükellefiz. CHP yönetimi başkadır, CHP’ye oy veren vatandaşlarımız başkadır. Bunu birbirinden ayıralım.”
.
Haklı mı?
Bence yerden göğe kadar.
Ama Ak Partililer;
“Ellerinde sonsuz iktidar gücü olmasına rağmen, neden gerektiği kadar oy alamıyoruz?” sorusunu kendilerine sormaktan korkuyorlar.
.
Çanakkale merkez seçimlerinde belediye başkan adaylarına yeterince destek vermediler mesela.
Adayın afişlerinde parti amblemi bile yoktu
Neden acaba?
.
Sokağa çıktığınızda herkesin belediye ile ilgili bir şikâyeti varken, “Aynı belediye başkanının rekor kırarak kazanmasının sırrı ne?” diye kendilerine sordular mı?
.
Kendi kurullarında değerlendirdiler mi?
.
Erdoğan beni çağırsaydı her şeyi tek tek anlatırdım kendisine.
Ama Çanakkale’de partili olarak, yaşananları kendisine anlatacak kimse yok.
.
Rekor oy alan CHP’nin gerçek oyu değil bu.
Doğru.
Ama iki yerel seçimde ve referandumda da neden bu kadar çok oy aldı?
Var mı AK Parti içinde bunu sorgulayan?
.
Bütün bu olanlardan Erdoğan’ı ayırmak yanlış olur.
Bence Genel Başkan olarak dönüp kendi hatalarına da bakması gerekiyor.
.
İşte en son söyledikleri;
“Şayet biz vatandaşıyla iş dünyasıyla devletiyle birlik beraberlik içerisinde olursak karşımızda duracak hiçbir güç yoktur.”
.
“Biz, 82 milyon olarak birlik beraberlik içinde hareket etmemiz gerektiğini söylüyoruz, CHP kafası bunu ayrıştırma, gerginliği ve kutuplaştırmayı arttırma çabası diye anlıyor.”
.
Sayın başkan, sen değil miydin Millet İttifakına “Zillet” diyen,
Sen değil miydin onları sürekli teröristlerle ittifak yaptığını söyleyip suçlayan?
.
Size oy vermeyenleri sürekli aşağılayan ve suçlayan, seçim propagandalarına “Cennet” vaat edenlere ses çıkarmayan…
.
Şunu dediniz;
“Mesela dün bir CHP yöneticisi çıkıp bizim şehit cenazelerine katılım konusunda hassasiyet gösterilmesiyle ilgili sözlerimize karşı tam da anlatmaya çalıştığımız, çarpık zihniyetinden bir kez daha ortaya sermiştir, zihniyet bozuk.
Biz, terör örgütünün güdümündeki partiyle birlik olursanız şehitlerimizin kemiklerini sızlatırsınız diyoruz.”
.
Tüm bunların eşiğinde;
Birlik, beraberlik nasıl olacak.
82 milyon nasıl kucaklanacak?
.
Mesai arkadaşınız,
Partiliniz,
Hükümeti teslim ettiğiniz,
Başbakanınız ve
Sonra görevden aldığını Davutoğlu diyor ki;
“Demokratik başkanlık sistemlerinde gözlendiği gibi Cumhurbaşkanının parti üyeliğine sahip olması bir sorun teşkil etmemekle birlikte genel başkanlık görevinin de aynı kişi tarafından yürütülmesi hem devlet işleyişi hem parti kurumsallaşması açısından sakıncalar doğurmaktadır”
.
“Partimiz ve ülkemiz, hırslarına esir düşmüş dar ve çıkarcı bir çevrenin ikbal kaygılarına terk edilemez”
.
“Cumhurbaşkanlığı kurumunun toplumun tüm kesimleriyle eşit mesafede durması gerekir”
.
“Cumhurbaşkanı’nın seçimlerin birinci derecede tarafı olarak seçim ortamının gerektirdiği yoğun ve çoğu zaman da sert siyasi polemiklere girmek durumunda kalması, Cumhurbaşkanlığı kurumunun toplumun en az yarısı ile psikolojik bir kopuş yaşamasına yol açmaktadır.”
.
“Cumhurbaşkanlığı ile parti genel başkanlığı görevlerinin bir arada yürütülmesinin doğurduğu sakıncalar giderilmelidir” dedi.
.
Tüm bunlardan herkes kendisine ders çıkarsa, Türkiye güllük gülistanlık olur.
Var mısınız?