Almanya, Fransa ve İtalya Avrupa Birliğinin kaymağını götürüyorlar. Şimdilik 25 ülkeye çıkan Avrupa Birliğinde, yeni üye ülkelerin yetişmiş insan gücünü alırken, hurdalarını da bu ülkelere gönderiyorl
Almanya, Fransa ve İtalya Avrupa Birliğinin kaymağını götürüyorlar. Şimdilik 25 ülkeye çıkan Avrupa Birliğinde, yeni üye ülkelerin yetişmiş insan gücünü alırken, hurdalarını da bu ülkelere gönderiyorlar.
Eskiden Doğu Bloğu üyesi olan ülkelerin önemli bir kısmı Avrupa Birliği üyesi yapıldı. Polonya, Macaristan, Slovenya, Romanya, Bulgaristan gibi ülkeler, liberal ekonomiye geçtikten sonra birer ikişer Avrupa Birliğine üye oluverdiler. Türkiye ise onlarca yıldır AB’nin kapısında tırmalamaya devam ediyor.
Sanayisi gelişmemiş veya eski teknolojide kalmış ülkeler AB üyesi olduktan sonra ciddi bir nüfus erozyonu ile karşı karşıya kaldılar. Yetişmiş, diploma ve meslek sahibi gençlerin çoğu Almanya gibi sanayi ülkelerine göçüverdiler.
Hemen her tarafı tarih kokan onlarca Avrupa kenti, göç nedeniyle eski canlılığını yitirmeye başladı. Bulgaristan, Macaristan, Romanya gibi ülkelerin nüfusu bile azalma trendine girdi.
Avrupa Birliğinin taze Doğu Bloğunun eski üyeleri yetişmiş insan güçlerini kaybederken, kısa süre içinde sanayi ülkelerinin hurdalığına dönüverdiler.
Sofya, Bükreş, Budapeşte, Temeşvar, Lübliana gibi şehirlerde Alman, Fransız ve İtalyan markalarının hurdaya gidecek araçları pek revaçta görünüyor. Lüks araçtan geçilmiyor. Arabalar lüks sınıfında ama yaşları epey ilerlemiş durumda.
Kuzey Avrupa ülkelerinde mazotlu araç üretimi yavaşladığı gibi, bazı bölgelerde kullanımı yasaklandı veya çevre kirliliğine neden oldukları için vergileri yükseltildi. Dolayısıyla AB’nin gelişmiş ülkelerinde Mercedes, Wolksvogen, Audi, BMW, Renault, Fiat gibi markaların lüks serileri ucuz fiyattan taze üyelerin insanlarına satılmaya başlandı. İkinci elden geçilmiyor neredeyse.
Bu takasta kim karlı çıkmış olabilir? Elbette AB’nin abiliğini yapan, sanayisi gelişmiş ülkeler. Yetişmiş insan gücü yönünden sıkıntı çekmezken, bir yere koyamadığı, hurdalığa yaklaşmış araçlarını da birden değerinin birkaç katı üzerinde elinden çıkarıverdi.
Bugün eskiden Doğu Bloğu ülkesi olan bütün AB üyesi ülkelerde Almanya ve Fransa gibi sanayi devlerinin büyük mağazaları, alışveriş merkezleri mantar gibi çoğalıyor. AB’nin devleri pazarlarını kendi içlerinde iki üç katına çıkarmış görünüyorlar.
Nispeten daha az gelişmiş AB üyesi ülkeler bir yerde AB’nin devleri tarafından adeta sömürge haline getirilmiş durumda. Kaynaklarını üretim yerine tüketime yönlendiren bu ülkelerin temelde AB üyesi olmakla kazançlı çıktıklarını söylemek imkânsızdır.
Hani hep söylenir. AB üyesi olsak da Avrupa’nın öte ucundan su içip gelsek diye. Oysa kazın ayağı öyle görünmüyor. Yetişmiş insan gücünü kaybederken, kaynaklarını verimli bir şekilde değerlendirme yeteneğinden hızla uzaklaşıyorlar. Lüks arabaya binmeyle zengin olduklarını sanıyorlar. Oysa sanayi devleri, çok ciddi bir yükten kurtuluyorlar. Aynı zamanda para kazanıyorlar.
AB üyesi olurken çok dikkatli olmak gerekiyor. Kaynaklarınızı kendiniz değerlendiremiyorsanız, AB üyesi olmakla, insanınızı kaybediyorsunuz. İnsanınızı kaybederken hurdalığa dönüyorsunuz. Hangi yüzüne baksanız kaybediyorsunuz.