.

Her şey iyi güzel.
Ama…
.
Bizim yerel gazeteleri açın bakın;
“Kaçak göçmenler yakalandı” haberini çok görürsünüz.
33 tane,
45 tane,
28 tane falan, filan.
.
“Günün hareketliliği mi?” desem.
“Gündemin seçime odaklanması mı?” desem,
“Sıcaklar mı?” desem,
“Ekonomik sıkıntı mı?” desem.
.
Bu ahval ve şerait içinde habere derinlemesine bakıldığında çok şey var.
.
Bu göçmenler teee 3000 kilometreden geliyorlar.
Bilmem kaç tane şehir geçiyorlar.
(Bu arada sadece Çanakkale’ye gelmiyorlar. Kırklareli, Edirne, Samsun, Kocaeli, Ayvalık, Edremit, İzmir v.s. şehirlerde de yakalananlar var)
Her şehir girişinde ve çıkışında bariyerler var, kontroller var.
Aynı bizim şehirde olduğu gibi.
.
Söylemesi ayıp;
Dardanos’tan Çanakkale’ye İzmir yolu üzerinden gelirken (Opel’in önünde) bile durdurup sorguluyorlar.
.
Bu adamlar sınırımızda nasıl geçiyor?
Kolaylıkla geçiyorlarsa  “Öncelikle bizim ‘Beka’ değil, ‘Sınır güvenliği sorunumuz’ var” demektir.
.
“Sınırdan öyle veya böyle girdi” diyelim.
Bunları organize edecek birileri lazım.
Yiyecek, içecek lazım.
İhtiyaçlarının karşılanması lazım.
Yakalanmayı göze alacak şoförler lazım,
Bunları taşıyacak araç lazım.
Tek araç olmaz.
İz kaybettirmek için şehirlerarası araç değiştirmek lazım.
.
Bir iki kişilik bir şey değil ki?
Yüzlerce kişi lazım.
.
Bunları bilmek için istihbarat lazım.
Yanlış mı düşünüyorum?
.
Diyelim Çanakkale’ye geldiler.
Bunları Yunanistan’a kaçıracak tekne lazım.
Kaptan lazım.
.
Kusura bakmayın ama bence artık bu iş can sıkmaya başladı.
.
Eskiden üretim yapılan imalathanelerde, fabrikalarda “Kalite Kontrol Birimi” vardı.
.
Ürün işlenmeye başlar, bantın sonunda kaliteci kontrol yapardı.
Eğer ürün bozuk çıkarsa üretilen malların kurtarılabilenleri tekrar başa gönderilir, bozuk olanların hepsi imha edilir, tekrar üretim yapılırdı.
.
Kişilere, makinelere bağlı olarak kalitesiz üretimin verdiği zarara isyan eden üreticiler, aklın yolu birdir diyerek “Kalite Kontrol” yerine, “Kalite Üretimi” sistemini getirdiler.
Böylece ürünler son aşamada kontrol edilmeyecek, prosesin her aşamasında birimler, kendi ürününü kaliteli üreteceklerdi.
.
Nitekim sistem oturdu ve artık eskisi gibi ürünler bozuk çıkmamaya ve zarar edilmemeye başlandı.
.
Bizim göçmen işi de böyle olmalı…
 
***
Bu arada size fıkra gibi bir kaçak göçmen haberi yazayım:
Altı tane Burmalı kaçak göçmen Avrupa’ya kaçmak üzere Edirne’ye gelirler.
Taksi ile Kapıkule’ye giderler.
Yanlışlıkla, Türkiye’ye giriş yapan Polonya plakalı bir TIR’ın brandasının iplerini keserek arkasına saklanırlar.
Dorseden sesler gelmesi üzerine kontrol eden şoför bunları yaklar ve ihbar eder.
Ancak Burmalılar geldikleri taksiyle tekrar şehir merkezine kaçarlar ama ne yazık ki burada polise yakalanırlar ve “Ülkemizde insanların kafaları kesiliyor, öldürülüyorlar. Pasaport, vize gibi işlemleri ülkemizde halledemiyoruz. Avrupa gitmek istiyoruz, ölmek istemiyoruz. Avrupa’ya gitmek isterken yanlış TIR’a bindik.” diye ifade verirler.
.
Şansızlık kaçak göçmenleri bırakmıyor.
Kaderleri böyle yazılmış demek ki…
.
Allah kimseyi;
Vatansız,
Özgürlükten yoksun,
Çatışmalar içinde,
Bırakmasın.