.
17 yıldır ülkeyi yönetenler hala tek başına iktidar olabiliyorlarsa bize kesin büyü yaptılar.
Nefret ediyoruz ama ayrılamıyoruz…
..
Temel ile uzaylı çok iyi dost olmuşlar.
Her şeyi beraber yapıp her yere beraber gidiyorlarmış. Kendi yaşamlarını birbirlerine anlatıyorlarmış.
Ama uzaylı arada bir temelin vücuduna parmağıyla dokunup “Biiip” diyormuş.
Temel aniden aklına gelen soruyu uzaylıya sormuş;
-“Siz nasıl ilişkiye giriyorsunuz?”
Uzaylı cevaplamış:
-“Biiip…”
***
Ülkemizde devletin nasıl yönetildiğini merak edeniniz varsa bu fıkrayı okusun derim.
..
Bizim Temel uluslararası ekonomi toplantısına katılır...
Devletin topladığı vergi dağılımını tartışırlar...
Konuşmacılardan biri Amerikalı ekonomist, biri Avrupalı ekonomist, biri de bizim ekonomi bakanı.
Ortada bir sorun vardır...
“Halktan toplanan vergiler nasıl dağıtılacak?”
Amerikan vatandaşı söz alır;
-“Bizim Amerika’da önce yere düz bir çizgi çizeriz ve sonra topladığımız vergileri havaya atarız... Çizginin soluna düşen paraları halka hizmet olarak geri veririz, sağ tarafta kalan devlete kalır, yatırım yaparız...”
Derken Avrupalı söz alır;
-“Bizim Avrupa’da başka ama ona benzer bir uygulama yaparız... Önce yere bir daire çizeriz... Halktan toplanan vergileri havaya atarız. Dairenin dışında kalan halka hizmet olarak geri döner, dairenin içine düşenleri devlet harcamalarına kullanırız...”
Sıra bizim bakana gelir ve başlar çözümünü anlatmaya;
-“Ne güzel anlattınız. Keşke biz de sizin çirkefliklerinizi değil de çalışkanlığınızı alsaydık. Bizim sizinki gibi uygulamamız olamaz. Biz yere çizgi filan çizmeye uğraşmayız, her şey kısa olur. Topladığımız vergileri havaya atarız, yere düşenleri biz alırız, havada kalanları halka dağıtırız.”
***
Ekonomik kriz ülkemizi sarsarken aldığımız tedbirlere inanmak, Temel’e inanmakla eşdeğer.
..
Amerikalı, Rus ve Karadenizli ayni otelde kalırken gece yarısında yangın çıkar.
Herkes panik içinde yukarı katlara koşar.
Çaresizlik içinde Amerikalı, odada duran bir şemsiye bulur, “Başka şansım yok” diyerek şemsiyeyi açıp atlar. Şemsiye sağlamdır, Amerikalı paraşütle iner gibi sağ salim yere varır. Bunu gören Rus, yandaki odadan başka bir şemsiyeyi bulup paraşüt gibi kullanarak atlar; o da kurtulur. İkisi de yukarıya bakarak merak içinde Temeli beklerken o karanlıkta yanlarına hızla düşen bir cisim çakılır.
Gidip bakarlar ki Temel.
Hayatta ama kan revan içinde ve her tarafı kırık. Amerikalı merakla sorar;
-“Ne oldu sana, neden şemsiyesiz atladın aşağıya?”
Temel acılar içinde sessizce cevapla;
-“Şemsiye bulamadım. Ama dolapta yağmurluk vardı, onu giyip atladım…”
***
Suriyeliler vatanı işgal ettiler, bizim iktidar da aynı Temel gibi davranıp hiçbir şey yapamıyor…
..
Temel alacaklılardan kaçmak için kapısının üzerine “İstanbul'dayım” yazmış.
Alacaklılar her defasında kapı çaldığında tavan arasına kaçıp saklanıyormuş.
Bir gün yine alacaklılar kapıyı çaldıktan sonra açılmayınca büyük bir gürültü ile kapıyı kırmışlar ve eve girip eşyaları satmak üzere dışarı taşımaya başlamışlar.
Bu durumu tavan arasından seyreden Temel iç geçirerek;
-“Ulan şimdi İstanbul'da olmasam size gününüzü gösterirdim.”
***
Dışişlerimiz Temel gibi çözüm bulmakta bire bir…
..
İngiliz Fransız ve Temel yurtdışına kaçak eşyalar taşıyorlarmış. Bir gün gemide üçü yakalanmışlar bunları asmaya karar vermişler ve geminin önünden denize doğru üç tane tahta uzatmışlar.
Önce İngiliz’in kafasına ipi geçirmişler ve itmişler.
İp bol gelince İngiliz suya düşerek yüzerek kaçmış.
Sıra Fransız’a gelmiş onun ipi de bol olunca, o da kaçmış.
Sıra Temel’e gelmiş.
Temel tahta üzerinde yürümüş, yürümüş ve birden dönerek demiş ki;
-“Ula uşaklar benim ipi iyice sıkun da… Ben yüzme bilmeyrum”
***
Bu memlekette FETÖ ile mücadele nasıl ediyor merak ediyor musunuz?
..
Bir suçlu yurt çapında aranıyormuş. Bütün emniyet müdürlüklerine suçlunun bir adet cepheden ve iki adet profilden resmi dağıtılmış. İki gün sonra Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nden bir fax gelmiş;
-“Suçlulardan ikisini yakaladık. Üçüncüsünün yakalanması an meselesi…”
***
Ekonominin sürekli duvara toslamasının sebebini ve neden bir şeyler yapılmadığını merak ediyorsanız bu fıkrayı okuyun…
..
Genç çocuk son model Porsche’si ile yolda ilerlerken kırmızı ışıkta durur. Tam o sırada arkadan gelen bir kamyon büyük gürültü ile arabaya çarpar. İkisi de inerler bakarlar ki arabanın arkası haşat.
Kamyonun şoförü gencin ayaklarına kapanır:
“Abicim sen beni affet. Ben 30 yıl çalışsam bunu ödeyemem. Sen şu kardeşini affet, ne olur burası çok önemli…” der.
Çocuk bakar ki adamın hakikaten hali vakti pek yerinde değil. Adamı affeder ve arabasına binip yoluna devam eder. Çocuk iki, üç ışık sonra tekrar durur. Derken yine büyük bir gürültüyle arabasına arkadan çarparlar. Çocuk arabadan iner bir de bakar ki yine aynı kamyon şoförü arabasına vurmuş.
Ancak bu sefer şoför, kamyondan dışarı çıkmadan sadece kafasını pencereden uzatarak bağırır;
“Abi benim ben. Devam et!”