.
Dün terörist kalkışmanın üçüncü yılını doldurduk. Siyasi demeçler Allah ne verdiyse gidiyor. Öz eleştiri yapan hiç yok.
Neredeyse ipten dönmüştük. Ne olduğunu anlayamadığımız gelişmeler içinde, askeri birlikler kendi içinde darbeye benzer bir kalkışmayı önlemeyi başardı. Ancak çok sayıda sivil ve asker hayatını kaybetti. Allah onlardan razı olsun. Nur içinde yatsınlar. Askerlerin emir komuta zinciri içerisinde algı yaratmak suretiyle başarmayı hesapladığı yönetimi ele geçirme çabaları, Cumhurbaşkanının geç de olsa sokağa çıkın, önüne geçin şeklindeki vatandaşa cesaret veren açıklamaları ile vatandaşımızın sağduyulu hareketleriyle darbe girişimi boşa çıktı.
Dün 15 Temmuz anısına hemen bütün yerleşim yerlerinde çeşitli etkinlikler düzenlendi. Yaklaşık iki gündür de televizyon kanallarında hazırlanan kamu spotları, geçmiş darbelere de atıfta bulunularak darbelerin demokrasiye vurduğu engeller anlatılıyor.
Darbeye götüren bazı gelişmeler unutturulmaya çalışılıyor. Ancak hala daha kimin eli kimin cebinde olmadığını da bilmek gerekiyor. Bu meyanda biraz empati-duygudaşlık yapmakta yarar var. Eğer yapamazsak hala memleketi bazı tehlikelerin beklediğini göremeyiz.
Devleti ele geçirme çabaları içinde olan malum terör örgütü aslında, uzun süredir devleti adeta idare ediyordu. Hemen bütün kurumlarını ele geçirmişti. Özellikle üniversite sınavlarında, askeri sınavlarda, memurluk sınavlarında soru aşırmalar ve kopya vakaları ayyuka çıkmıştı. Siyasi erk herhangi bir işlem yapılmıyordu. Devlet kadrolarına girişlerde ve devletin kadrolarında yükselmelerde adeta bu terörist yapıdan icazet almak gerekiyordu.
Üniversite rektörlerinin atanmalarını unutmayalım. Bugün tutuklu bulunan çok sayıda rektörün nasıl ve ne şekilde atandığı gün gibi ortada. Şimdi bu zatla herhangi bir şekilde görüşmem olmamıştır açıklamaları insanı tatmin etmemektedir. Neredeyse tek taraflı atamaları gerçekleştiren eski YÖK’ü ve Cumhurbaşkanımızı etki altında bırakan yapıların önemli bir kısmı olduğu gibi duruyor. Hatta birçok üniversitede önceki yapıların unsurları görevlerine devam etmektedir.
Ergenekon ve Balyoz operasyonları 15 Temmuzun temelini atmıştır. Yüzlerce subay ordudan uzaklaştırılmış, hatta vatan hainliğiyle suçlanmıştır. Hatta bu operasyonlarda siyasi iktidar taraf tutmuştur. Kozmik odaya girilmesinin baş aktörü, siyasi faaliyetlerine devam ettiği gibi devletin yüksek yerlerinde akçeli maaşla görev yapmaktadır.
Yüzlerce yurt, okul binası ve dershanelere arsa tahsisi için yarış yapan belediye başkanları adaletin önüne çıkmamıştır. Yardımcısı tutuklanan, personelinin önemli bir kısmı içerde olan belediye başkanı acaba hangi çizgidedir?
Bakanlıklarda üst düzey görevlendirmelerde neler olduğu daha gün gibi ortadadır. Bütün kadroları malum terör örgütüne tahsis eden bakanlar, eski bakanlar siyasi iktidarın içinde faaliyetlerine devam etmektedirler. Önemli bir tasfiye yapılmamıştır.
İş dünyası da kamu kurumlarından çok farklı değildir. Ana unsurlar bertaraf edilmeye çalışılmış, ancak birçoğu siyasi gücün maharetiyle aklanmıştır.
Muhalefetin siyasi ayağına da dokunulsun şeklindeki adalet arayışları boşuna değildir. Malum terör örgütünün bankasından kredi çeken veya para yatıran memurlar kamu görevinden ihraç edilirken, siyasiler paşa paşa faaliyetlerine devam etmektedir.
Unutmayacağız, unutturmayacağız diye demeç veren, birilerini fetoculukla suçlarken, aynaya bakmak gerekmez mi!