.

Rahmetli Nejat Uygur şöyle demişti;
“İnsanı ağlatan sebze bile var:
Soğan…
Ama güldürebilen sebze yok.”
Komedinin zorluğunu vurgulamak için söylenmişti.
.
Bir zamanlar soğan 7 lira olmuştu.
Millet “hop oturup, hop kalkmıştı…”
Zira soğansız yemeğimiz yok kültürümüzde.
.
İşte tam bu sıralarda mizah yüklü söylemler doldurmuştu sosyal medyadaki sayfaları.
.
Genç: “Abla, leş gibi soğan kokuyorsun…”
Abla: “Gösterişi severim bilirsin. Ablan star bebeğim…”
..
-“Bana bir yarım köfte.”
+“Soğan olsun mu?”
-“Olsun abi, biraz da biz yaşayalım hayatı…”
..
“Soğan fiyatına neden bu kadar şaşırdınız arkadaşlar? Ağlatanlar hep değerleniyor zaten…”
..
“O soğana kıllı parmaklarla yumruk vurup parçaladığınız dönemler geride kaldı.
Artık soğana kibar davranacaksınız.”
..
Abdullah Çağlayan, yemeklerin aksine şiirinde soğan kullanmış.
Bir soğan soyulurken yaşarıyor da gözler,
Vatandaş soyulurken aldırmıyor öküzler!
Hayâdan eser yoktur nafile bütün sözler,
Beyhude inat etme hemen salla başını,
Dilini tut, uslu dur, zıkkımlan maaşını…
..
Üfff!
“Sabah sabah nedir bu soğan mevzuu. Etraf soğan koktu” diyebilirsiniz.
Ve de haklı olabilirsiniz.
Ama bu soğan mevzuunu açmamın bir sebebi var elbette.
.
Efendim durum şu;
Dün haberleri karıştırırken ulusal bir gazetede Çanakkale ile ilgili bir soğan haberine rastladım.
Epey ilgimi çekti ve sizinle paylaşmak istedim.
.
Haber şu;
“Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde, bahçesine ektiği soğanların hasadını yapmaya başladığında bir kökten birbirine yapışık 10’un üzerinde soğan yetiştiğini gören İlyas Tezcan (55), şaşkınlık yaşadı.
Ziraat mühendisi bahçedeki soğanların bir sıkıntı ve strese bağlı olarak mitoz bölünme geçirmiş olabileceğini belirtti…”
.
Haberi anladınız.
Adamın soğanı aynı kökten 15 tane verince huylanmış ve mühendise sormuş.
.
Mühendis aynı benim doktor gibi verecek bir cevap bulamayınca “Stresten” demiş.
..
İlk doktora gittiğimde fazla kilolarımdan,
Yediklerime dikkat etmediğimden,
Yürüyüş veya spor yapmadığımdan,
Yağlı yiyecekleri yediğimden,
Şeker ve şekerli meyve yediğimden,
Yaşamıma dikkat etmediğimden dem vurarak;
“Bunları yapmaya devam edersen işin zor” demişti.
.
Ancak,
Benim inatçı ruhlu olduğumu bilmediğinden söylediklerini ona iade etme yemini edeceğimi bilmiyordu.
.
Zaten sigara ve içki içmiyordum.
.
Bunun yanında;
3 yıla yakındır şekeri ağzıma dokundurmayarak,
Pirinç, patates türü şeyler tüketmeyerek,
Dondurma, tatlı gibi şeker içeren gıdaların yanına bile yaklaşmayarak,
Son 6 ay glütenli gıdalar almayarak,
Ve nihayetinde tam 20 kilo vererek doktoruma gittim.
Kan testlerim mükemmeldi.
Ancak eforumda ve sintigrafi testimde hala küçük bir arıza (yüzde dörtlük) gözüküyordu.
.
Beni muayene etti,
Kalbimdeki sorunu fiziki testlerde görünce,
Gözlüklerinin üzerinden beni süzerek;
“Stres yapmışsın” dedi.
.
Aynı soğan gibi.
.
Böylece insanların soğan ile olan biyolojik olmasa bile ruhsal olarak ilişkisi, stres paydasında ispatlanmış oldu.