İnsanoğlu çalışmak için yaratılmıştır diye bir tabir vardır. Hep çalışmak ve üretmek zorundadır.
İnsanoğlu çalışmak için yaratılmıştır diye bir tabir vardır. Hep çalışmak ve üretmek zorundadır. İmar ve ıslah etmek, var olan hemen bütün kaynakları kendi gelişimi ve hayat standartlarının artırılması için kullanmak en önemli görevleri arasındadır.
Toplumumuzda bazı alanlarda çalışanların ayıplandığı veya keriz yerine konduğu durumlar da artıyor. Sosyal hizmetler iyi çalışınca, çalışacak insan bulmak da güçleşiyor.
İnsanın saçında ak görmeye görsün insanımız, emekli yapıp geçiveriyorlar. Çalıştığını söyleyince de daha çok mu gibilerden sorularını sıralayıp gidiyorlar.
İnsanın yaşamı sanki kazanmaktan ibarettir. Bazen para kazanılır, bazen dua kazanılır bazen de şan şöhret kazanılır. Ama kazanmanın temelinde çalışmak yatar. Peki devlet memuru çalışıyorsa uzayıp kısalmıyorsa neden çalışır? Çalışmanın mutlaka bir menfaat veya mutlaka bir çıkar doğurması gerekir mi? Elbette hayır.
Çalışmaktan usanmış kimliklerde hep vardır. Param olsun kılımı kıpırdatmam diye. Oysa atalarımız hep demişler hazıra dağlar dayanmaz diye.
Neden çalışıyorsun sorusunun içinde aslında kişinin sadece kendi egosunun esiri haline geldiğini de görebiliyoruz. Sadece menfaati için yaşayan insanımızın eğer emekli olduğunda geçinecek maaşı alacaksa boşuna çalışıyor gibi bir düşüncesi olabilir. Bunlar son derece doğaldır çalışmadan kazanmanın hesaplarının bile yapılabildiği ülkede.
Belli bir deneyime ulaşmış insanların kamu kadrolarında daha yararlı alanlarda görev yapmaları mümkündür. Bununla birlikte, klasik hale gelen görev icraatı aslında bireyi ve kurumu geriye götürmektedir. Kurumsallaşmanın sağlanması yanında değişimin tıkanması kurumun gerilemeye başladığının bir kanıtıdır. Dolayısıyla özel sektörde olduğu gibi, görevler alan ve zaman boyutunda mutlaka değişmeli ve farklı uygulamalar görülebilmelidir.
Bazı meslek dallarında çalışma hayatı kısadır. Özellikle hastanelerin ultrason cihazlarıyla çalışanlar 15 yıl civarında çalışarak emekli olurlar.
Emekli olmak çalışma hayatının içinden çekilmek anlamına gelmemektedir. Çoğu emeklimiz yaşamın içinde kalmakta ve çalışma hayatına devam etmektedir. Aslında işsizliğin yoğun olduğu ülkemizde emeklilerin çalışma hayatının içinde kalmaları çok doğru değildir. Elbette yaşamın içinde kalmalıdırlar. Birikmişlerini bir şekilde kullanmalıdırlar. Ancak farklı bir şekilde emekli maaşı yetmiyor diye başlanılan işlerde hırs gösterilmesi emekli yaşamanı kısaltmaktadır.
İnsan, yaşamın içinde devamlı kalmadır. Hayatın içinde kalmak için çalışmak şarttır ama para kazanmak şart değildir. Emekli olup kenara çekilmek yerine farklı alanlarda toplumsal görevlerin icrasına devam etmek her insanın bir görevidir aslında.
Çalışmanın en önemli terazisi verimliliktir. Verimli olundukça çalışmakta yarar vardır. Verimliliğin azalmasına bağlı olarak çalışma hayatından uzaklaşmak, yapılan görevlerin başkaları tarafından yapılmasına izin vermek insana yakışandır. Her insanın yapacağı bir iş vardır. Eğer yapılacak iş varsa ne kadar çalışmanın cevabını da rahatlıkla bulur insan. Yararlı olmak, insanlara bir şeyler verebilmek için çalışmak güzeldir. Almak için çalışmanın sonu yoktur.