.
Türkiye, her yıl yağ hammaddesi, ham yağ ve küspeye hatırı sayılır döviz ödemektedir. Ödenen döviz cari açıkta % 5 gibi önemli oran oluşturmaktadır. Memleket yağ açığını kapatamamaktadır. Eskiden beri bitkisel yağ açığı çeken bir ülke durumundadır. Buna rağmen günümüze kadar ne yazık ki yağ açığının kapatılması ile ilgili politikalar bir türlü tutmamıştır. Alternatif bitkilerden tutun da ekim alanlarının artırılmasına kadar birçok çalışma yapılmış, ancak bir türlü başarılı olunamamıştır. Nadas alanlarında aspir yetiştirilmesiyle yağ fazlası ortaya çıkacaktır ama hesaplar hep teoride kalmaktadır. Kaldı ki, nadas alanları dışında da ekilmeyen arazi miktarı 50 milyon dekarı bulmuştur.
Ülkemizin yıllık yağ tüketiminin üçte biri margarin olmak üzere iki milyon ton civarındadır. Bu tüketimin yarıya yakını ayçiçeğiyle, geriye kalanı, zeytin, pamuk, soya, kanola ve aspir gibi ürünlerle karşılanmaya çalışılmaktadır. Ancak her yıl açık verilmekte ve ithalat yoluna gidilmektedir. Oysa yağ, stratejik bir üründür. Ülkenin ekolojik koşulları da yağ ihtiyacını karşılamaya izin vermektedir. O halde üretim politikalarında sorun görünmektedir.
Her yıl bitkisel yağ ve yağ hammaddesi ithalatı için yaklaşık 5 milyar dolar döviz ödenmektedir. Zeytinyağı başta olmak üzere bitkisel yağ ihracatından ise ithalata harcanan değerin üçte biri kadar döviz girdisi sağlanabilmektedir.
Hemen her yıl ayçiçeği hasadında oluşan fiyatlar bir önceki yılın pek ötesine geçmemektedir. Bunun temelinde sürekli yapılan ithalat yatmaktadır. Arada bir yükselen fiyatlar üreticiye piyango gibi gelmekte, ancak ardından fiyatlar düşünce üretici küsmektedir.
Tarımda fiyatların neden gerilediğini hemen herkes bilir. Mal çok fazla gelir. Koyacak yer bulamazsınız. Değerlendirme ve tüketme imkânı yoktur. İhracat kapıları da kapanmıştır. O zaman fiyatlar düşer. Bir yerde alan satan olmaz. Türkiye yağ ihtiyacını karşılayamazken, ithalata milyarlarca dolar döviz öderken ayçiçeği başta olmak üzere kanola ve soya fiyatları üreticiyi neden memnun etmez? Bu soruların bir tek cevabı vardır. İthal edilen yağlı tohum ve sıvı yağ fiyatları düşüktür. Böyle durumlarda ne yapmak gerekir? En kolay olanı gümrük vergilerini artırıp kendi üreticini korumaktır. Dünya borsalarında oluşan ayçiçeği fiyatları tonu 370 dolar civarındadır. Gümrük vergisi ve fonlar kaldırılınca 2 liraya ülkeye gelmektedir. Büyük arazilerden yüksek kaliteli ürün ithalatı, yağ sanayinin öncelikli tercihi haline gelmektedir. Hali hazırda ayçiçeği hasatları bazı bölgelerde başlamak üzere ve 1.75-2.20 arasında fiyat bulmaktadır.
Desteklemelerle birlikte masrafları çıkaracak gibi görünmektedir. Artan girdi maliyetleri, özellikle gübre ve mazottaki artışlar, desteklemelerdeki artışların çok üzerine çıkmıştır. Oluşan fiyatlarla 300 kilogramın üzerinde verim alan üreticiler zarar etmeyecektir ama verim düşük çıkar ise, zarar etmekten başka çare yok.