.

Herkese merhaba…
Uzun süredir kullanmadığım iznimi kullanmak zorunda kaldım.
Merak ettiniz değil mi?
“Zorunda kaldım”a takıldınız.
.
Açıklayayım.
.
Bizim dernek Karadeniz’e bir tur düzenledi.
Tur sahibi de bizim okuldandı.
Yapabileceği en ekonomik geziyi ayarladı.
Tam 8 gün, 7 gece süren yolculukta yaklaşık 4000 kilometre yapılacaktı.
.
Bana sorulduğunda “Gelemem işim var” demiştim.
Ancak dernek başkanının aşrı ısrarı sonucu tura katılmak zorunda kaldım.
Patrona durumu anlatınca gayet olumlu karşıladı tabi (!).
İşlerimi de ayarlayınca geziye katıldım.
.
Fena olmadı tabi.
Güzel bir tatil oldu.
.
Tatil bu.
Sayılı gün.
Çabucak gelip geçti ve yine köşeye yerleştim.
.
Ben yokken neler oldu, neler?
.
Okuduğum her habere kafamda bir köşe yazısı yazdım tatildeyken bile.
Alışkanlık işte.
.
Neyse.
Sizlere kavuştum, oldukça memnunum.
Sizler de benden memnunsanız bugün pazartesi fıkralarından başlayarak beni takip etmeye devam edin…
 

PAZARTESİLİK…
Bir matematikçi, bir muhasebeci ve bir ekonomist aynı işe başvururlar.
Mülakatı yapan kişi matematikçiye sorar:
-"İki kere iki kaç eder?"
Matematikçi cevap verir:
-"Dört!"
Matematikçi çıkar ve ekonomist odaya girer.
Aynı soru ekonomiste yöneltilir.
-"İki kere iki kaç eder?"
Ekonomist yanıtlar:
-"Ortalama dört eder, yüzde 10 aşağı veya yukarı oynayabilir, ama ortalama dört eder."
Ekonomistte de çıkar, muhasebeci odaya girer, tabii yine aynı soru.
-"İki kere iki kaç eder?"
Muhasebeci ayağa kalkar, kapıyı kilitler, panjurları indirir ve görüşmeciye yaklaşarak sorar:
-"Kaç etsin istersiniz?"
 
***
Mahkeme salonu...
Dâvada şahitlik etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çağırırlar. Kadın yerine oturur ve davalının avukatı kadına yaklaşır "Bayan Jones. Beni tanıyor musunuz?"
Yaşlı teyze cevap verir: "Âh evet, Bay Williams! Sizi çocukluğunuzdan beri tanıyorum. Siz ta o zamanlar bile aileniz için tam bir baş belâsıydınız. Devamlı yalan söylüyorsunuz, eşinizi aldatıyorsunuz, en yakınım dediğiniz insanların arkasından konuşuyorsunuz, 2 dolar fazla kazanmak için herkesi satarsınız..."
Davalının avukatı başta olmak üzere bütün salon şok olur. Adam ne yapacağını bilemez halde kadına tekrar sorar:
"Peki Bayan Willİams ya karşı tarafın avukatını tanıyor musunuz?"
Kadın yine cevaplar:
"Ebette tanıyorum! Çocukluğunda ona dadılık yapmıştım. Tembel, ödlek ve alkolik adamın tekidir. Etrafında bir tek dostu yoktur ve herkes onun hâlâ geceleri altına kaçırdığını söylüyor!"
Yine herkes şokta...
Bütün salonu bir uğultu kaplar.
Hâkim kürsüye tak tak vurup herkesi susturur, iki tarafın avukatını da kürsüye çağırır ve ikisine de eğilmelerini söyleyerek kulaklarına şunu fısıldar: "Eğer bu kadına beni tanıyıp tanımadığını sorarsanız ikinizi de harcarım!"
 
***
Büyük bir alışveriş merkezi, muhasebe servisindeki ana kasa arızalanınca geç saatte çilingir bulamamışlar, bunun üzerine tam yanlarındaki eyalet hapishanesinden yardım istemişler.
Hapishane müdürünün gönderdiği mahkûm iki dakikada açmış kasayı sevinmişler ve bu jesti karşılıksız bırakmamak için mahkûma teşekkür edip “Ne kadar istersin?” diye sormuşlar;
“Valla bilmem ki” demiş mahkûm, “En son açtığım kasadan 25 bin dolar almıştım!”
 
***
Katolik mahallenin papazı, o kiliseye gelişinin 25. yıldönümü şerefine verilen bir yemeğe davetliydi. Onuruna bir konuşma yapması için kasabanın ileri gelenlerinden bir politikacı seçilmişti.
Aynı zamanda bir kongre üyesi olan politikacı trafik nedeniyle yemeğe geç kalmıştı.
Herkes sıkıntıyla beklerken papaz bir konuşma yaparak sessizliği dağıtmak istedi.
“Bildiginiz gibi, günah çıkarırken söylenenler asla açıklanmaz...” diye başladı papaz,
“... ancak size burada duyduğum ilk itirafı anlatmak istiyorum. Tabi kim olduğu hakkında bir ipucu vermeyeceğim, ama bu kasaba hakkındaki ilk izlenimlerimi anlatmak için bahsetmek istiyorum. 25 yıl önce buraya geldiğimde bana günah çıkarmak için gelen ilk kişi yüzünden buranın korkunç bir yer olduğunu düşünmüştüm. Bu kişi bana bir TV çaldığını, yolda onu durduran polisi öldürdüğünü, zimmetine para geçirdiğini ve patronunun karısıyla ilişkisi olduğunu itiraf etmişti. Şaşkına dönmüştüm! Fakat zaman geçtikçe onun buradaki en kötü insan olduğunu ve kasabanın geri kalanının son derece iyi, namuslu ve dürüst insanlardan oluştuğunu anladım ve burada kaldığım için çok mutluyum.”
Papaz konuşmasını tam bitirmişti ki, politikacı kan ter içinde yemeğe yetişti.
Herkesten özür diledi ve hemen konuşmasına başladı;
“Sevgili papazımızın buraya ilk geldiği günü hiç unutmam. Aslına bakarsanız, kendisine ilk kez günah çıkarmak şerefi de 25 yıl önce bana ait olmuştu!”