Hayatım boyunca şu ekonomiden “hiç anlamadım, hiç de merak etmedim” diyebilirim.

Hayatım boyunca şu ekonomiden “hiç anlamadım, hiç de merak etmedim” diyebilirim.
.
Hep karmaşık gelmiştir.
.
Basit olarak bütçemde “Gelen para, gideni karşılıyorsa” profesörlük tadında keyiflenirim.
“Nasıl denk getirdim ama” diyerek hava atarım sağa, sola.
.
Bu iş benim için basit.
Zira hep maaşlı çalıştığımdan, gelen para zaten belli.
Gideni de ayarladın mı?
Gel keyfim gel.
.
Elindeki maaşa göre, kredi kartını uzatınca hiç problem olmuyor.
.
Ancak köşe yazmamdan dolayı el mecbur piyasaları takip ediyorum (Yine bir şey anlamıyorum o başka).
O halde ne demişler;
“Anlamıyorsan, anlayana sor.”
.
Açıyorum ekonomi yazan köşe yazarlarını.
Okuyarak anlamaya çalışıyorum.
.
Misal;
Geçen gece doların 6.38’e kadar çıkmasını ve sabaha doğru inmesinin nedenini anlamadım.
.
Adam uzun uzun yazmış, anlatmış.
Benden yine tık yok.
.
Tek anladığım “Trump’un Çin mallarına uyguladığı gümrük oranını artırması…”
.
Adamlar telefonla temasa geçip Amerikan başkanı ile anlaşmak istediklerini belirtip, yumuşatınca dolar eski haline yaklaştı.
.
İşte tam anlamadığım nokta burası:
Bize ne?
.
Ekonomi yazan Murat Muratoğlu şöyle diyor;
“Dünyada bunlar olurken Türkiye ekonomisi zurnanın son deliği!
Hem faizleri indirip,
Hem de doları tutmaya çalışırsan,
Piyasaya para sürüp sanki hiçbir şey olmamış gibi davranırsan,
Bu uyarının anlamını bile kavrayamamışsan…
Savaşta kim vurduya gidersin.
Ancak konuşursun.
Mevcut ekonomi yönetimi ile dünya piyasalarında sadece bir piyonsun!”
.
Allah Allah…
Hâlbuki Reis sürekli olarak;
“Bizi test etmeye kalkmasınlar” diyerek millete kafa tutuyordu.
.
“Batı bizi kıskanıyor” diyordu.
.
Ne oldu?
.
Muratoğlu diyor ki;
“Gelişen ülkeler arasında batık Arjantin’den sonra ekonomisi en kötü ülke Türkiye!
Böyle hareketler çok sığ olan piyasalarda belirli periyotlarda tekrarlanır.
Hazır bulmuşlar kötü yöneticileri, oynayıp dururlar…”
.
Durdum birden düşündüm.
“Bu Muratoğlu hangi gazetenin yazarı?”
Kendimi cevapladım;
“Sözcü’nün.”
Eh işte sırf muhalefet olsun diye;
“Şıkır şıkır işleyen”,
“El üstünde tutulan”,
“Lay lay lom” diye oynayarak yürüyen,
“Sıkıntısız” ekonomiyi haliyle kötüleyecekti.
.
Köprülerimiz var,
Otoyollarımız var.
Tünellerimiz,
Hastanelerimiz,
Yangın uçaklarımız, helikopterlerimiz,
Yeni yeni yapılan kamu binalarımız,
Saraylarımız var…
.
Belki;
Üretim yapan fabrikalarımız yok,
Tarımla uğraşan halk,
Gönül rızasıyla okula giden öğrenci,
Vatan görevi yapmaya giden genç yok,
Ama olsun…
.
Bizim kapı gibi madenlerimiz var.
Ekonomiyi yaşatacak olan madenlerimizi yok sayamayız.
Elbette 5000 futbol sahası kadar orman gidecek,
Ona da katlanıveririz canım.
.
Muhalif ekonomi yazarı bunları görmez gidip güçlü ekonomimize bir de laf atar.
.
Peh…