Allah kimseyi vatansız mekansız bırakmasın derler.
Allah kimseyi vatansız mekansız bırakmasın derler. Evet hemen bütün Avrupa’yı derde salan mülteci sorunu çözülecek gibi değil. Cahil bırakılan toplumlarda adalet ortadan kalkınca mülteci krizi gittikçe büyüyor. Geçen sene 435 bin mülteci yakalanmış. Hemen her gün Çanakkale’de 50 ila 100 arasında mülteci yakalanıyor.
Mülteci veya sığınmacı; dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm gören veya göreceği korkusu ve endişesi taşıyan, bu sebeple ülkesinden ayrılan veya ayrılmak zorunda bırakılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen, iltica ettiği ülke tarafından endişeleri haklı bulunan kişi olarak tanımlanmaktadır.
Birleşmiş Milletlerin tanımı ile mülteci, "ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönmeyen veya dönmek istemeyen kişi"dir.
Mültecilik aslında hukuki bir sorundur. Mülteci hakları uluslar arası antlaşmalarla belirlenmiştir. Bununla birlikte, ülkelerin tasarrufları bulunmaktadır.
Sığınmacı, mülteci olduğu iddiasıyla ülkesini terk eden ama mültecilik statüsü başvurusu sonuçlanmamış kişiyken, mülteci sığınma başvurusu kabul edilen kişidir.
Sığınma talebi geri çevrilen kimseler sığınmacı olarak nitelendirilemeyeceğinden, sığınmacı sıfatını kullanabilmek için kişi endişelerinde, korkularında haklı bulunmalıdır. Bu iki kavram günlük hayatta sık sık karıştırılmakta ve yanlış kullanılmaktadır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, sığınma hakkını, "Herkesin zulüm karşısında başka ülkelere sığınmacı ve bu ülkelerce sığınmacı işlemi görme hakkı vardır" şeklinde tanımlamaktadır.
Göçmenler, bazen ekonomik sığınmacı olarak da değerlendirilmektedir. Toplu sığınma, iç savaşlar ve çatışmalarda, yoğun baskılarda, büyük afetlerde ortaya çıkmaktadır. Bireysel sığınma daha çok siyasal sebeplerledir.
Vatansızlar da bazen mülteci konumundadırlar.
Türkiye’de 4 milyon civarında mülteci bulunmaktadır. Suriye’de meydana gelen iç savaş nedeniyle milyonlarca Suriyeli Türkiye’ye sığınmış ve memleketlerine dönmemiştir. Esed’in devrileceğini, 15 gün içinde işinin biteceğini hesap eden hükümet de ne yazık ki bu konuda yanılmış ve mültecilerle ilgili tedbirleri zamanında alamamıştır. Güvenlik koridoru ve benzeri tedbirler seneler sonra alınmaya çalışılmaktadır. Mültecilerin uzun süre kontrolsüz bir şekilde ülke içinde dolaşımı sorun oluşturmaktadır.
Ekonomik sebepler gibi görünse de, Türkiye’de Afganistan’dan gelenler de az değildir. Bugün hemen her sektörde binlerce Afgan uyruklu kişiler çalıştırılmaktadır. Son derece verimli olan bu göçmenler, bir süre sonra ülkelerine dönmektedir. Geliş sebeplerinin temelinde adaletin ve insan haklarının ülkelerinde bulunmayışıdır. Mülteci olarak da kabul etmek mümkündür. Ülkenin çoğunluğu iki terörist örgütün hâkimiyetine geçmiş durumdadır.
Afrika ülkelerinde de insan haklarının zayıflığı, hemen bütün dünyada mülteci sorununu büyütmektedir.
Mülteciler yatacak yer, sığınacak bir yer ararken, silah tüccarları servetlerine servet eklemeye devam etmektedirler. Oysa, azıcık sağduyu ve akıl mülteci sorununu çözecek güçtedir.