Çiçeklerin sesten anladığına dair inanış oldukça yaygındır. Ancak bu konuda bilimsel sonuçlar aksini göstermektedir.

Çiçeklerin sesten anladığına dair inanış oldukça yaygındır. Ancak bu konuda bilimsel sonuçlar aksini göstermektedir.
Çiçeklerle konuşma esnasında insan nefesinden çıkan havanın, normal havaya göre 100 kat daha fazla karbondioksit içerdiği ve bitkilerin bundan yararlandığı bilimsel bir gerçektir.
Tel Aviv Üniversitesinden Hadany ve ekibi National Geography’de yayınlanan bir çalışmalarında, çiçeklerin arı vızıltısını duyduğuna dair ilginç bir makale yayınladılar. Araştırmada, çuha çiçeği materyal olarak kullanılmış ve çiçeklerde arı ziyaretiyle birlikte, balözünün şeker içeriğinin arttığı tespit edilmiş.
Araştırıcılar, çiçeklerin rüzgar gibi alakasız sesleri duymasına rağmen, arıların kanatlarının belirli frekanslarını algıladıklarını, çiçek taç yapraklarının bitkinin kulakları gibi olduğunu belirtiyorlar.
Laboratuvarda çuha çiçeğiyle test yapmak amacıyla Hadany ve ekibi, bitkileri beş farklı sese maruz bırakmışlar. Sessizlik ile yaklaşık 10 cm uzaklıktaki bir bal arısının çıkardığı kanat seslerini kaydederek farklı düzeylerde ses vermişler. Sessiz tutulan çuha çiçeğinde, nektarın seker içeriğinde bir değişiklik meydana gelmemiş. Ancak arı seslerinin (0,2 ila 0,5 kilohertz) ve benzer şekilde düşük frekanslı seslerin (0,05 ila 1 kilohertz) çalınmasına maruz kalan bitkilerde şeker içeriğinde kayda değer farlılıklar ortaya çıkmış. Çiçeklerin nektarında % 12-17 arasında bulunan şeker içeriği % 20’nin üzerine çıkmış.
Çalışmanın devamında, arı vızıltısıyla çiçeklerin balözlerinde artan şeker içeriğine bağlı olarak, arı ziyaretinin 6 kat daha fazla arttığı tespit edilmiş.
Hadany, gerçekten işe yaradığını öğrendiğimizde oldukça şaşırdık diye anlatıyor çalışmalarını. Farklı bitkilerle ve farklı mevsimlerde çalışmalarını tekrarlayarak, iddialarını daha güçlendireceklerini belirtiyor.
Hadany’in ekibi, bitkilerin kulaklarının çiçekler olduğuna dair çalışmalarını derinleştirmeye kararlı görünüyor. Kulağa benzeyen çiçek yapılarının sesi toplama ve algılama işine yarayabileceğine dair fikirlerinin bilimsel olarak da kanıtlanması için bütün güçleriyle çalıştıklarını belirtiyorlar.
Ekip, çiçeğin sorumlu bir yapı olduğunu doğrulamak için ayrıca bir veya daha fazla yaprakları alınmış bitkilerin çiçekleri üzerinde de testler yapmış. Ancak çuha çiçeğindeki tepkiye benzer bir tepki izleyememişler.
Hadany, “çiçeklerin çok uzun süredir tozlayıcı arılarla birlikte geliştiğini dikkate almak zorundayız”, “onlar canlı varlıklar ve onlar da dünyada hayatta kalmak zorunda, çevrelerini hissetmeleri, özellikle de hiçbir yere gidemiyorlarsa, duymak zorunda oldukları daha önemli diyerek konunun ilginçliğini anlatıyor.
Duymanın sadece hayvanlara ait olmadığını ispatlamaya çalışan ekibin çalışma alanları oldukça geniş ve arılarla daha fazla çalışacakları kesin görünüyor.
California Davis Üniversitesi'nde de benzer çalışmalar yapılıyor ve bitki çiçeklerindeki arı ziyaretiyle artan nektar ve şeker oranlarına dair bilgiler hızla çoğalıyor.
İlginç sonuçlar ortaya çıkıyor. Arılar başta olmak üzere bütün böceklerin, çiçekli bitkiler için nesli sürdürmenin ana faktörü olduğu düşünülürse devrim sayılabilecek sonuçlar da çıkacak gibi görünüyor.