.
Çanakkale’de yangınlar sardı etrafımızı,
Söndürecek helikopter, uçak yetmedi.
Gitti güzelim ormanlar…
.
Kazdağları, Balaban’da ağaçlar kesildi,
Yurdun her yanında ağaçlar katlediliyor,
“Dur” diyen olmadı.
Kesimler hala devam ediyor.
Kanun değişmedi…
.
Çanakkale’ye giren çıkan göçmenin haddi hesabı yok,
Hala ucu bucağı kesilmedi,
1000 kilometreden gelenler yakalanamadı.
Oysaki Dardanos’tan Çanakkale’ye giderken, her gün kimliğim kontrol ediliyor,
Bunlarınkine bakılmadı…
.
Son zamanlarda uyuşturucu baskınları yapılıyor,
Okulların açılmasına yakın çoğalıyor,
Polis elinden geleni yapıyor ama hala nereden geliyor bilen yok…
.
Çanakkale’ye yerleşeceği söylenen 5000 Suriyeli için millet ayağa kalktı.
Vali içimize su serpen açıklamayı yaptı.
Çayın kenarındaki operasyondan sonra Birleşmiş Milletlere dönen şehrimiz için hala tedirgin şekilde bekliyoruz…
Cuma Pazarı geceleri göçmen yuvası olmaya devam ediyor…
.
Son zamanlarda intihar eden,
Trafik kazasına uğrayan,
Şiddete başvuran,
Ölen, öldüren,
Yaralayan, yaralanan,
Kavga eden,
Gürültü, patırtı kesilmedi…
.
Sahil kesiminde müzik sesini kökleyen,
Gece sahillerde her türlü âlemi yapan,
Düğün konvoylarında kornaya basan,
Mahalle aralarında düğün yapan, rahatsız eden,
Devam ediyor…
Ne oldu güzelim şehrimize?
Ne oldu sessiz sedasız şehrimize?
Yavaş şehir, Teksas’a döndü…
.
18 yıldır iktidarda olanlar!
Haydi cevaplayın…
Ne oldu bize?
***
Banu Güven: “Nükleer silah üretme iddiası ciddi, sonuçları ise tek kişinin kararına bırakılamayacak kadar hayati önemde. O yüzden yine meclisteki muhalefete iş düşüyor.” Dedi.
.
Türkiye 1980'den beri “Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması”na (NPT) taraf.
Bu imza varken, böylesine girişimde bulunmak abes ile iştigal…
.
Temmuz 2019'da bilinen nükleer başlık raporuna göre;
6 bin 490 nükleer başlığa sahip olan Rusya başı çekiyor,
ABD 6 bin 185 nükleer başlıkla hemen arkasından geliyormuş.
Fransa'nın 300,
Çin'in 290,
İngiltere'nin 200,
Pakistan'ın 160,
Hindistan'ın 140,
İsrail'in 90,
Kuzey Kore'nin ise 30 nükleer başlığı bulunuyormuş.
.
Erdoğan’ın;
“Türkiye’de de nükleer güç olması gerekir. Birilerinin elinde nükleer başlıklı füze var... Ama benim elimde nükleer başlıklı füze neden olmasın! Ben bunu kabul etmiyorum” açıklamasının ardından herkes ayağa kalktı; “Vay efendim nasıl olurmuş?”
.
Niye olmasın?
Hepinizin elinde var işte!
Mantık olarak;
“Bal gibi olur…”
.
Olayın tek itiraz noktası, “Füzelerin kullanımının tek kişinin inisiyatifinde olması.”
O tek kişinin canı sıkıldığında “Ateşle!” deyip, nükleer bomba başındakine emir verecek kadar yetkili olmasına “Evet” demek, resmen insanlık suçudur.
.
Yoksa “Ellere var da bize yok mi?” dememize dünyanın bir itirazı olmamalı…