.

Sağ partilerde liderlik sultası vardır.
Genel başkan varsa o parti vardır, yoksa yoktur.
Genel anlamda bakarsak bu böyledir.
.
Geçmişe,
Misyona
Sahip çıkılarak sürdürülen demokratik devamlılık, iyi yürütülemediği zaman eninde sonunda batmaya mahkûmdur.
.
Merkez sağda, değişen dünya politikaları arasında sörf yapmak vardır.
Uyum için, sağlıklı politikalar üretirseniz sizi iktidardan kimse indiremez.
.
Sol ve merkez sol partiler ise genelde sahip oldukları tabuları yıkamamak gibi alışkanlıklar edindiklerinden, politika üretme konusunda zayıf kalırlar.
Liderleri bu politikanın bir parçasıdır.
.
O gider, başkası gelir.
Gidişat hep aynıdır.
.
Misal; Solcularda “Şunun misyonumdanım” diye bir laf duyamazsınız.
.
Adalet Partisi,
Doğru Yol Partisi gibi,
Merkez sağ partiler hep
“Menderes misyonu”,
“46 ruhu” gibi
Geçmişe yönelik sahiplenme ve
Misyon yürütme ihtiyacı hissetmişlerdir.
.
Turgut Özal partisini kurarken “Demirelciyiz” mesajının yayılmasını istemiştir.
Aynı misyonu seçim meydanlarında söz olarak kullandı.
Daha sonra Demirel’in çıkmasıyla bu misyonu kullanamadı ve battı.
.
AK Parti’nin de ortaya çıkışı Erbakan üzerinden yaptığı politikalarla olmadı mı zaten?
Şimdilerde ise “Menderes’ten geliyoruz” gibi merkez sağa yanaşma çabaları inandırıcı gelmiyor halka.
.
Misyon olmayınca “Tek Adamlık” partide etkin oluyor.
Liderin dudağından çıkacak “İki kelime” sizin statünüzü belirliyor.
Böyle olduğu zaman sizin;
“Muhalefet etme” gibi bir hareket içinde olmanız beklenemez.
.
Kendinden emin olanlar,
Tek adama ihtiyacı olmayanlar ayrılarak kendi başlarına ayakta durmak için çaba sarf edebiliyorlar.
(Başarılı olup olmamaları önemli değil. Önemli olan kendilerini ispattır.)
.
18 Yıl tüm imkânları kullanmış biri olarak tek adamlık elbette bir güç olacaktır.
Elbette partide ilk ve son sözü söyleyen olacaktır.
.
İlerleyen zamanda bunu “Ulaşılmaza” götürürseniz, size ulaşamayanlar isyan bayrağını açarlar.
.
Partide çöküş başlar,
İstifalar çoğalır,
İnsanlar alternatif ararlar…
.
Nimetlerden faydalanamayanlar (bir misyon da olmadığından) partiyi terk ederler.
Kuruluş felsefesini benimseyenler, parti bu felsefeden ayrılınca muhalefet etmeye başlarlar.
Kendi varlığını geçmişteki siyasi düşüncesine borçlu olanlar, tek adamlara karşı rahatlıkla karşı durabilirler.
.
Ancak;
Tüm varlığını tek adama borçlu olanlar,
Onsuz bir hiç olanlar,
Ufacık bir sarsıntıda kendisini boşlukta hissedebilirler.
Kendi başlarına bir politika güdemediklerinden siyaset sahnesinden silinirler.
.
“Türk Siyasi Tarihi Çöplüğü” bu tip siyasilerle doludur.
.
İnsan bağlı olduğu tek adamlık sistemini benimsemiş,
Özümsemiş,
Onsuz bir şey olamayacağını kanıksamış olabilir…
.
Ama Siyasette bunu uluorta çıkıp söylemek “Gaf” tır.
.
İnsana sorarlar;
“Sen Milletin vekili misin?”
Yoksa…