.


Çocukluğumuzda anlatılırdı.
Merakla “Ne olacak?” diye dinlerdik masalları.
Çok hoşumuza giderdi.
.
Ben de bugün size birkaç hikâye anlatmak istedim.
Hepiniz bilirsiniz.
Evrensel bir hikâye çünkü.
Ama önce anlatayım,
Masalın sahibi Ezop(*)
.
Zamanın birinde bir çoban varmış…
Bir gün canı sıkılınca eğlenmek istemiş ve bir gün “İmdat! İmdat! İmdat! Yardım edin! Kurtlar koyunlarımıza saldırıyorlar” diye bağırmış.
.
Köylüler telaşlanmış ve hemen kurtları geri püskürtmek için hareket geçmişler.
Ancak otlağa gittiklerinde çobanın yalan söylediğini anlamışlar.
.
Gerisini anlatmama gerek var mı?
.
O günden bu yana o çobanın adı “Yalancı Çoban” olarak kalmış tabi.
Ve kimse ona inanmamış.
Masal da burada bitmiş.
.
Bu masalın hissesi kime yapışacak bilemedim.
 
***
Bir başka Ezop(*) hikâyesi ise şöyle;
.
Karganın biri ağzında koca bir peynir ile dala konmuş yemek için.
Tilki peynirin kokusunu almış gelmiş ağacın altına...
Kargaya, “Aman senin sesin ne güzel, bana bir şarkı söylesene” demiş.
Karga gururla; “Şuna bir şarkı söyleyeyim de görsün” demiş ve ağzını açınca…
Olan olmuş.
.
Tilki peyniri yerken kargayı kandırmanın gururunu yaşıyormuş…
.
Bu hisse kime gidecek acaba?
 
***
Bir Ezop(*) hikâyesi daha;
.
Ağustos böceği yaz boyunca devamlı saz çalar, şarkı söylermiş.
.
Derken güzel, sıcak günler bitmiş, kış gelmiş.
Tüm yazı saz çalarak ve şarkı söyleyerek geçirdiğinden kış için hiç hazırlık yapmamış.
.
Karınca ise tüm yazı kış hazırlığı yaparak geçirmiş.
.
Ağustos böceğinin karnı iyice acıkınca karınca komşusundan ödünç yemek istemeye gelmiş.
.
Çalışmayıp, başkalarının sırtından geçinenlerin sonunu anlatan bu hikâyenin başka versiyonu da var.
Onu da “Pazartesilik” köşemde anlatırım.
.
Ancak;
Bu hikayede de anlayana iyi bir hisse vardır.
 
***
Carlo Collodi(*)’ye ait olan şu son hikâyeyi yazmadan geçemeyeceğim.
.
Küçük bir kasabanın birinde Geppetto adında yaşlı bir oyuncakçı yaşarmış.
Gepetto, geçimini yaptığı tahtadan oyuncakları satarak sağlıyormuş ancak onun çocuğu yokmuş. .
Günlerden bir gün Geppetto oyuncak yapmak için ormana kütük aramaya gitmiş. Güzel bir kütük bulmuş.
“Bununla gidip güzel bir kukla yapacağım” demiş.
Uzatmayalım bir kukla yapmış ve kukla konuşmaya dans etmeye başlamış.
Ustanın çok hoşuna gitmiş.
Ona “Sen gerçek bir çocuk gibisin, senin adın Pinokyo olsun.” demiş.
.
Ama bu Pinokyo’nun bir kusuru varmış.
Yalan söyledikçe burnu uzarmış.
.
Gerisini yazmama gerek yok.
Herkes biliyor zaten.
.
İsteyen de kendisine bir hisse çıkarsın bir zahmet, bana yorum yaptırmayın şimdi…
 
***
Cuma günü nereden aklıma geldiyse artık bu masallar?
Toplumumuzun yüzde 99’u Müslüman olduğundan, bu masallardan kendisine hisse çıkaracak pek kimse yoktur aslında.
Benimki işgüzarlık sadece.
.
Cümleten Cumanız mübarek olsun…

(*Ezop: MÖ 6. yüzyılda yaşadığı varsayılan eski Yunan masalcı)
(*Carlo Collodi: İtalyan gazeteci ve yazar)