.
Bir konuyu anlatacağımız zaman “Bizim zamanımızda” diye başlar ya cümleler.
Hani çok çok eskilerden bahsedeceğimiz zaman.
.
Ne kadar eski?
Yaşımız el verdiğince eski.
.
Durum şu.
Facebook’ta bir duvar yazısına tosladım.
İçimden güldüm tabi o halimize.
.
Yazı şu;
“Tükenmez kalemin bittiğine inanmayıp, ucuna defalarca ‘Hohlayan’ umut dolu insanlarız biz…”
.
Aynen öyle yapardık.
Hatta birisi öğretmişti, ucuna alev tutardık.
“Olur ya belki mürekkebi donmuştur” diye.
Fazla tutunca ucu erir, kalem pert olurdu.
.
Yaşananı anlatan iki inanç vardı;
Birincisi;
Kalemin içindeki mürekkebin donmuş olabileceği,
İkincisi ise;
Türk malı olmasından dolayı içindeki mürekkebin çalınmış olabileceği.
.
Bizim zamanımızda Japon malları şimdiki Çin mallarının kalite değerindeydi.
.
Sağlam bir mal için satıcı şunu derdi; “Abla Japon malı mı zannettin. Bu mal Amerikan malı, sağlamdır merak etme…”
.
Japon malları daha kullanmadan elinizde kalırdı.
(Ama adamlar sebat etti ve kaliteyi ön plana çıkararak “En sağlam mal imajı” ile zamanımıza geldiler o ayrı.)
.
O tarihlerdeki Türk Malı imajı hala piyasalarda kabul edilebiliyor.
(Bazı markaları ayrı tutmak lazım tabi, hakkını yemeyelim.)
.
Üç kağıtçılık,
Adam kazıklama,
Dolandırıcılık,
Gibi kavramları beynimizden atamadık.
İcraat konusunda da hala geçerli.
.
İnternetten mont siparişi veren bir çocuk, eline geçen iki tişörtü görünce ne yapacağını şaşırmış.
Aslında yapacağı tek şey var;
Üzerine soğuk su içmek.
.
İnternet dolandırıcılığı ise yeni çalışma alanları.
İnsanımızın saf kalpli olmasından,
Teknolojiyi uzaktan takip etmesinden,
Akıl kullanma ve
Bilgi takibinden yoksun olmasından kaynaklanan saflığı yakalayan dolandırıcılar pek aç kalmıyor.
.
Gelelim yukarıdaki tükenmez kalem “Hohlamasına”.
.
Artık tükenmiş bir kalemi ne kadar “Hoh”larsanız “Hoh”layın nafile.
O bitmiştir artık.
.
Yani:
“Metal yorgunluğuna yakalanmış” arabanıza,
“İşlemcisi köhnemiş” bilgisayarınıza,
“Kullanma tarihi bitmiş” bulaşık, çamaşır makinesine, buzdolabına ve elektrikli süpürgesine,
“Zembereği gitmiş” saatinize,
Alt tarafı “Çökmüş” demir yolunuza,
Suntası “Erimiş” mobilyanıza,
Seçmeni “Dağılmış” partinize,
Ne kadar “Üfleseniz”,
Ne kadar “Hoh” lasanız,
Ne kadar “Yüklenseniz” nafile.
.
İçi donmuş zannedip ucuna ateş dahi tutsanız faydası yok.
İçi boş olduğundan hırsla ateşi tutmaya devam ederseniz kalemi tamamen yakarsınız.
.
Aman diyeyim dikkat edin…