.


Ülkede ekonomik kriz;
Var mı, yok mu?
Önce onun adını koyalım.
.
Peki nasıl olacak bu?
.
Zira iktidar “Yok” derken,
Muhalifler “Var” diyor.
.
Damat Berat “Yok” derken,
Ekonomistler “Var” diyor.
.
Öyleyse bunun bir kriteri olmalı.
.
“Nedir?” diye araştırdım.
.
Krizin geldiğini,
Kapımıza dayandığını,
Canımızı sıktığını,
Nereden anlayacağız?
.
Birisi çıkmış şöyle anlatıyor;
“Bir ülkede ekonomik krizin olduğu borsanın yükselip, dolar ve avronun düşmesi ile anlaşılır. En temel dayanak budur…”
.
Bir başkası ise şunu diyor;
“Bizim gibi ülkelerde, ekonominin nasıl olduğunu görmek için asıl bakılması gereken, halkın günlük yaşamına doğrudan etki eden enflasyon ve işsizlik verileridir…”
.
Başkası;
“Son açıklanan sanayi üretimi verisindeki 2,7’lik küçülme ve cari fazla verileri, sert bir ekonomik daralma krizin çoktan başladığını gösterir…”
.
Başka tarif;
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş, hukuk devletinden uzaklaşma ve tek adam rejiminin kurulması, ekonomik krizin temel nedenidir…”
.
Başkaları da var.
Sırasıyla şöyle tarif ediliyor;
“Kriz, uluslararası ilişkilerdeki sorunlardan kaynaklanıyor...”
.
“Krizin temel nedeni, IMF programından sapılmasıdır…”
.
“Enerji başta olmak üzere fiyatlarda meydana gelen artışlar ekonomik krizi gösteren en önemli etkenlerdendir…”
.
“İmalat sanayinin inanılması güç bir hızla küçüldüğü görülüyor. İstanbul Sanayi Odası tarafından yayımlanan raporda İstanbul İmalat PMI endeksinin Mayıs ayı içerisinde % 47,4 düzeyinde gerçekleştiği belirtildi. Bu krizin ayak sesleriymiş zaten…”
.
“Ülkemize giren dövizlerin çok büyük bir kısmı katma değeri düşük olan konutlara ya da arsalara yapılacak yatırımlarda kullanıldı ve bu durum sonucunda üretim azaldı. Kriz kapıya dayandı…”
.
“Şirketlerimiz ve vatandaşlarımızın borçlanmaları çok yüksek seviyelerde.
Esnaf işletmeleri bile aşırı borçlu durumda. Şirketlerin borç tavanını düzenleyen bir kural bulunmuyor.
Borç ödeme zamanı gelen bir şirket, başka bir finans kuruluşundan borç alarak borcunu ödüyor ama borcunu da arttırmış oluyor. Vatandaş için de aynı şeyler geçerli.
Bunlar hayra değil, krize alamettir…”
.
“Sıcak para girişleri durduğunda krizin ayak sesleri duyulur…”
.
“Ekonomiden anlamayanlar, ekonominin başında olursa kriz örtülmeye çalışılır...”
.
“Gemi hızla koskocaman bir buzdağına toslamaktayken hala ‘Korkulacak bir şey yok’ denildiğinde, kriz zaten vardır...”
.
“Bunca inkârlara rağmen her şey ‘Dış güçlere’ bağlandığında o ülkede herkes bilir ki kriz gelmiştir bile...”
.
Öyleyse soru şu;
Yukarıda yazılan kriz emarelerinden hangisi bizim ülkemizde gerçekleşmemektedir?
Siz cevap verin;
Kriz var mı, yok mu?
.
Diyelim “Kriz geldi.”
Ne yapacağız?
Zarar görmeden nasıl atlatacağız?
Dünyada krizi tutan tek ülke biz miyiz?
Elin adamı nasıl atlatıyor?
.
Bakın şöyle…
Krizi atlatmak için ülkenin;
“Güçlü bir ekonominin güçlü sanayisi olmalı,
Güçlü yüksek teknolojisi olmalı,
Güçlü inovasyonu (yenilikçi kavramı) olmalı,
Güçlü İnternet ticareti olmalı,
Güçlü parası olmalı.”
Ülke eğer bu alanlarda güçlüyse, kriz anında yeterli esnekliği sağlar ve yoluna yeniden girer.
.
Bizde bunlardan hangisi var?
Lütfen siz cevap verin.
.
Bu noktada şu soru sorulmalı?
“Ülke krizin ortasına doğru yol alırken, düşürülen faizler neticesinde otomobil alımları yüzde yüz artmış mı? Artmış...” (gazeteler yazdı)
.
Eh…
Bunun sonunda söylenecek tek kelime var;
“Mahalle yanarken, bari saç taramayın…”