.
Yeni slogan bu. Eskiler çabuk unutuldu. Sene geçmedi ama unutuldu. Daha seçimler öncesinde Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, birçok bakanlık 100 günlük eylem planları açıkladılar. Ne oldu bu 100 günlerde? Ortaya atanlar bir açıklama yaptı mı? Elbette hayır. Akıllarda kalan damadın sözleri oldu. Aya dört şeritli otoban yapacağım dese milletimiz inanır dedi. İşin özünde, yalan söyledikleri, 100 günlük eylem planlarının içi boş, temeli olmayan planlar olduğu, milleti kandırmak için bunları uydurdukları vardı. Aynı aya dört şeritli otoban gibi.
Yüz günlük eylem planları unutulurken, değişim başlıyor sloganıyla vatandaşa süslü bir şeyler göstermek gerekiyordu ve adını ‘değişim başlıyor’ koyuverdiler.
Yeni ekonomi programı adını verdikleri senaryolarda tarım ve ormanla ilgili hedefler de bulunuyor. 100 günlük programlar gibi bunlar da kâğıttan tayyare olup gidecek nasıl olsa. Süslü cümlelerden ibaret hedeflerden birkaçı şöyle:
Tarım ve Orman Bakanlığı sorumluluğunda ormanların sürdürülebilir yapısı korunarak ekonomik, ekolojik, sosyo-kültürel katma değeri artırılacak, kıymetli ağaç tür ve miktarında artış için Endüstriyel Plantasyon Ana Planı hazırlanacak. Bu slogansı cümle her sene ağaç dikme bayramında söylenir zaten. Hem ekolojik hem endüstriyel orman olmaz. Milyarlarca fidan dikildiğini beyan ediyorlardı. Nerede bu yeni ormanlar? 3 milyar fidan nereye dikildi acaba?
Su ürünlerine ilişkin yeni üretim alanları çevresel faktörler göz önünde bulundurularak belirlenecek ve izinleri önceden alınarak yatırıma hazır hale getirilecek. Su ürünlerinin ihracatında sektörle birlikte hedef pazarlara yönelik çalışmalar yapılarak ihracat ve ürün çeşitliliği artırılacak. Balıkçılar bu sene balık olmayacak diyor. Su kaynakları neredeyse verimlilikte dibe doğru hızla gidiyor. Kırk sene önceki balıkçıların anlattıkları şimdikilere efsane geliyor.
Yeni tarımsal destekleme modeli ile üretim ve verimde artış sağlanacak. Et arzını ve fiyat istikrarını güven altına almak ve ithal bağımlılığını azaltmak için büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı sektörlerinde üretim ve verimlilik artırılacak.
Bu sloganı atmayan kalmadı. 2017 ve 2018 yıllarında bu memlekete ithal 2 milyon dana niye girdi? Besiciler neden zorlanıyor. Neden karlı bir hayvancılık yapamıyor? İthalatı kesmeden veya üreticini koruyacak tedbirler almadan üretimi nasıl istikrarlı hale getirisiniz? Bunun cevabı kocaman bir imkânsızdır.
Yerli ve milli tohum üretim kapasitesi ve sertifikalı tohum kullanım oranı artırılarak tohum ithalatı azaltılacak, verimlilik öncelikli olacak. Bu sayede üretim ve tüketim zincirinde gıda güvenliği ve güvenirliği sağlanacak.
Bu hedefler hep vardı. 100 günlük eylem planlarında da vardı. Ne oldu? Hiçbir şey.
Geçtiğimiz yaz biçerdöverler tarlada buğday hasat ederken devletin Toprak Mahsulleri Ofisi, buğday ithal ediyor ve piyasaya ucuz fiyattan buğday veriyordu. Neden? Türk çiftçisi daha çok eksin diye elbette. Ayçiçeği hasadı tamamlanmak üzere. Dışarıdan ayçiçeği geliyor. Hatta ayçiçeği ekmeyen Sırbistan’dan bile geliyor.
Yandaş marketlerin raflarında 7 liraya ithal nohut satılıyor. Çünkü Türk çiftçisi nohudu pahalı satıyordu ve enflasyonu artırıyordu. Bu nedenle, Kanadalı çiftçi kazanmalıydı ve öyle oldu.
Tarım ürünleri ithalatında gümrükleri sıfırlayan bir zihniyet, ekimi ve üretimi artıramaz. Ancak milleti kandırır.