.

 
Yandaş medya organlarında bir şeyler tartışılmaya başlanmış ise eğer, bilmek lazım ki memlekette bazı işler iyi gidiyor.
Bir haftadan beri Millet İttifakı tartışılıyor. Vay öyle oldu, vay böyle oldu. O şöyle dedi, bu böyle dedi. Netice itibariyle satır altlarını da okuyan mucit yorumcular, söylenmemişleri de söylenmiş gibi yapıp ortalığı karıştırmaya çalışıyorlar.
Cumhur İttifakını düşünen yok. Düşünmeye gerek de yok. Koşulsuz bağlılık ve destek verilmesi sözü söylendi bir kere.
Peki Cumhur İttifakı olmasaydı, iktidar partisinin seçimler öncesinde, özellikle İstanbul seçimlerinde terörist başını mektubunun okutulmasına, TRT’nin yaptığı röportajlara ne derdi acaba? Peki, ittifak olduğu için mi ses çıkarılmadı veya sessiz kalındı? Ortağın devletin askeri tesislerini yabancılara doğrudan veya dolaylı olarak satarken, milli çıkarlara zarar verirken, yine de sessiz kalmak mı gerekir? İttifakta başka şartlar veya tehditler aklına geliyor insanın.
Millet İttifakı, Cumhur İttifakı gibi değil. İYİ Parti, eğer MHP gibi yaparsa, yeni bir parti olduğu için kurumsallaşmasını tamamlayamaz. Dolayısıyla kendi kimliğini güçlendirmeye devam etmesi gerekiyor. İttifak yaptığı partinin her şeyine rıza gösterecek diye bir kayır yok. Ortağının da öyle.
Peki, Millet İttifakından kim rahatsız oldu? Elbette iktidar partisi ve yandaşı. Öküz altında buzağı aramaya çalışmanın sebebi de bu.
Bakalım Millet İttifakı kimlerin ocağına incir ağacı dikiyor? Ankara, İstanbul, Antalya, Adana ve Mersin gibi büyükşehir belediyelerini, Millet İttifakının güçlü işbirliği sayesinde kaybeden iktidar partisinin, belediyelerdeki savurganlıkları, israfları, hatta yolsuzlukları birer ikişer gün yüzüne çıkıyor. Yandaşlara kamu kaynaklarının nasıl peşkeş çekildiği ve kamu zararının boyutları ortaya çıkıyor.
Adana’da olmayan su kuyularına ödenen milyonlar, Ankara’da sonuna sıfır eklenen yolsuzluklar, saymakla bitmeyen israflar ortaya çıkmaya başlayınca gündemi değiştirmenin hesapları yapılıyor.
Millet İttifakı, İYİ Partinin çok küçük bir oy eksiğine rağmen meclise girmesini sağlamıştır. Bununla birlikte, ittifakın toplamda milletvekili sayısını önemli derecede artırmıştır. Burada diyet ödenecek bir durum söz konusu değildir.
İki partinin, demokrasinin yeniden tesisi, parlamenter sisteme geçiş, adaletin güçlendirilmesi, tek adamlık siteminin tasfiyesi gibi ortak paydaları çok fazla. Normalleşmenin sağlanması, barışık ortamın yeniden tesisi gibi ortak hedefleri var.
İki partinin de tüzükleri, siyasi çizgileri var. Siyasi çizgileri doğrultusunda hareket etmeleri son derece doğal.
Her konuda aynı fikirde olmaları imkânsız zaten.
Mesele demokrasi sözcüğünü ağzından düşürmeyip de, demokratik olamayanlardır.
Cumhur İttifakının ortaklarının siyasi çizgileri aynı mı? Çok farklı. Düşünceleri birbirine benziyor mu? Kıyısından geçmiyor. Peki, farklı konuşan var mı? Yok. Sadece muhalefet gibi olmasın diye başlayan konuşmalar var. Kahrol düşman al sana bombacık gibi…
İttifak milletin ve memleketin çıkarları, demokrasi, adalet, parlamenter sistem söz konusu olduğu sürece ne çatlar ne dağılır. Dağılmasını isteyenler, şahsi çıkarları, özel hesapları bozulanlardır.